ŞANLIURFA - Üstad'ın Emirdağ Lahikasındaki vasiyetnamelerinde "mutlak vekilim" diyerek tayin ettiği Nur talebeleri içinde halen hayatta olanlardan Hüsnü Bayramoğlu İLKHA mikrofonlarına konuştu.

 

Babasının Kastamonu'da Üstad'ı ziyaret ederek kendilerinden bahsettiğini Üstad'ın da kardeşi Yılmaz'la beraber ailece kendilerini nurlara hizmet için kabul ettiğini ifade eden Bayramoğlu, "Üstad bizleri manevi evlat, evimizi de medrese kabul etmesinden sonra risaleleri yazmak için çabalamaya başladık. Hatta Üstad'ın konuşması beni o kadar etkilemişti ki, okuldan sonra sokakta oynayan çocukların yüzde doksanı ile beraber risaleleri yazmak için gerekli bilgileri öğrendim ve Risaleleri yazmaya başladım" dedi.

 

"Devletin baskı yapması bizi çalışmaya daha fazla teşvik ediyordu"
O dönemin zorluklarına değinen Bayramoğlu, "Şimdiki gibi imkân yoktu, gaz lambasının altında yazmaya çalışıyorduk. Halkın yüzde sekseni yokluk içinde idi. Risaleleri matbaada basmak yasaktı. Risaleler yakalanma riskinden dolayı ayrı nüshalar halinde elle yazılıyordu. Risaleleri yazanlar yakalanıyor ve zindanlara atılıyordu onlara zulüm yapılıyordu. Ama devletin baskı yapması bizi daha fazla teşvik ediyordu çalışmaya… Bu arada ben üç defa Üstad'ı ziyarete gittim. Babam beni 15 yaşında Üstad'a hizmet için verdiğinde Üstad, 'bu daha çok küçük' dedi. Çünkü Üstad'a hizmet etmek kolay değildi. Üstad'ı çok defa zehirlediler o yüzden yiyeceklerine çok dikkat etmek gerekirdi. Üstad beni kabul etti ve vefatına yanında kaldım" ifadelerini kullandı.

 

"Risale- i Nur bu asra bakan, değişik tahribatları tamir eden manevi bir tamircidir"
Üstad Beddiüzzaman'ın bütün insanların felaketten kurtulması için, imanının kurtulması için her şeyini feda ettiğini belirten Bayramoğlu, "O zaman imansızlık cereyanına karşı bir cihad vardı, cihad sadece silahla yapılmaz o zaman ki cihad Allah'ı inkar edenlere karşı yapılıyordu. Çünkü iman anahtar gibidir nasıl bir evin anahtarı varsa kabir için de bir anahtar lazım" dedi.

 

Risale Nurun gün geçtikçe yenilendiğini dile getiren Bayramoğlu, "Risale-i Nur bu asra bakan, değişik tahribatları tamir eden manevi bir tamircidir. İmanı olmayanlar her şeyi yapabilir. Bunun için Risale Nur en iyi ilaçtır her derde devadır. Yani amaç imandır. Osmanlı ta İspanya'ya kadar ülkeleri fethetmiştir. Niçin toprak almak için değil Kur'an'ın bayrağını dikmek için. Bakın anarşinin sonucunda ne oluyor Mısır'a bakın neler yapılıyor. Aynısını burada da yapmak istediler ama olmadı. Üstad iman temelini yıllar önce atmıştı. Üstad'ın attığı bu temel bakın dünyayı istila etti. Her yerinde İslami dershaneler kurulmuş. Bakın birçok gruplar var ben onlardan bahsetmiyorum. Ben İslami dershanelerden bahsediyorum. Bu dershanelerde Kur'an okutulur, Resulullah'ın hayatı okutulur, Allah'ın yolu anlatılır ve tatbik edilir. İşte diğerleri gibi bizim cazla mazla işimiz olmaz" diye konuştu.

 

Üstad'ın İhvan-ı Müslimin'le ilgili bir hatırası
Mısır'da yapılan Cemal Abdunnasır darbesinde İhvanı Müslimin Cemaatine yapılanlar ilgili Üstad'ın bir hatırasını paylaşan Bayramoğlu, "Bir sabah Üstad dedi ki, bende acayip bir hastalık var. Zehirlenme zaten vardı ama dedi ki, ruhumda çok büyük bir sıkıntı ve hastalık var çabuk bakın alemi İslam'a taarruz mu var?'dedi. Gittik tüm gazetelere baktık böyle bir şeye rastlamadık. Ama Üstad, hayır dedi kesin bir şey var' dedi. Ben bunun üzerine tekrar çarşıya gittim gazeteye bir daha baktım. Ve öğrendik ki, Mısır'da Abdunnasır darbe yapmış ve İhvanı Müslimin'den birçok kişiyi öldürmüş.(Seyyid Kutup ve arkadaşlarını kastediyor).Üstad 'işte benim hastalığım ve sıkıntım bunun içindi' dedi" şeklinde konuştu. (Osman Gülebak - İLKHA)