Sinan Oğan'ın 2. tur seçimlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a destek açıklamasını da değerlendiren Kurtulmuş, "Sinan Bey'in aldığı oyların analizini iyi yapmak lazım. Biraz protest bir oy. İlk ortaya koydukları duygu; özellikle Türkiye'nin bölünmez bütünlüğü, teröre karşı mücadele, siyasette terörün gölgesinin olmaması konusunda ortak bir eğilim anlaşılıyor. PKK/PYD karşıtlığının yüzde 5.2'nin ana damarını oluşturduğunu söyleyebiliriz. Bu oyların Tayyip Erdoğan'a kayış göstereceğini söyleyebiliriz." dedi.
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Kurtulmuş'un açıklamalarından satır başları şöyle:
Emperyalistlerin, vekalet savaşı adı altında terör örgütlerini kullanarak bölgeyi parçalamak istedikleri aşikardır. Çok açık söylüyorum içlerindeki kini artık gizleyemiyorlar. 'Erdoğan iktidarı giderse hepimizi öldürecekler' dedi bir tanesi. 'Fırsat bu fırsat biz burada Erdoğan'ı bir şekilde indirip Kılıçdaroğlu'na destek verelim' dediler. Birtakım FETÖ'cü hesaplar tarafından da aynı durum geçerlidir. Bütün güçleriyle bu seçime asıldılar, Kılıçdaroğlu seçilsin noktasında. Erdoğan'ın karşısında konumlanmış bir başka politik aktör var; Kılıçdaroğlu. Dünyanın sayılı dergilerin, itibarı, tirajı olanlar manşet attılar. Hazırladıkları kapaklar, yazdıkları yazıların hepsi psikolojik harekatıydı. 'Tayyip Erdoğan'ı devrini, sandığa gidin demokrasiye sahip çıkın, 2023'ün en önemli seçimdir' diye yayın yaptılar. Kılıçdaroğlu şunu açık söyleyebilirdi; 'ey HDP kalkın Kandil'e dönün, PKK/PYD'ye dönün; ey terör örgütleri biz PKK'nın Kürt halkı üzerindeki baskısını kabul etmiyoruz' diye bir kere HDP'ye çağrısı oldu mu? Oradan gelen desteğe eyvallah diyen, o destekten medet uman bir aday olduğunu da unutmayın. Aynı şeyi FETÖ hesapları için de söyleyebilirim.
"APO'YA ÖZGÜRLÜK SLOGANLARI ATILMASI VATANDAŞTA TEDİRGİNLİK OLUŞTURDU"
Sinan Bey'in aldığı oyların analizini iyi yapmak lazım. Biraz protest bir oy. İlk ortaya koydukları duygu; özellikle Türkiye'nin bölünmez bütünlüğü, teröre karşı mücadele, siyasette terörün gölgesinin olmaması konusunda ortak bir eğilim anlaşılıyor. PKK/PYD karşıtlığının yüzde 5.2'nin ana damarını oluşturduğunu söyleyebiliriz. Bu oyların Tayyip Erdoğan'a kayış göstereceğini söyleyebiliriz. O kitlenin bir numaralı tercihi terörle mücadele olduğunu, PKK/PYD karşıtlığı olduğunu biliyoruz. Terörle mücadelede çok net mücadelede duran sayın Cumhurbaşkanımızı ana gerekçelerden birisi olduğunu tercih ediyoruz. Bazı HDP'li aktörlerde şunu bile söyleyenler oldu, 'Biz de Suriye'dekiler, Rojava bölgesindekiler gibi büyük kazanımlar elde edeceğiz'. Orada ne kazanım var? Şehirler yıkılmış. Yerel yönetim özerkliğinin Kılıçdaroğlu tarafından açıkça dile getirilmesi. Bazı mitinglerde Apo'ya özgürlük sloganları atılması. Bütün bunlar vatandaşta tedirginlik oluşturdu.
ÖZDAĞ İLE GÖRÜŞMESİNDE NE KONUŞULDU?
O birlikteliğin ortaya çıkmasıyla birlikte Millet İttifakı'nı açıktan destekleyen HDP'nin nasıl bir türbülans yaşadığını izliyoruz. Bunları biliyoruz. Ne kadar etkiler ne şekilde etkiler bunu bilemem. Benim siyasi terbiyem orada konuşulanları anlatmayı mümkün kılmaz. Orada konuşulanların bir kısmı, ana çerçevesi ortak basın toplantısında gündeme geldi. Göçmenlerin geri gönderilmesiyle ilgili Türkiye'nin gönüllü, onurlu ve güvenli bir dönüş için plan yaptığı, 1 milyona yakın yeni bir Suriyelinin de orada oluşturulacak yerlere yerleştirileceğini böylece bir program, takvim içerisinde geri dönüşüm sağlanacağıdır. Bu BM'nin parametreleridir. Belirsizliğe, hayati risklerin olduğu ortama gönderemeyiz. Terör örgütlerinin cirit attığı bölgelere bunların gönderilmesinin hesaplanması lazım insani bakımdan. Basın toplantısında da Özdağ 'Biz gönüllü değil gerekirse zorunlu olarak göndermek isteriz' dedi. Orada bir farklılığın olduğu açık. Bu konuları konuştuk. Göçmen meselesinin çok titiz ve detaylı şekilde hükümet tarafından çalışıldığını kendisine ifade ettik. Hiç konuşulmamış gibi açıklama yapması doğru değildi.
"ÖZDAĞ, GÖÇMENLERİN DÖNÜŞÜ İLE İLGİLİ BAKANLIK TALEP ETTİ"
Daha sonra net bir şekilde anlaşıldı ki, bunu söylemek istemezdim ama sayın Özdağ, göçmenlerin gönderilmesiyle ilgili bir bakanlık talebinde bulundu. Bir bakanlığın verilmesi ve göç meselesinin o bakanlık üzerinden düzenlenmesi, tercihen İçişleri Bakanlığı üzerinden düşünülüyordu. Göç meselesinin bizim tarafından düzenlenmesinin doğru olacağı, 'tercihen İçişleri Bakanlığı olmasının doğru olacağını' ifade etti. Ben de verdiğim cevabı söyleyeyim; Cumhur İttifakı olarak başından itibaren hiçbir şekilde al ver pazarlığı içerisinde olmadık. Cumhur İttifakı'na katılan hiçbir partinin böyle bir pazarlığı olmamıştır. Karşı tarafla daha evvel temasın olduğunu söyledi, görüşmeden sonra da temas olabileceğini söyledi. Biz de açık pazarlık değil ilkesel duruşumuz olduğunu söyledik. Temelde terör ve göç gibi iki konuyu konuştuk. Gayet güzel, medeni ve olgun bir görüşme oldu. Sonuçta esas meselenin bir pozisyon ya da bakanlık pazarlığı olduğunu ifade etmek isterim.