Bakan Nebati'nin açıklamalarından öne çıkanlar;
Mersin üretiyor ve kendisi de kazanıyor. 6.4 milyar dolarlık ihracatı olan bir şehir. İhraç ederken de istihdam oluşturan bir şehir. Yoğun bir üretim faaliyeti var, liman ve lojistik merkezi. İşsizliğin az olduğu ve ara eleman ihtiyacının hat safhada olduğu bir şehir. Ortaya konan tüm taleplerin ortak noktada buluştuğunu görüyoruz. Mersin bir merkez konumunda. Buraya gelen bakanlar işlerini takip etmişler. Çukurova Havalimanı ile ilgili toplumda bir beklenti oluştu. Haziran ayının sonunda havaalanını hizmetle açmış olacağız. Sürekli testler yapılıyor, terminal binasının yüzde 80'i tamamlanmış durumda. Bölgesel bir merkez olacak Adana ve Mersin için. 12 milyon yolcu taşıma kapasitesine sahip, uluslararası alanda yapılacak narenciye gibi ticaret için ihtiyaç var. İşletilmeye başlatıldığı andan itibaren bölgeye katma değer katacak. Dünyaya taze meyve gönderilen bir merkez olacak. 10 milyar dolara varan bir ihracat kapasitesi olacak. Hizmetkar olarak geldik. Bizi kavgacı bir üslupla mindere çekmeye çalıştılar. Mersin'de çok şey yapacağız.
DEPREM BÖLGESİNDEKİ ÇALIŞMALAR
Deprem sonrasında verilen desteklere ilişkin gittiğimiz yerlere afişler götürüyoruz, gösteriyoruz. Vergileri öteledik, kredi imkanları açtık. Bütün dünya büyük sıkıntılar yaşarken Türkiye'de üretim devam etti. Bir Çin bir de biz büyüyen başka ülke yoktu. Salgın sonrasında toparlanırken savaş başladı. Emtia fiyatlarının yükselmesi ve lojistik maliyetleri sonrası artan fiyatların topluma yansımaması için adımlar attık. 2022'de 5.6'lık bir büyüme kaydettik. Enflasyon problemini bir tarafa koyarak anlatayım, bize dışarıdan dayatılan reçetelerle işlem yapmıyoruz. Bugün bu nedenle sokaklarda rahat şekilde yürüyoruz. Dükkanlar açık, işler devam ediyor. 14 milyon insanı doğrudan, kalan 70 milyonun da dolaylı yoldan etkilendiği 100 binden fazla konutun ve 50 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği ortamda bile hemen harekete geçtik. Biz sahadaydık, arazideydik. İnsanların dertlerine çözüm üretmeye çalışıyorduk. Hemen bir kaynak oluşturarak 100 milyarlık bir kaynağı Cumhurbaşkanımıza arz ettik. Kendisi de depremzedelere ilan etti. Hızlı şekilde mücbir sebep ilan ederek esnaf ya da mal sahiplerinin zarar görmesini engelleyecek adımlar attık. Tüm bankacılık sektörü bir aylık bir erteleme yaptı. Kamu bankaları ise 6 aylık öteleme yaptılar. Bankacılık sektöründe bunun maliyeti 40 milyar liraları buluyor. Çeklerin ödenmemesi noktasında da süreci uzattık. 9 Haziran'a kadar uzattık, çek kesip de karşılayamayacak olan depremzedelerin rahatlamasını sağladık. Çeki verip de tahsilat yapamayan iş adamlarına da kredi imkanı sağladık. Problemleri gidermek için ilk kez kredi kullananlara bile uygun faiz oranlarıyla tedbirler aldık.
Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak 84 maddelik tedbir paketi açıkladık. Bize gelen her talebi çözdük, talimat gibi gördük. Sabah uyandığımız zaman milli gelirinin yüzde 10'u yoktu. 103 milyar dolardı ve 110 milyar dolara gidiyordu. Türkiye 110 milyar dolarlık kayıpla uyandı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın TOKİ ile yapacağı konutların maliyeti 2 trilyon lira, 1 yıl içinde yapılacak konutların maliyeti 1 trilyon lira. Biz sağlamış olacağız. 4.5 trilyon lira bütçesi olan Türkiye'ye 1 trilyon liralık yük geldi. Memurlarımıza zam vererek, vatandaşlarımızın refah seviyesini artıracak çok ciddi adımlar attık.
ENFLASYON
Yeni yıla girerken dünyada emtia fiyatları artıyordu, biz fiyat artışına gitmedik. Salgın sonrasında savaş patladı. Böylesine bir ortamda biz çok adım attık. Elektrik ve doğal gazda fiyat artışları yapmak zorunda kaldık. Vatandaşın gazının yüzde 90'ını sübvanse ettik. Petrol fiyatları 140 dolara geldi. Türkiye bir enerji ithalatçısı, bu da enflasyon ve cari açığa sebep oldu. Döviz kurlarındaki kur oyunları da var. Her alanda fiyat artışlarıyla karşı karşıya kaldık. Dünya faiz artırımıyla bu sorunu çözeceğini söyledi, biz Türkiye Ekonomi Modeli ile bu işi zamana yayarak işsizliğe karşı durarak çözeceğiz dedik. Aldığımız ekonomik tedbirlerle beraber girdi maliyetlerinde finansal maliyetleri azalttık. Lojistik fiyatlarının düşmesiyle Türkiye üzerindeki baskı azaldı. Doğal gaz salgın öncesinin 3 katı, petrol fiyatları 70 dolarlara geldi. Biz vatandaşımızın doğal gazına yüzde 60'lık bir sübvanse sağlıyoruz. Karadeniz gazı nedeniyle 1 ay boyunca tüm faturaları sıfırladık. Orta ve alt gelirdeki günlük ısınma ve mutfak kullanımını karşılayacak şekilde muaf tuttuk. Yüksek oynaklığın ortadan kalkmasıyla enflasyondaki düşüş devam edecek. Biz bunu daha da hızlandırabiliriz. Türkiye bir Batı Avrupa ülkesi gibi değil fiyatlarda iniş çıkışlar olabilir. Sebze ve meyvede fiyatlar düşecek. Petrol fiyatlarının düşmesiyle 30 liraya mal edilen motorini daha ucuza alıyorlar. Gübre de aynı, girdi fiyatları düşüyor. Enflasyonun aşağı yönlü gitmesine katkı sağlayacak.
Hedeflerimiz doğrultusunda hareket ediyoruz. Dövizle ilgili 20 Aralık öncesinde makro ekonomik göstergelerin hiçbirinde dövizin ralli yapmasını gerektirecek bir durum yok diye uyardık. Hükümete zarar vermek için ülkeye kötülük yapmayın diyerek uyardık. Döviz olması gereken yere gitti. Bugün de ortadaki spekülasyonların karşılığı olmadığını gördük. Seçimlerden sonra ikili fiyatın dengeye geleceğini söyleyeyim. Kur korumalı mevduat 2.1 trilyon liraya ulaşmış bir hacimle Türkiye yeni bir kur rallisine uğramayacak. Türkiye bugün dünyanın en güçlü ülkelerinden birisi.
Konut yapımı Türkiye'de büyüme rakamların büyük bir etki yapacak yüzde 5.5'a yükseltecek.