Mehmet Özcan - Mücahid Temel / Doğruhaber

Mısır’da milyonlar, cuntacı ordunun darbesi sonrası meydanlardaki barışçıl eylemlerinden yapılan katliamlara rağmen taviz vermiyor. Oruçlu olmalarına rağmen çöl sıcaklığının olduğu ülkenin dört bir yanında bir aydır direnen Mısır’ın Müslüman halkı, meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi görevine iade edilinceye dek meydanları terk etmeyecek.

Darbe sonrası cuntacı yönetime açık destek veren Batı ve darbecileri finanse eden Suud, BAE ve Kuveyt gibi İslam ülkelerinin batı işbirlikçisi liderleri ise gerçek yüzlerini artık gizleyemiyorlar. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin ordunun demokrasiyi yeniden inşa için darbeyi gerçekleştirdiği şeklindeki hezeyan dolu açıklaması ise batının nasıl bir zihniyete sahip olduğunu ifşa etmesi açısından önemli bir cümleydi.

İhvan liderleri, darbeye darbe diyemeyen batılı ülkelerin temsilcilerinin görüşme talebini şu ana kadar reddettiler ancak şartlarının yerine getirilmesi halinde masaya oturabileceklerini belirtiyorlar.

Mısır’daki son gelişmeleri Rabia’tul Adeviyye Meydanı’ndan sarığı ve cübbesiyle Türkiye’ye gelen Cemaat-i İslamiye’nin siyasi kolu İmar ve Kalkınma Partisi Yüksek Konsey Üyesi İslam El-Ğamri ile konuştuk. Birçok konuda sorularımızı cevaplayan El Ğamri, tüm dünyaya seslenerek milyonluk gösteriler bir yıl da sürse ve binlerce şehid de verseler yine de taleplerinden vazgeçmeyeceklerini dile getirdi. İşte İslam El-Ğamri’nin sorularımıza verdiği cevaplar!

MISIR HALKININ İSLAMİ KİMLİĞİNİ DEĞİŞTİRMEK İSTİYORLAR

Ordunun darbesi sonrası bir ayı bulan darbe karşıtı gösterilerde ölümlere rağmen geri adım atılmadı. Öncelikle mevcut durum nedir ve bu süreç nereye gidiyor?

Mısır’da kanlı bir katliam yapıldı ve bu katliamda 25 Ocak’ın intikamı alınıyor. Darbeciler 25 Ocak’ta kazanılmış devrimi geri alma niyetindeydiler. Mısır halkı da kazanılmış devrimi geri almak ve eski kalıntılardan kurtulmak için meydanları doldurmuştur. Şu an meydanda olanlar Mısır halkının her kesimini oluşturuyor. Bazı insanlar diyorlar ki meydanlardaki halk, sadece İhvan-ı Müslimin ve diğer İslami cemaatlere bağlı Müslümanlardır. Ancak bu doğru değil. Müslüman olsun gayr-i Müslim olsun halkın tüm kesimi meydanlarda bulunuyor ve eski dikta ve cunta yönetimini istemedikleri için eylemlerini sürdürüyorlar. Ve şu an darbeye karşı olan duruş, İslam’ın gerçek kimliğini tekrar ortaya çıkarmak ve iade edebilmek içindir. Ve bu darbeciler, laikler ve diğer kötü zihniyetli insanlar, Müslüman Mısır halkının İslami kimliğini değiştirmek istiyorlar.

