Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından Diyarbakır'da düzenlenen Mevlid-i Nebi etkinliğine halk yoğun bir katılım gösterdi.

Coronavirus salgını nedeniyle 3 yıl aradan sonra yeniden düzenlenen Mevlid-i Nebi etkinliğinde, katılımcılara hitap eden Peygamber Sevdalıları Vakfı Onursal Başkanı Mehmet Göktaş Hoca, konuşmasına, ""Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun ey güzel Müslümanlar, ey peygamber sevdalıları. Allah'ın selamı üzerinize olsun Selâhaddin-i Eyyubi'nin çocukları, Ahmed-e Xane'nin yarenleri, Halid-i Bağdadi'nin öğrencileri, Molla Cezeri'nin talebeleri" diye başladı.

"Buraya Diyar-ı İman, Diyar-ı İslam dedik"

Göktaş, "Kardeşlerim, şu anda bizim okuduğumuza göre, bizim anladığımıza göre şu Newroz alanı yerden göğe kadar, arş-ı alaya kadar melekler tarafından kuşatılmıştır. Nerede Allah zikrediliyorsa, nerede Allah'ın adı anılıyorsa orayı halka halka, hale hale melekler arş-ı alaya kadar kuşatır. İnerler çıkarlar. İnerken bir şeyler indirirler, çıkarken de sizlerden bir şeyler alırlar. Kardeşlerim vallahi seviliyorsunuz ha. Öyle seviliyorsunuz ki Anadolu halkı, Türkiye halkı sizi o kadar seviyor ki o kadar selamlar getirdik ki. Hatırlarsanız biz eskiden buradan selam götürürdük, samimiyet götürürdük. Buradan sıcak iman götürürdük. Buraya Diyar-ı İman, Diyar-ı İslam dedik. Diyar-ı Muhammed dedik buraya. Şimdi inanınız Anadolu'nun her yerinden size selamlar var. Satır satır selamlar. Ağlıyorlar hocam selam götür diyorlar. Öylesine seviliyorsunuz." dedi.

"Peygamber sevdalılarından olmak için ödediğiniz bedeli bir bilsinler vallahi sizi öylesine daha çok sevecekler"

Etkinliğe katılanların Allah'ın sevgisine mazhar olduklarına dikkat çeken Göktaş Hoca, şöyle devam etti:

"Sizi anladıkları kadar seviyorlar. Hele hele sizin kim olduğunuzu anlasalar, peygamber sevdalılarından olmak için ödediğiniz bedeli bir bilsinler vallahi sizi öylesine daha çok sevecekler. Evet dedik ki burayı melekler kuşattı dedik. Arş-ı alaya kadar melekler kuşattı dedik ya. Bir başka melek ordusu arş-ı alaya çıkmadı. Onlar da Diyarıbekir'den aldıkları selatı selamı dosdoğru Ravzay-ı Mutahhara'ya götürüyorlar. Sizin ağzınızdan çıkan bütün selat-u selamları. Bize öyle öğretti kitaplar.

Ben rabbimize yalvarıyorum. Allah'ım ne olur şu meydandan resulünü haberdar eyle. Ey sevgili, ey Allah'ın Resülü, Diyarbekir'den sana selam ediyoruz. Hani o Diyarbakır var ya hatırla ey Allah resulü. Sen vefat ettikten 7 sene sonra senin havarilerin, senin yiğitlerin senin ashabın senin Ömer'in… Senin Ömer'in halifeliğinde İyaz Bin Ğanem geldi buraya. O senin ashabın. O günden bu tarafa Diyarbakır sana iman etti. Diyarbakır senin yoluna öyle bir tutundu ki bir daha bırakmadı. Onun için tarihçilere diyorum. Hani konuşup diyorsunuz ya. Ne bin yıllık tarih. Eline kalem al. Diyarbakır tam 1400 senedir Müslüman. O günden bugüne imanından, ümmet oluşundan zerre kadar taviz vermedi."

