Üniversite sınavları bu yıl 3 milyon 498 bin 18 öğrenci adayın gelecek umudu adına ilk adımı olacak. Uzmanlar öğrencilerin aile baskısından, çevre baskısından ve stresten uzak bir ortamda sınava çalışmasını belirtiyor.  

Üniversite sınavlarına 1 ay gibi kısa bir zaman kala öğrencilere ve ailelerine tavsiyelerde bulunan Psikoloji Danışmanı ve Rehberlik Hocası Abidin Aydoğan, öğrencilerin ilk önce çaba sarf etmelerini ondan sonra ise Allah'a tevekkülde bulunmaları gerektiğini söyledi.  

17 Haziran 2023 tarihinde Temel Yeterlilik Testi (TYT), 18 Haziran tarihinde sabah oturumunda Alan Yeterlilik Testleri (AYT), öğleden sonra oturumunda Yabancı Dil Testi (YDT) uygulanacak olan sınavda yaklaşık 3 buçuk milyon kişi ter dökecek.  

"Sayılı günler kala konuya sıfırdan başlamak karışıklığa neden olur"  

Psikolojik Danışman Aydoğan, sınava bir ay kala öğrenci ve adayların konu çalışmak yerine soru çözmeleri gerektiğini ifade eden ve sınava kalan son bir ayı 4 temel konuda değerlendirerek, "Sınava kalan son 1 aylık süreç öğrencilerin adaptasyonun, motivasyonun en yüksek olduğu bir aydır. Bir yıl boyunca sınava çalışan öğrenciler son bir ay kala güzel bir yükselişle istedikleri hedefi yakalayabilirler. Önemli olan son bir ayda düzenli ve verimli ders çalışabilmektir. O verimi yakalayabilmek için ilk önce bir düzenin olması şarttır. Son bir ayı 4 ana başlıkta değerlendirirsek; birincisi etkinlik konu tekrarı yapmak. Daha önce çalışılan konuların 15-20 kısa dakikalık özetlerle konu tekrarı yapmak demektir. Sayılı günler kala konuya sıfırdan başlamak, konu karışıklığına neden olur ve soruları kazanılmasından ziyade eksi olarak bize geri dönüş sağlar. İkincisi olarak, genel tekrar ve deneme sınavları yapmak. En önemli hususlardan olan genel tekrar ve deneme sınavları aşamasında bol bol soru ve deneme çözmek çok işe yarayacaktır. Her konudan genel deneme yapıldığında kişi eksiklerini görüp o anı değerlendirir. Bir diğer önemli aşama ise zamanı iyi değerlendirmektir." dedi.  

Psikoloji Danışmanı ve Rehberlik Hocası Abidin Aydoğan

Aydoğan, "Birçok öğrenci sınava son günler kala kamp veya evde çalışma düşüncesine kapılmaktadır. Ama bu düşünce kişiyi daha çok hatalara meyletmektedir. Çünkü ev ortamı rahat bir ortam olduğundan orada kaygı, stres ve zaman düzenlemesi, zamanı kontrol etme yoktur. Daha önce yüksek aldığı netleri bir anda düşebilmektedir. Evde yapılan deneme ile kurum ve okullarda çözülen deneme arasında 15-20 net fark ediyor. Bundan dolayı son bir ay sanki sınava girecekmiş gibi her gün sınavda girdiği o saatte kalkıp rutin olarak sınava kendisini hazırlaması lazım. Dolayısıyla öğrenci sınava son haftalar kala sanki her gün YKS'ye giriyormuş gibi denemelerini çözmesi gerekir. Normal çalışan bir öğrenci YKS sınavının yüzde 70'ini yapabilir. Bundan dolayı her öğrenci korkmaması lazım. YKS sınavı bir denemeden ibarettir." şeklinde ifade eti.  

Kaygı ve korku hakkında da önemli açıklamalarda bulunan Aydoğan, "Bir öğrenci sene boyunca çalışmamış, konu eksikliği varsa son aylarda bütün konuların bitirilmesi kaygısına kapıldığı vakit asıl o zaman kaybeder. Ancak konular bitirilmemiş ise bile son bir ayda konu bitirme tekrarına gidilmemesi lazım. Bilinen yere kadar genel konu tekrarının yapılması ve üstene daha çok deneme, test çözerek ekleyebilir. Bir diğer dördüncü aşama ise korkudur. Sınavdan asla korkmaması ve kişi kendine güven duymasıdır. Sene boyunca çalışıp bir emek oluşmuşsa gerisi Allah'a tevekkül etmekle olur. Kişi Allah'a tevekkül ettikten sonra da işin bütün kısmı çözmüş olacak." ifadelerini vurguladı.  

"Çocuğun üzerinde oluşan Psikolojinin birçoğunu aile etkiliyor"  

Adayın sınav psikolojisini en çok etkileyen unsurun aile olduğuna dikkat çeken Aydoğan şu ifadeleri kullandı:  

"Bu sınav kişinin geleceğini belirleyen bir sınavdır. Kişi bu sınavla bir hayal ve amaç doğrultusunda hareket ediyor. Çevreden bir beklenti olduğu vakit kaygı da yükselir. Burada ailelere de çok iş düşmekte. Psikolojinin çoğunu aile etkiliyor. Aile çocuğunu durumuna göre değerlendirip başkasıyla kıyaslamaya kalkışmamalıdır. Çünkü herkesin başarı ve çabası ayrıdır. Psikoloji kaygıyı azaltanda yükseltende birincisi başarı ikincisi ise ailenin beklentisi üçüncüsü ise çocuğun beklentisi ile çalışması arasındaki paralel ilişkidir. Öğrencinin beklentisi yüksekse başarısı da yüksek olması lazım."  

"Kaygı başarıyı getirir"  

Sanılanın aksine öğrencilerin kaygılı olmasının bir zararı olmadığını belirten Aydoğan, kaygılı olmayan öğrencinin rahat olacağını ve sınavlara yeteri kadar önem veremeyeceğine dikkati çekerek, "Stresin ortaya çıkmasında en önemli kaynağı çalışmanın yetersiz olması, yetersiz olmasından dolayı net sayısının düşük gelmesi ve beklentinin yük olmasıdır. Kaygı başarıyı getirir. Kaygısızlıkta beraberinde rahatlığı getirir, rahatlıkta başarısızlığı getirir. Sosyal aktivite konusunda ise çok abartıya kaçmadan bir öğrenci haftanın bir gününü kendine ayarlaması lazım. Kendi tamamen soyutlamayıp bir süre ders çalıştıktan sonra kendini ödüllendirmesi lazım. Aile ile birlikte parka gitme, yemeğe çıkma, gezmek gibi aktiviteler yapılabilir. Bu durumlar öğrencide pozitif bir etki yapar. Öğrencinin son 3 haftada kısa kısa özet konulara çalışması, son 2 günde de çalışmayı bırakması lazım. Hayat sınavdan ibaret değildir ama sınav da hayatın bir başlangıcıdır." şeklinde kaydetti. (İLKHA)