BİR YIL SÜRSE DE BİNLERCE ŞEHİD VERSEK DE VAZGEÇMEYECEĞİZ

Basın-medya ve ellerindeki tüm güçleriyle yaptıkları propagandayla İhvan ve Cemaat-i İslami gibi İslami Hareketleri halkın gözünden düşürmek için yoğun çaba harcıyorlar ve terörist yaftası yapıştırıyorlar. Ve biz ihtiyaç olması halinde haftalar, aylar ve hatta bir yılı bulsa bile meydanları terk etmeyeceğiz, çekilmeyeceğiz. Biz bir ayda 500 civarında şehid verdik ve 10 bine yakın yaralı verdik. Ve İslami meşru yönetimimizi geri kazanmak için hiç gözümüzü kırpmadan gerekirse binlerce şehid vermeye hazırız. Şu an darbeye karşı oluşturulan bu koalisyon, meşru yönetimi geri getirmek için büyük bir çaba sarf ediyor ve her şeyi göze almış durumda. Ve bu koalisyon 30’dan fazla cemaat, hareket ve siyasi partiden oluşuyor. Bu koalisyon altında toplanan yapılardan en çok bilineni İhvan-ı Müslimin’dir. Sonra Cemaat-i İslami, Bina Temniye, Adalet ve Hürriyet Partisi, Vatan, Vasat, Islah ve Salah partileridir. Meydanlardaki kalabalıklar, gençler ve kadınların oluşumudur. Bunlar dışında her kesimiyle tüm halk destek veriyor.

ÇÖL SICAĞI VE ORUCA RAĞMEN MİLYONLAR…

Rabia’tul Adeviyye Meydanı’nda Ramazan ve sıcaklara rağmen atmosfer nasıl? O havayı teneffüs etmiş biri olarak bize biraz o havayı anlatabilir misiniz?

Orada oruca ve sıcaklığa rağmen milyonlarca insanın oluşturduğu kalabalığın verdiği sıkıntılara rağmen orada gençler hamasetle, ısrarla ellerinden alınmış olan hürriyetlerini geri almak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Sakın demeyin sadece gençler veya erkekler geliyor. Orada bazen öyle şeylere şahid oluyoruz ki. Mesela, bazı kadınlar elinde veya kucağında çocuğu ile dört saatlik yolu yürüyerek meydana geliyor. Ramses ile Rabia’tul Adeviyye Meydanı arası sadece arabayla bir saat sürüyor ve ancak o yolu yapılan yürüyüşle yürüyerek geliyorlar. Yine orada Rabia’tul Adeviyye Meydanı’nda platformun hemen önünde kadınlara ayrılmış bir bölüm var. O bölüme bakınca şaşırıyorsunuz ve ‘bunlar bu azmi ve gayreti nereden buluyorlar’ demekten insan kendini alamıyor. Bakıyorsun öğlen namazından sonra o sıcakta slogan atmaya başlıyorlar, ta gecenin geç saatlerine kadar. Hele de o çocuklu kadınların bu azmi karşısında hayran kalmamak elde değil. Günde onlarca kişi o sıcaklardan dolayı baygınlık geçiriyor.

GENÇLERİMİZ KURŞUNLARIN ÜZERİNE ÜZERİNE GİDİYOR

Tabi bu sıkıntılarla birlikte daha şiddetlisi gençler bu son katliamda ellerinde hiçbir silah olmadan çıplak elle üzerlerine saldıran şer güçlere karşı dokuz saat mücadele verdiler. Cuntacı güçler silahlarla ateş ediyorlardı ama bizim gençler kurşunlardan kaçmıyor, kurşunların üzerine üzerine gidiyorlardı. Bunu gören bazı komutanların çağrılarına rağmen gençlerimiz çekilmedi ve bundandır ki çok şehid verdik.

‘RAMAZAN VE MESCİT DEVRİMİ’

Yine o meydanda imanî bir hava esiyor. Halka bakıyorsun ellerinde Kur’an, okuyorlar. Uzun uzun namazlar kılıyorlar. Konut dualarında ellerini açıp dua ediyorlar. Ve bu davranışlar imanı güçlendiren, direnişi sürdüren unsurlardır. Bundan dolayı bizden bazıları bu devrimi ‘Ramazan ve Mescit Devrimi’ diye isimlendirmeyi düşünüyor. Çünkü biz Cuma günü yürüyüş veya meydanda toplanma kararı almamız sonrası camilerde ne kadar halk varsa iştirak ediyor bize.

