Şükrü Gündüz / Doğruhaber
Emniyet Genel Müdürlüğü “Sırdaş Polis İhbar Noktası Projesi” adı altında yeni bir proje başlatıyor. Proje ile mahallelerde belirli noktalara bırakılan kutular sayesinde isteyen istediği kişiyi polise ihbar edebilecek. Büyük tepki toplayan projenin uygulamaya konulup konulmayacağı ise belli değil. Hukukçular suiistimallere açık olan projeye tepki gösterdi.
Proje ile ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü yetkililerinin verdiği bilgilere göre ihbar kutularının üzerinde çalışılan bir proje olduğu, proje ile ilgili verilmiş bir kararın olmadığı, hatta projenin uygulanmayabileceği ifade edildi. Emniyet Genel Müdürlüğü, projeyi uygulayıp uygulamayacağına karar vermek için hem kamuoyundaki tartışmaları takip edecek hem de çalışmanın tamamlanmasını bekleyecek.
TOPLUM GÜVENLİĞİ BÖYLE SAĞLANMAZ
Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Dairesi’nin mahallelerde ve sokak aralarında isteyen kişilerin sesli mesaj bırakabileceği “ihbar kutuları” kurma projesinin insanların birbirlerine karşı güvensizliğine yol açacağını ifade eden Avukat M. Mehdi Oğuz, “Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana sistem baskıcı bir anlayışıyla hareket ettiği için bu tür uygulamalar çoğunlukla olumsuz sonuçlar doğurdu. Yine adeta insanların birbirlerini ihbar etmeleri ve devlete gönüllü muhbirlik yapmaları noktasında bu tür girişimler oluştu ve insanların birbirlerine olan güvenleri de zedelendi. Bu tür tedbirlerin halkın birbirine olan güvenini zedeleyeceği de göz önünde bulundurulursa fayda yerine zarar getireceğini söyleyebiliriz. Bu tür yöntemlerle toplumda güvenliği sağlamak mümkün değildir” dedi.
SİSTEMİN HALKIN DEĞERLERİYLE BARIŞMASI GEREKİYOR
Bir sistemin insanları birbirlerini ihbar ederek devam etmesini beklemenin yanlış olduğunu belirten Oğuz, “Halkın sisteme inanması, sistemi kendine ait görmesi gerekiyor. Kendisini de sistemin bir parçası olarak görmesi gerekiyor. Bunun da olabilmesi için her şeyden önce sistemin halkın değerleriyle barışması gerekiyor. Ki halk da kendisini sistemin bir parçası olarak görsün ve sisteme gönüllü olarak uymayı içselleştirsin. Türkiye’de kanunları koyanlar yönetimi kendi elinde bulunduranlar, mevcut kanunlara kendileri riayet etmedikleri gibi en başta onlar bu kanunları çiğniyorlar. Dolaysıyla halktan bu kanunlara uymalarını beklemek de mümkün değildir. Cumhuriyetten bu yana var olan tüm anayasalar halkın benimsemediği ve halka dayatılan yasalar olmuştur. Dolayısıyla halk kendi değerleriyle örtüşmeyen, değerlerine saygı duymayan bu yasalarla sorunlar yaşamıştır. Bu durumda da sistem, polisiye tedbirlerle halkı cezalandırmaya ve bu konuda bir şey elde edemediği zamanda halkın birbirini ihbarını zorlamaya girişmiştir. Bunlar hiçbir zaman istenilen neticeyi vermiyor. Böyle bir uygulamanın da aynı şekilde netice vermeyeceği aşikârdır” şeklinde konuştu.
E-MAİLLER MAĞDUR ETTİ SIRA İHBAR KUTULARINDA
Türkiye’de asılsız mail ve ihbarlarla birçok kişinin tutuklandığını, mağdur edildiğini hatta yapılan yargılamalarda da cezalandırıldığını hatırlatan Oğuz, Bu tür ihbar kutularının buna benzer bir sonuç doğuracağını da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Yani e-mailler üzerinden yapılan uydurma ihbarlarla bu tür sonuçlar doğuruluyorsa bu tür yöntemlerle insanların gerçek olmayan ihbarlarda bulunması da kimi derin yapılar tarafından hazırlanan düzmece ihbarların bırakılması da aynı sonuçları doğuracaktır” dedi.
ASKERİ VESAYET BİTTİ, POLİS VESAYETİ Mİ GELİYOR?
Türkiye’de var olan askeri vesayetin Ak Parti hükümetiyle birlikte büyük oranda azaldığını söyleyen Oğuz, “Fakat sistemi değiştirmediğiniz zaman, aynı araçlarla aynı argümanlarla ülkeyi yönetmeye devam ettiğiniz zaman tasfiye edilen bir gücün yerine başka bir gücün doğması sistemin bir gereği olarak ortaya çıkıyor. Dolayısıyla askeri vesayetin kalkmasından sonra yerine başka vesayetlerin bu sistem içerisinde hayata geçirilmesi de kaçınılmaz oluyor. Sistemin topyekûn değiştirilmesi ve halkın değer yargılarıyla barıştırılması gerekiyor. Halkın iradesinin yönetimlere yansıması gerekiyor. Bu olmadığı sürece iktidarı eline geçirenler kendilerine göre bir güç oluşturuyorlar. O gücü de belli kurumlar vasıtasıyla kullanıyorlar” şeklinde konuştu.
ASAYİŞ VE GÜVENLİK BÖYLE SAĞLANMAZ
İnsanlar bir şeye inanmıyorlarsa yasaklamalar, cezalarla ve kanunlarla insanların suç işlemesinin önüne geçilemeyeceğini belirten Oğuz, “Herkesin başına bir polis dahi dikseniz bu mümkün olmaz. Çünkü başına diktiğiniz polisin de başına bir polis dikmeniz lazım. Dolayısıyla zorlama yöntemlerle, kanunlarla, sadece polisiye tedbirlerle asayişi ve güvenliği sağlayamazsınız” dedi.