Doğruhaber
 
Torba Kanun” olarak bilinen 6495 sayılı “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” mecliste kabul edildikten sonra Cumhurbaşkanı tarafından onayladı. 

Kemalist sol görüşteki bir internet sitesi onaylanan kanundan çok rahatsız olmuş:

“Gül, böylece Dışişleri Bakanlığı’nı yandaş unsurların, tarikat ve cemaatlerin yöneteceği bir sürece de onay vermiş oldu. Artık, Hükümet istediği yandaşı büyükelçi yapabilecek ve ardından da Dışişleri merkez teşkilatında genel müdür, müsteşar yardımcısı, hatta müsteşar olarak görevlendirebilecek.”

Ben karşılaştığım bu bilgiden dolayı çok şaşırdım.

Evet, “hariciye”de 150 yıldır belli Batıcı ailelerin kontrolünün olduğunu duymuştum; ama hükümetin buna müdahale edemediğini bilmiyordum.

Hükümetin dış işlerinde bazı değişiklikler yaptığını sanıyordum.

Ama öyle değilmiş.

Hükümet istediği kişiyi büyükelçi de yapamıyormuş, müsteşar da…

Şimdiye kadar gelen hükümetler sadece önlerine gelen atama listelerini onaylıyorlarmış.
Tam bir monşerler saltanatı varmış. Yaşam tarzı olarak batılı, zihniyet olarak batıcı olanlardan nasıl bir randıman alınabilir ki…

Şimdi sistem değişmiş.
Demek ki bundan sonra gerçekten de dış politikada değişiklikler bekleyebiliriz.
Artık monşerlerin de rahatı bozulacak.
 
SİZ DE UYANIN!

CHP Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’in akademisyen olan eşi Meltem Ünal Erzen, yine gündeme gelmeyi başardı.

Geçtiğimiz günlerde Twitter’da oruç tutanlara yönelik aşağılayıcı ifadeler içeren bir tweet paylaşmış ve tepki toplamıştı.
Kadir Gecesi her yerde dua ve ibadetlerden söz edilirken Meltem Hanım da kendi inancına göre dua etmiş.
Bilenler bilir, duanın bir anlamı da çağrıda bulunmaktır.

Yine bir tweet atmış Erzen.

Tweetinde, ölmüş Atatürk resminin altına şunlar yazılmış:
“Ne olur uyan!

O kadar şey var ki yarım kalan.”

Bunları yazmış; ne diyelim şimdi?

Bazılarını kendi haline bırakmak lazım, çünkü gittikçe kafayı yiyorlar.

Bir defa Atatürk uyumamış, ölmüş. Ölmüş birini uyuyor sanıp çağrıda bulunmak büyük bir ruhsal çöküntünün işaretidir sanırım.

Diyelim ki uyumuş olsun.

Mucizelere inanmadığınız ve bilimin ışığında ruhunuzu arındırdığınız için olaya mecburen maddi açıdan bakacaksınız.
Uyanan Atatürk tam 132 yaşında olacak!

Bu yaştaki birinin kendine hayrı dokunmazken ondan yardım istemenin yorumu nasıl yapılır, siz karar verin!
İkinci cümle daha da fecaat!

“O kadar çok şey var ki yarım kalan.”

Bu ne demektir biliyor musunuz?

Atatürk işini tam yapmadı, yarım bıraktı.

Belki de bunu kast etmiyordur.

Daha az insanın idam edildiğini, yasakların gevşek tutulduğunu, insanların yeterince korkutulmadığını söylemek istiyor.
Yarım kalan çok şey varmış, baksanıza!

Nasıl bir rüya bu anlamadım.

Ne bitmez uykuymuş!

Siz de uyansanız artık.