ÇAĞRI OLDU MU, MİLYONLAR TOPLANIYOR

Size göre Rabia’tul Adeviyye meydanı’na kaç milyon insan toplanıyor?

Rabia’tul Adeviyye meydanı’na üstten bakıldığında yaklaşık 3 km’lik bir alan tıka basa doluyor. Cuma günleri ya da bir milyonluk gösteri yapılacak denildiği günlerde yapılan açıklamalarda 4 milyonu bulan çok kalabalık bir halk kitlesi toplanıyor.

BAKIN BU BALTACI TERÖRİSTLER KİMMİŞ

Baltacılar denilen teröristler kimler, amaçları ne, ne istiyorlar?

Bu Baltacılar; katiller, ölüme mahkûm edilmiş suçlular, alkol ve uyuşturucu bağımlıları gibi Hüsnü Mübarek döneminden kalma kötü işlerde bulunan suçlulardır. Hüsnü Mübarek döneminde cezaevlerinde tutulan ancak şu an tamamen devrim için dışarı çıkarılarak kullanılan suçlulardır. Hatta bunlar 25 Ocak devrimine kadar cezaevindeydiler, istihbarat birimleri gidip onlarla görüşerek dediler ki eğer siz bizim dediklerimizi yaparsanız biz sizi dışarı çıkaracağız ve size para vereceğiz ve bu şekilde onları hem maddi olarak destekliyorlar hem de onlara yargı yolunu kapatarak Müslümanlara karşı kullanıyorlar. Üzülerek söylüyorum ki bu baltacı dediğimiz gruplar geldiğinde polis-asker araçlarıyla beraber gelerek barışçıl gösteri düzenleyen halka saldırıyorlar. Silahı da onlara polis veriyor.

KURŞUNLARI GÖĞÜSLERİMİZLE PÜSKÜRTECEĞİZ

Cuntacı ordunun katliamları sürdürmesi halinde geçmişinde silahlı mücadele deneyimi olan Cemaat-i İslami’nin silahlı bir mücadele başlatabileceği şeklinde bir söylem var. Ne diyorsunuz, bu doğru mu?

Cemaat-i İslamiye, darbeye karşı duran İslami koalisyonun bir parçasıdır. Bu koalisyon ne yaparsa ne derse onu yapar, başka bir şey olmayacak. Koalisyonda aldığı karara göre darbeyi püskürtmek ve meşru yönetimin tekrar işbaşına dönmesi için sadece barışçıl yollarla mücadelesini sürdürecek. Biz barışçıl gösterilerimizle tabir yerindeyse darbecilere karşı bir adım öndeyiz. Ancak silaha başvurursak darbeciler bizi öldürecekler ve halkın gözünde terörist olarak lanse edecekler. Onun için biz şu an barışçıl gösterilerin dışına çıkmıyoruz. Ve biz kesinlikle şiddete, silahlı bir mücadeleye başvurmayacağız. Bizim hedefimiz budur. Biz onların silahlarından atılan kurşunlarını göğüslerimizle püskürteceğiz inşallah.

ORDUYA ÇAĞRIMIZDIR: SİLAHI HALKINA DOĞRULTMA

Ordu şu an ne yapmak istiyor, mevcut durumu nedir ve ileriye yönelik nasıl bir pozisyon alacağı noktasında bir öngörüde bulunabilir misiniz?

Biz halkın iradesini destekleyen milli koalisyon olarak ordunun hepsini bir görmüyoruz. İhanet edip meşru yönetime darbe yapan Sisi ve onunla beraber olan bazı komutanlarla Mısır ordusunu bir birinden farklı görüyoruz. Mısır ordusu, halkın içinden çıkmış ulusal bir ordudur, Müslüman bir ordudur. Bunun için diğerleriyle bir görmüyor ve onları seviyoruz.

