İşte o makale
Karar çıktı, sıradaki gelsin.. İş çevreleri ve kartel medyası!
Duruşma mı var ortada ki, aleni olsun?
651 duruşma yapılmış, birleşen davalardakilerle birlikte; hepsi aleni.
İddianame okunmuş aleni.
Savunma alınmış aleni.
Şahit dinlenmiş aleni.
Son söz sorulmuş, aleni.
Şimdi mahkeme heyeti kararını açıklayacak, “o da aleni olsun” diyorlar..
El insaf yani. 651 duruşma yapılmış aleni de, şimdi bir duruşmanın alenisi olup olamadığına mı takıldınız?
Bu duruşmada, savunmaya söz verme, delil tartışması, itiraz, izahat, bilirkişi incelemesi vs.. Şu bu yok ki.
Mahkeme, direkt kararını açıklayacak..
Kararın açıklanacağı duruşmayı, sıradan duruşma mı sanıyorsunuz siz?
Ki, “Hepimiz girip, duruşmayı izleyecektik.. Niye almadılar bizi?” diye olay çıkarıyorsunuz..
•
Alparslan Arslan, Danıştay’da bir hakimi öldürmüş..
“Başörtü yasağını protesto için öldürdüm” deyince, yargılandığı davada müdahil olmak için bütün “derin”dekiler sıraya girdiler..
Sonra ortaya çıktı ki, adamın başörtü yasağı ile bir derdi yok..
Maksat, başörtü yasağını protesto için cinayet işlendi gibi gösterip, AK Parti Hükümeti’ni yıkmak..
Yargıtay kararı ile cinayet dosyası, Silivri’ye alındı..
Üstelik, Seyfi Oktay dönemi Yargıtay üyelerinin kararı ile..
Ne hikmetse, müdahillerin hepsi, o andan sonra ortalıktan toz oldu..
Ne Danıştay Başkanlığı kaldı müdahil olarak.
Ne öldürülen hakimin ailesi..
Adeta, “AK Parti’nin yıkılması için, bir hakimin canı feda olsun” dediler..
“Katile dokunmayalım, onun da amacı aslında, bizimle aynı idi.. AK Parti’yi devirmekti.. Ne yani, bizimle aynı amacı paylaşan katilin cezalandırılmasını mı isteyeceğiz biz?” dediler..
Danıştay cinayetini takipten vazgeçtiler..
Ama oyun bozuldu..
Danıştay cinayeti sadece tetikçisi ile değil, azmettirenleri ile de mahkum oldu..
•
“Tuncay Özkan’ın suçu ne?” diyorlar..
Sayayım mı?
Açın arşivleri..
Kanalturk’de Pazar günleri, Kemal Yavuz ve Cüneyt Arcayürek ile yaptığı programlardaki, “derin iz”leri takip edin, görürsünüz suçlarını..
“Konuşmadan müebbet mi çıktı?” diye itiraz etmeyin hemen.
Konuşmaların arkasındaki “derin iz”lerden bahsediyorum.
Akit’i canlı yayında yırtıp, yere atma cesaretini ona veren “derin el”lerle işbirliğinden bahsediyorum..
“Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçilirse, Çankaya yollarına yatarız, yine onu Çankaya’ya sokmayız” dedirten, “derin”dekilerle işbirliğini kastediyorum..
Bir hatırlatma daha yapayım..
Tuncay Özkan, konuşmaları sebebi ile cezalandırılmış olsaydı, program ortakları Cüneyt Arcayürek ve Kemal Yavuz da aynı cezaya çarptırılmalı idi.
Arcayürek’e dava bile açılmadı.
Yavuz ise, sadece 7 yıl yedi..
Bu ayrıntı bile, Tuncay Özkan’a verilen cezanın; “derindekilerin tetikçiliği”ni yapmasından kaynaklandığını.. Canlı yayında yapılan konuşmaların da, “derin işbirliği”nin sadece kanıtları olduğunu gösteriyor..
Bilmem anlatabildim mi?
•
Diyorlar ki, Mustafa Balbay’ın bu kadar ceza alacak ne suçu vardı?
Daha ne yapacaktı, ki Balbay..
Bu ülkenin en önemli kurumlarından birisi olan TSK içinde, “Genç subaylar rahatsız” manşetini attıran o değil miydi?
Bu başlığı attıran adama verilen ceza, bana sorarsanız az bile..
Elinde silah olan... Vergilerle alınmış tanklar, tüfekler, toplara hükmeden askerleri..
Hükümetin başında bir amir gibi gösteren.. Dahası; üst düzey subayların tavırlarını da yeterli görmeyip, alttakilerin hükümeti devireceğini ima eden kışkırtmaların sahibine, beraat mi bekliyordunuz siz?
•
Perinçek, “Hükümeti devireceğiz” diyor.. Levent Kırca, “Ayaklanma çağrısı” yapıyor. Balbay, “Sıcak sonbahar yaşayacağız’” diyor..
Hükümeti nasıl devirecekler, seçimle mi?
Yoo.
Ayaklanma dedikleri, sandıkta kazanmak için mi?
Sandığın adı bile geçmiyor.
Sonbahar’da seçim mi var ki, “sıcak geçecek” deniyor?
Yooo.
Tüm bu açıklamalar gösteriyor ki..
Derinlerden aldıkları emirleri hâlâ tekrarlıyorlar.
Bir de “Biz ne yaptık ki?” numarasına yatıyorlar..
Şimdi bu kararlardan sonra..
Sırada Ergenekon’un iş çevreleri ayağının derdest edilmesi var.
Tabi onların yanında, bir de kartel medyası...
Onlar da derdest edilince, bakın o zaman, “Devireceğiz. Ayaklanın.. Sıcak geçecek” lafları bir daha edilebiliyor mu?
Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit