Ali Tarhan - Şükrü Tontaş
Yapıcıoğlu, Gaziosmanpaşa'da bulunan bir konferans salonunda gerçekleştirilen "Ağrılılarla Buluşma Programı"na katıldı. Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan program, Ağrılı ilahi ses sanatçısı Selami Güneş'in seslendirdiği ezgilerle devam etti. Programda konuşan Yapıcıoğlu, 14 Mayıs'ta yapılacak seçimlere dikkat çekerek destek istedi. Hedef ve niyetlerinin birinci turda Cumhurbaşkanı seçimini bitirmek olduğunu belirten Yapıcıoğlu, Recep Tayyip Erdoğan dışında hiçbir adayın birinci turda kazanma şansının olmadığını belirtti. CHP'nin genetik yapısının değişmeyeceğine vurgu yapan Yapıcıoğlu, "Bazı partiler, lider partisidir. O lider partiyi bıraktığı zaman ya da gözünü yumduğu zaman, parti erir gider ya da çok ciddi bir güç kaybına uğrar. Ama bazı partiler vardır ki onların lideri değişse de bir fikir hareketidir, bir ideolojisi, bir kadrosu, bir tabanı vardır, o devam eder. CHP bunlardan bir tanesidir. CHP'de genel başkanlar değişir ama CHP, CHP'dir. Bu farkı hiçbir zaman unutmayın. Kemal Bey değişmiş olsa bile CHP'nin değişikliğine hiç inanmadım, sizin de inanmanızı tavsiye etmiyorum, siz de inanmayın. CHP değişmez, değişse artık CHP olmaktan çıkar. O genetik yapısı asla değişmeyecektir." dedi.
"DİJMİNÊ BAV Û KALÂ NABE DOSTÊ LAWA"
Kürtçe bir atasözünü hatırlatarak CHP'ye atıfta bulunan Yapıcıoğlu, "Dijminê bav û kalâ nabe dostê lawa (Baba ve dedenin düşmanı, evladın dostu olmaz)" dedi. Yapıcıoğlu, "Kürd; mukaddesatına, ailesine, namusuna düşkündür. Şimdi bir tarafta mukaddesatla problemi olmayan, aile kurumunu korumak isteyen, yetersiz de olsa yapmış olduğu çalışmalarla maneviyatı, manevi eğitimi önemseyen, inşallah bahsetmiş olduğumuz o türlü türlü sapkınlıkların önüne geçme konusunda bir irade beyanında bulunan bir aday var; öbür taraftan katliamcı, milletin inancıyla barışık olmayan hatta düşmanlık etmiş olan, şu anda fırsat olsa yine düşmanlığı edecek, bunu sergilemekten de çekinmeyen, namusa, 'sözde namus' diyen, ailenin temeline dinamit koyacak olan ve bunu açıkça söyleyen bir aday var. Şimdi beyefendi çıkmış diyor ki, 'Kürdler beni destekliyor, onun için de Erdoğan bütün Kürdlere terörist diyor.' Gerçekte öyle mi? Namusuna düşkün, dinine diyanetine düşkün, ailesine düşkün, şerefli bir hayat yaşamak isteyen bir Kürd kardeşim, o yanılgıya düşmeyecek diye ümit ediyorum. İnşallah düşmeyecek." ifadesini kullandı.
"TÜRKİYE'DE MEMLEKETİN BİRKAÇ BÜYÜK MESELESİ VAR"
Memleketin meselelerine de dikkat çeken Yapıcıoğlu, şunları kaydetti: "Türkiye'de memleketin birkaç büyük meselesi var. Bunlardan bir tanesi, inancın yaşanmasının önündeki engeller. Şu anda elhamdülillah o engeller çok önemli bir oranda kalktı. Yetti mi? Yok yetmedi. Bazı şeylerin anayasal güvenceye kavuşturulması gerekiyor ama henüz o anayasal güvence gelmedi. Israrla söyledik. Son bir yıl içerisinde anayasal güvence ile alakalı bazı adımlar atılmak istendi fakat imkân ve zaman yetmedi. Bir diğer mesele; tek parti zihniyetinin oluşturduğu meselelerden birisi. Kimine göre Şark meselesi, kimine göre Kürd meselesi, kimine göre Kürd sorunu, kimine göre terör sorunu, kimine göre asayiş sorunu, kimisine göre bölgesel kalkınmışlık farkı… herkes kendisine göre, kendi zaviyesine göre, kendi penceresine göre bir isim koyuyor bu meseleye. Gelin isterseniz şöyle söyleyelim; Türkiye'de red, inkâr ve asimilasyon politikaları sebebiyle bozulan kardeşlik meselesi. Bin yıldır kardeşçe yaşayan insanlar, dilleri farklı olsa da mezhepleri farklı olsa da tenleri birisinin diğerine göre biraz daha koyu olsa da bin yıldır beraber yaşamış ve bunu sorun etmemiş, birbirleri için canını vermiş olan iki halk, birbirine düşman edilmeye çalışıldı. Bunlar bilinçli yapıldı." diye konuştu.