Bunun için de ordudan siyasi çalışmalara karışmamalarını ve halkına silah yöneltmemeye çağırıyoruz. Onlara asıl ve önemli görevlerinin ülkenin hudutlarını korumaları ve dış düşmanlarla savaşmak olduğunu belirtiyoruz. Yine orduya Filistin’i, HAMAS’ı ve Müslümanları terörist ve düşman ilan eden ve siyonist düşmanı kendilerine dost edinen darbe komutanlarını dinlememelerini söylüyoruz.

BİZ BEDENLERİMİZİ ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ İÇİN FEDA ETMEYE HAZIRIZ

Ordu, bayrama kadar süre verdi. Buna karşılık İhvan ve destek veren diğer İslami cemaatler olarak yol haritanız nedir?

Halkın iradesini destekleyen milli koalisyon, ordunun bu tehditlerini kesinlikle reddediyor. Bizim direnişimiz sadece Rabiatül Adeviyye, Nahda veya barışçıl protestoların yapıldığı meydanlar değildir. Barışçıl yolda sebatla direnmenin birçok yolu vardır. Biz sivil bir isyan başlatabilir ve Mısır Cumhuriyeti’nin her tarafında gösterilerimizi yapabiliriz. Ancak darbeciler, tehlikenin ve sorunun sadece Rabia’tul Adeviyye ve Nahda Meydanı’yla sınırlı olduğunu zannetmeleriyle hataya düşüyorlar. Kesinlikle Mısırlı halkın evleri de birer Rabia’tul Adeviyye ve Nahda Meydanı’dır. Yani evlerimiz, köylerimiz, yollarımız ve sokaklarımızın hepsi bir Rabia’tul Adeviyye ve Nahda Meydanı’dır. Şu an Mısır’ın her kesimi Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi temsilcileri ve başkanları olarak kabul ediyorlar. Muhammed Mursi bizim için bir komutan, bir lider ve simgedir. Darbecilerin Rabia’tul Adeviyye ve Nahda Meydanları için yaptıkları tehditler, onların zayıflığını ve hezimete uğradıklarını gösteriyor. Onlar ne yapacaklarını bilmiyorlar, ancak bu tehditlerle kendilerini avutuyorlar. Onlar darbeyi yaptıklarında kendilerine karşı protestoların bir iki gün sürüp biteceğini düşünüyorlardı, protestoları yapanların sayılarının az olacağını düşünüyorlardı. Yine protestoların belirli bazı meydanlarda olacağını, başka yerlere hareket edemeyeceklerini düşünüyorlardı. Ancak darbeden sonra milyonların Mısır’ın bütün bölgelerindeki direnişi ve sebatıyla sarsıldılar. Yine biz direnişimizi ihtiyaç olduğu müddetçe sürdürebiliriz. Biz şehit vermekle geri adım atmayacağız. Biz ruhlarımızı ve bedenlerimizi özgürlüğümüz için feda etmeye hazırız.

KOMLOYU PLANLAYANLAR; SUUD, ABD VE SİYONİSTLER

Suud, BAE ve Kuveyt gibi İslam ülkelerinin Batı işbirlikçisi liderlerinin Müslümanlara karşı katliam yapan cuntacı orduya milyarlarca dolar rüşvet vermesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bize göre Mısır üzerinde oynan bu komplo, ilk baştan beri bize karşı kinli olan bir takım düşmanla beraber oynanıyor. Esefle söylemek gerekirse Suud, İmarat hükümetleri de bu komployu planlayanlardandır. Yine Amerika ve siyonistler de bu komployu hazırlayanlardandır.   

MURSİ’YE ALTERNATİF HİÇBİR BAŞKAN KABUL EDİLMEYECEKTİR

Batının darbeci cuntaya desteği ve Mısır üzerindeki hesapları neler?