"Mescid-i Aksa'yı bir daha almayı Selâhaddin'in çocuklarına bir daha nasip eyle Allah'ım"

Son 20 seneden dünyanın neresinde Hazreti Muhammed'e dil uzatılsa ilk ayağa kalkan şehrin Diyarbakır olduğuna ve olmaya devam edeceğine işaret eden Göktaş Hoca, "Onun için belki konuşmamızın sonunda dua edecektim. Unuturum. Gelin başında edelim. Allah'ım bizi bu şekilde livay-ı hamd altında, havz-ı kevserin altında beraber et diyoruz ya. Ondan önce bir duamız daha var Allah'ım. Bu Selahaddin'in çocuklarını olduğu gibi Kudüs'te beraber olmayı, bu dünya gözüyle Kudüs'e varmayı, Kudüs'ü bir daha almayı, Mescid-i Aksa'yı bir daha almayı Selâhaddin'in çocuklarına bir daha nasip eyle Allah'ım. Dünya gözüyle bize göster diyoruz. Evet, ya Resulullah. Biz sana ümmet olmaktan daha büyük bir şeref tanımıyoruz. Muhammed ümmeti olmaktan daha büyük bir pasaport, kimlik tanımıyoruz." diye konuştu.

"Ey Allah'ım, şu Diyarbakır’dan şu Newroz alanından Resulünü haberdar eyle"

Hazreti Muhammed'in son anlarına dair anları anlatan Mehmet Göktaş Hoca, "Hani, ya Resulallah sen vefat etmek üzereydin. En son günlerini yaşıyordun. Belki son saatlerin yaşıyordun. Namaz kıldırmaya çıkamıyordun. Ebubekir kılsın demiştin. Ve öyle oldu. Ebubekir, ashabın önüne geçti imam oldu. Namaz kıldırıyordu. Sen de mübarek odanda hastaydın. Son saatlerini yaşıyordun. Ondan sonra zaten bir daha çıkamadın. Ama dedin ki şu perdeyi bir açın. Şu kapıyı bir açın. Hani oradan mescid görünüyordu ya. Ashabı görmek istiyorum demiştin ya ey Allah'ın resulü. Annelerimiz kapıyı açmıştı. Şöyle bir eğildin baktın. Ebubekir önde, ashabın arkasında saf saf olmuş. Namaz kılıyorlar. Hiç eksiksiz ordalar. Vallahi mübarek yüzün bembeyaz ay gibi olmuştu sevinçten. Öyle bir gülmüştün. Öyle bir tebessüm etmiştin ki… İşte diyoruz ki rabbimize; ey Allah'ım, şu Diyarbakır’dan şu Newroz alanından Resulünü haberdar eyle. Bak, ey Allah'ın Resulü. Kürd'üyle, Türk'üyle, Arap'ıyla, Acem'iyle, Çerkez'iyle, Laz'ıyla, Boşnak'ıyla, Afrikalısıyla, beyazıyla, siyahıyla buradayız ey Allah'ın Resulü. Sevin, bir daha sevin! Hem de epeyden beri burdayız. Kudüs'te de buradaydık, İdris-i Bitlisi'de de beraberdik. Kafkaslarda da beraberdik. Bu ümmet yine beraberdi. Sevin ey Allah'ın resulü. Rabbimizden niyaz ediyoruz ki bu gücümüz, bu kuvvetimiz, bu birliğimiz çok daha halka halka gelişe gelişe devam etsin." ifadelerini kullandı.

"Şu anda Anadolu'nun her yerinde peygamber sevdalılarının aşkı var"

Göktaş Hoca, "Kardeşlerim, inanınız ki sizi coşturmak ve sevindirmek için demiyorum. Şu anda Anadolu'nun her yerinde peygamber sevdalılarının aşkı var. Eğer bir yerde, Anadolu'nun en batısında, en ücra yerinde bir avuç peygamber sevdalısı varsa oraya can veriyorlar. Oraya heyecan veriyorlar. Orayı İslam adına coşturuyorlar. Ey Diyarbakır, üzerindeki emaneti gör; öylesine büyük bir emanet taşıyorsun. Vallahi yeryüzünün hiçbir yerinde böyle bir olay göremezsin. Biz Allah'ımıza yalvarıyoruz. Biz 3-4 yıldır peygamber aşkını haykırmaktan Corona'dan dolayı mahrum kalmıştık. Bundan sonra bizi mahrum bırakma Allah'ım. Her yıl en az 1 defa bu civarda resulünün aşkının etrafında toplanmayı bize nasip eyle." diye konuştu.

