Mehmet Bozdaş
Türkmen şu ifadelere yer verdi;
Tanık beyanları ve emniyetimizin ilk saptamaları neticesinde; toplumun tüm kesimleri, özellikle kadınlar özgürce oturamayacaksa, biz verdiğimiz izinleri ve tüm alan kullanımlarını iptal ederiz. Ettik! Birlikte yaşamanın en temel kurallarını, saygıyı, HEPİMİZ İÇİN sözde değil özde kabul etmek zorundayız.
Kimsenin şüphesi olmasın; başlayan yasal süreci ve tahkikatı takip edip, hukukun verdiği izinler dahilinde, ruhsat iptali dahil, gereken neyse, onu da yaparız. Dün geceki ilk paylaşımımızdan sonra çok merak edilmiş, yine sorulacaktır, peşinen cevaplayalım.
Tesettürlü olmayan bir vatandaşımıza, bayana karşı, bir işletme buna benzer bir ayrımcılık uygularsa, aynı tepkiyi, reaksiyonu vereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Bizim için hak ve özgürlükler kişilere göre değişmez! Toplumun kendi organik dengesi içinde, kimsenin bir diğerine böyle bir dayatma, kabalık yapma hakkı yoktur. Bir işletmeye girmiş, sipariş vermiş, çayını, kahvesini içmiş, kimseye rahatsızlık vermemiş insanların, -burada yazmaktan bile rahatsız oluyorum- “dilenci sandım” gibi, asla kabul edilemeyecek, akıl, mantık, izan sınırları dışında bir yaklaşımla bu muameleye maruz kalması sizce kabul edilebilir mi? Kaldı ki durumun öyle olmadığı, hanımefendilerin bir aile ya da arkadaş grubu olduğu, görüntülerle son derece açıktır. Dahil olduğumuz sosyoloji, toplumsal grup fark etmeksizin, böyle sevimsiz olaylar herkes için açık bir samimiyet testidir. Herkesin tavrı hak ve özgürlüklerden yana olmalıdır. Türkiye artık, insanların kılık, kıyafet, fikir ve inancıyla ayrıştırıldığı, kısıtlandığı, tedirgin ve rahatsız hissettirildiği “buralar bizim, bize benzemiyorsan içeri giremezsin” anlayışıyla ötekileştirildiği eski Türkiye değildir bugün. Bu noktadan geri dönüş ihtimali de yoktur! Hak ve özgürlük kavramları, toplumun %100’ünün rahat ve huzuru için böyle tüm ayrımcılıkların karşısında olduğumuz zaman gerçek anlamına kavuşacaktır. Sevgi ve saygılarımızla…