Onlar da darbeyi darbecilerle beraber yapanlardandır. Ancak onların tahmini hatalı çıktı. Onlar Mısır halkının darbeyi kabul edeceğini sanıyorlardı. Yine onlar gibi düşünen bazı İslam ülkeleri de böyle düşünüyordu. Ancak Mısır halkının direnişi ve darbeyi reddetmesi onların konumlarını ve beklentilerini değiştirdi. Avrupa Birliği ve diğerleri, kendilerini ve darbecileri soktukları krizden çıkarmak için bir çıkış yolu arıyorlar. Bizim onlardan bir beklentimiz yok, biz halkın iradesiyle yetiniyoruz. Mısır halkının kendi hür iradesiyle kendisine yeteceğine inanıyoruz. Ve özgür Mısır halkı kendi hür iradesiyle başkanını seçti ve o başkan da Muhammed Mursi’dir. Muhammed Mursi’ye alternatif hiçbir başkan kabul edilmeyecektir. 

BİLİYORDUK Kİ VAHDETİ SAĞLAMAKLA ZAFERE ULAŞABİLİRİZ

İhvan, Cemaat-i İslami ve diğer İslami yapılar tarafından oluşturulan vahdetin inşallah gelecek zafere etkisi ne olacak?

Biz bu darbeyle beraber İslami kimliğimizin ve Mısır’ın tehlikede olduğunu hissettik. Dr. Muhammed Mursi’nin yeniden yönetime gelmesi için attığımız slogan “birliğimiz gücümüzün sırrıdır” sloganıydı. Biz kesinlikle biliyorduk ki birleşmekle, vahdeti sağlamakla zafere ulaşabiliriz. Yine birbirimizden ayrılmakla da düşmanın galip geleceğini biliyorduk. Ayette de bu konuda Allah-u Teâlâ bizi uyarıyor diyor ki: “Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Enfal: 46) Başka bir ayette de, “Allah’ın ipine sımsıkı tutunun” diyor. Bunun için Mısır’daki halkın hepsi tek bir amaç için birleşmişlerdir.

TÜRKİYE’NİN BİZİM İÇİN YAPTIKLARINI UNUTMAYACAĞIZ

Türkiye’den darbeye karşı Mısır halkına büyük bir destek var. Özellikle İstanbul ve Diyarbakır başta olmak üzere onlarca ilde yapılan protesto gösterilerinde cuntacılar lanetlendi. Bu minvalde Türkiyeli Müslümanlara mesajınız nedir?

Biz Türkiye halkının tutumunu, bize olan desteklerini çok değerli görüyoruz. İstanbul’da, Diyarbakır’da ve diğer bütün şehirlerde bize verdikleri destekleri çok büyüktür. Yine Türkiye’nin resmi tutumu da büyüktür. Biz bu tutumlarla şerefleniyoruz ve bu, bizim ısrarımızı ve gayretimizi arttırıyor. Bunun için biz Mısır ve Türkiye halkını iki kardeş halk olarak görüyoruz.  Birbirine yardım ediyorlar. Yine Türkiye ile tarihi bazı ilişkilerimiz vardır. Yine Türkiye’nin bizim için yaptıklarını kesinlikle unutmayacağız. Türkiye halkı derken sadece herhangi bir halkı değil, Türküyle Kürdüyle her kesimini kastediyoruz. Türklerin olduğu kadar Kürtlerin de bize çok hayrı dokunmuştur. Hatta Selahaddin-i Eyyubi yıllarca Mısır’ı yönetti ve o bir Kürt idi. Bu minvalde Mısır’ın meydanları darbecilere karşı duran Türkiye’yi selamlıyor.

Çok teşekkür ederiz. Allah yardımcınız olsun. Rabbimiz, darbecileri alaşağı edip meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi tekrar görevine getirsin inşallah.

Ben teşekkür ederim.