"Özellikle küfrün karşısında, zalimin karşısına dikilme konusunda Muhammed size örnektir"

Hazreti Muhammed'in, her konuda "en güzel örnek" olduğuna dikkat çeken Göktaş Hoca, "En güzel babadır, en güzel dededir. En güzel komutandır, hakimdir, savcıdır. Her şeyin en güzel örnekliği ondadır. Bir şey daha var, Kur'an'da Üsve-i Hasene kelimesi 3 yerde geçer. Birisi Ahzab suresinde, iki tanesi de Mümtehine suresinde geçer. Burada size bir şey söyleyeyim. Kur'an-ı Kerim'in içinde 3 yerde geçen bu Üsve-i Hasene İbrahim ve Resul sizin için en iyi örnektir. Özellikle bir konuya Allah-u Teala işaret ediyor. Allah-u Teala Mümtehine suresinde bize aktarıyor: 'Ey iman edenler, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları veliler edinmeyin' Allah resulleri her konuda örnektirler. Allah’ı çokça ananlarda Allah Resulünde çok güzel örnekler vardır. Özellikle küfrün karşısında, zalimin karşısına dikilme konusunda Muhammed size örnektir.  İbrahim size örnektir. Onun için kardeşlerim bugün diyorum ki Anadolu’daki bütün insanlar sevmeye başladı ya. Bu duruşunuzdan dolayı sakın kıpırdamayın, sakın geriye adım atmayın. Muhammedî duruştan, Allah’ın düşmanlarını düşman bilme konusundan ayrılmayın." diye konuştu.

"Özellikle batılın ve ahlaksızlığın karşısında dikilen bir Muhammed aleyhisselamın şahitliğini götüreceğiz"

Hazreti Peygamberin, üsve-i hasene olması nedir?" diye soran Göktaş Hoca,  "Sadece halim, selim, yumuşak oluşu değil;  özellikle batılın karşısında, terbiyesizliğin karşısında, ahlaksızlığın karşısında dikilen bir Muhammed aleyhisselamın şahitliğini götüreceğiz. Biz halim selim bir peygamberin ümmetiyiz, ashabıyız. Ama biz aynı zamanda yüzü bir genç kızdan daha çabuk kızaran bir Hazreti Muhammed’in Peygamberin ümmetiyiz. Biz peygamberin bu yönünü de edebini, hayâsını, yani bir genç kızdan daha çabuk kızaran yüzünü bu arsız dünyaya, bu çirkef dünyaya, bu kokuşmuş dünyaya biz götüreceğiz. Özellikle kardeşlerim unutmayınız. Sadece birtakım haksızlıklar değil, ey peygamber sevdalıları! Biz, peygamber sevdalıları bu topraklara getirilmek istenen ne kadar terbiyesizlik varsa, yırtılmış ar damarı varsa önce peygamber sevdalılarına çarpıp düşecek oraya. Biz bunun örnekliğini taşıyoruz." şeklinde konuştu.

"Ne kadar Hazreti Muhammed’e benzersek vallahi o kadar dünya bizi bağrına basıyor"

Hasırın üzerinde yattığında hasırın izin böğrüne geçen bir peygamberin ümmeti olduğumuzu hatırlatan Göktaş, Hoca, "Bu Peygamber, hasırın izi onun böğrüne, sırtına geçtiğinde o Ortadoğu’nun en büyük devletinin başkanıydı. Bugün bu dünya, Peygamber sallahu aleyhi vesellemin bu yönüne o kadar muhtaç ki. Yani mazlumlardan yana oluşuna, gariplerden yana oluşuna, adaletten yana oluşuna, bugün dünya bundan dolayı yanıp tutuşuyor, kavruluyor. Bu örnekliği biz götüreceğiz. Söyleyin biz değil de kim götürecek? Onun için muhterem kardeşlerim, unutmayalım ki biz o Peygamber'e ne kadar bağlı olursak özellikle, aile hayatında, adalette, terazide, ölçmede tartmada ne kadar Hazreti Muhammed’e benzersek vallahi o kadar dünya bizi bağrına basıyor. Dünya bizi bekliyor. Mazlumlar bizi bekliyor. Garibanlar bizi bekliyor, hakkı yenenler bizi bekliyor. Alın terleri sömürülenler bizi bekliyor. Bizi bekleyebilmesi için bizi görmesi lazım. Bize bakınca peygamber aleyhisselamı görmesi lazım. Görebilir mi? Yaşarsak görebilir inşallah. Başkaca çaremiz yok; Onu uymaktan ve ona benzemekten, onun hayatını kıyamete kadar devam ettirmekten başka yolumuz yok. Neden? Allah bizi şahit ümmet kıldı. Peygamber bizim üzerimizde şahit. Biz de bütün insanlık üzerine şahit olacağız. Ve Allah’ın izniyle bunun göstergesi de bu Diyarbakır’dır. Bu Newroz alanıdır. Ve bundan sonra yayılacak olan başka yere taşınacak Allah’ın nurudur." diye konuştu.