AK Partili Kurt, “Türkiye'de biz değişimleri devrimle yapmıyoruz. Devrim niteliğinde ama evrim ile yapıyoruz, yavaş yavaş. Düşününün başörtüsü serbestisini bile ancak 12 yıl sonra hayata geçirebildik. Kürt meselesinde de yarım saatlik bir Anadolu'dan Görünüm zihniyetindeki bir yayını kamu yayınına dönüştürerek 24 saate çıkardık. Bu adımları 2009'da atabildik ancak. Üniversitelerdeki Kürdoloji bölümlerinin açılması, Kürtçe öğretmenlerimizin atanması ile ilgili, işte yakında engelli Kürtçe öğretmen kontenjanları da açılacak… Zamanla ve süreç içerisinde oluyor. Niye böyle oluyor; çünkü Türkiye'deki Türklerle Kürtler bir arada yaşamak zorunda. Biz burada Kürtler açısından ulusal kurtuluş mücadelesinden bahsedemeyiz. Bu ne demektir: Şimdi Kürt nüfusunun yüzde 60'a yakınının batıya yerleştiği bir yerde siz işgalci kavramıyla olaya yaklaştığınız zaman Kürtlerin Türkiye'yi işgal ettiğini görürsünüz. Bakın İstanbul'dayız. Şu an dünyanın en güzel manzarasının önündeyiz ve bu şehrin en büyük nüfusu Kürtlerden oluşuyor, Türklerden sonra. En büyük Kürt şehri olarak geçiyor burası. Biz burada bir Kürt ulusal Kurtuluş mücadelesinden değil ama adil, özgür, eşit, demokratik bir vatandaşlığı nasıl yaratabiliriz, bundan bahsedebiliriz.” diye konuştu.
50+1 sisteminin diğer partilerle ittifakı mecburi kıldığını anlatan Kurt, “Çünkü şu anda 50+1 sistemi var. Bu sadece AK Parti ile oluşan bir sistem değil. İttifaklar sitemine dönüşmüş durum görüyorsunuz. İşte bu tarafta bir ittifaklar grubu karşı tarafta başka bir ittifaklar grubu. Benzemez yapıları bir araya getirmeyi zorunlu kılmış. Aslında sistemde bir arıza olduğunu söylemek mümkün. Partilerin bu kadar kimliklerinden uzaklaştırılmaması gerekiyor. Ama bir yandan faydaları da var. Yani partileri bir araya gelmek zorunda bırakması da faydalı. Dolayısıyla bunun muhasebesini iyi yapmalıyız” dedi.
“CHP'ye gösterdiklerini iyi niyetin zekatını AK Parti’ye gösterseler bugün Türkiye çok başka şeyleri konuşuyor olurdu” diyerek HDP’yi eleştiren Abdurrahman Kurt, “Çözüm sürecini HDP'nin bozmasından sonra, olayı yokuşa sürmelerinden beri hiç iyi niyetli davranmadılar. CHP'ye gösterdiklerini iyi niyetin zekatını AK Parti’ye gösterseler bugün Türkiye çok başka şeyleri konuşuyor olurdu. Düşünün adamlar hiçbir şey vermemiş masanın altına saklamış… Türkiye nasıl coğrafi anlamda stratejik bir yerde ise siyasi anlamda da stratejik bir yerde. Uluslararası arena Türkiye ile çok fazla alakalı. Şimdi herhalde bazı insanlar nasıl olsa buraları NATO yönetiyor, muhatabımız onlar olsun, biz onlarla anlaşalım, muhaliflerimizi dövelim diyebilir. Oysa yüz yıl bin yıl beraber yaşayacak olanlar biziz” ifadelerini kullandı.
Kürt meselesinin çözümüne ilişkin konuşan Kurt, “Çözümün en iyi yolu kararlı ve güçlü bir liderin varlığıdır. Şimdi Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan'dan başka böyle bir lider yok. Mesela biz bu amaca Millet İttifakıyla gidebilir miyiz diye baktığımızda bunun imkanı yoktur. (Kürt sorunu Meclis’te çözülür söylemi) Komedinin en büyüğü burada. Bu iş Meclis’te çözülemez. Çünkü biz bunu denedik. Ancak Meclis’in üstünde bir zihinde çözülebilir. Çünkü milliyetçiler zaten karşı çıkıyor. Herkes kendi kitlesine karşı sloganlar atmaya çalışıyor. Biz bunu denedik. Mesela bırakın Kürt meselesini anayasa değişikliğini bile yaparken ancak 60 maddede ittifak sağlanabildi. Bu da yine yapılamadı. Böyle derin bir mesele ise asla Meclis’te çözülemez. Nerede çözülür, güçlü bir iktidar, güçlü bir kadro ile gelir, bizim yaptığımız gibi yasalarını çıkarır, yoluna bakar.” dedi.