"KÜRDLER DİNDARDIR, NAMUSUNA VE AİLESİNE DÜŞKÜNDÜR"
Yapıcıoğlu, özellikle HÜDA PAR, siyaset sahnesinde daha fazla görünür olmasından sonra yapılan saldırıların altında yatan sebebin de bu olduğunu söyledi. Kürdlerin temel özelliklerine de değinen Yapıcıoğlu, "Kürd'ün en temel özelliklerinden birisi, Kürd dindardır. Dindarlık elbette Kürd'ün tekelinde değildir. Fakat çevrede yaşayan insanlara göre en azından 20-30 yıl öncesine göre Kürdler çok daha dindardı. Diğer özelliği, Kürd namusuna, ailesine düşkündür. Bütün o yasaklamalara rağmen dilini unutmadı, unutturmadı. Bunda çok hikmetler vardı. Ama bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi, doğuda medreselerde kullanılmasıdır. Batıda Kur'an-ı Kerim'in, İslami ilimlerin öğretilmesinin yasaklandığı dönemde, burada insanların çok azı bu işi yapabiliyorken, doğuda belki coğrafyanın da sağlamış olduğu avantajla oradaki hocalar, seydalar, molalar, medreselerde çocuklara İslami ilimleri ders vermeye devam ettiler. Bu iki şey ayakta tuttu. İlim kaybolmadı, din unutulmadı." (İLKHA)
KANDİL'İ RAHATSIZ ETMEKTEN MEMNUNUZ
Katıldığı TV programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “Daha önce de söyledim, şimdi de söylüyorum; eğer biz Pensilvanya'yı rahatsız etmişsek, eğer biz Kandil'i rahatsız etmişsek bundan memnuniyet duyarız” dedi.
HABER MERKEZİ
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu 24 TV’de Esra Elönü’nün konuğu oldu. Yapıcıoğlu partilerine yönelik iftiralara ve saldırılara ilişkin açıklamalarda bulundu. Yapıcıoğlu’nun yaptığı açıklamanın satırbaşları şöyle;
PENSİLVANYA'YI RAHATSIZ ETMİŞSEK BİZ BUNDAN HİÇ RAHATSIZ DEĞİLİZ, MEMNUNİYET DUYARIZ
"Ya bunlar Yasin ve arkadaşlarını katletti. Siz nasıl bunlara oy istiyorsunuz? O katiller kardeşlerimizi katletmişler ama propagandayı şöyle yapmışlar; 'HÜDA PAR bunları öldürdü. Görmediniz mi hangi vahşetle öldürdü?' 'Böyle bir yapıyla karşı karşıyayız, düşünebiliyor musunuz? Onlar bizi durdurmaya ve karartmaya çalışıyorlar. Allah'ın izniyle durduramadılar, durduramayacaklar. HÜDA PAR onları rahatsız etmeye devam ediyor. Pensilvanya'yı rahatsız etmişsek biz bundan hiç rahatsız değiliz, memnuniyet duyarız. Eğer şer odakları bize saldırıyorsa bu bize zarar vermez. Onların bize saldırması bizim bir taşla pek çok kurbağayı ürküttüğümüzün işaretidir. Biz karar alırken, kararımızdan zaten tereddütümüz yoktu, şüphemiz yoktu. En doğrusunun bu olduğuna karar verdik. Ondan sonraki bu saldırılar ne kadar doğru adım attığımızı bize gösterdi. Bana dostunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim. İmam Şafi'nin tabiriyle; 'Safını kaybedersen düşman oklarını takip et, onlar nereyi gösteriyorsa senin safın orasıdır.' Millet de bunu görüyor. Milletin feraseti ve imanı onların akıl edemeyeceği seviyededir. Onlar bu millete yabancı oldukları için anlayamıyorlar, onların da ne yaptığını görüyor.
KİMİN SİYASİ FİKRİ VARSA ŞİDDET VE TERÖRE BAŞVURMADAN ÖZGÜRCE SÖYLEYEBİLİR
Bulunduğumuz mekana ve ortama göre insanlara kendimizi farklı gösterip aldatmaya çalışmıyoruz. Hiç kimse bizim söylediklerimize katılmak zorunda değildir. Ben şuna inanıyorum HÜDA PAR parti programını okuyanlar bize iftira eden insanların söylediklerinin karalama ve kötü niyetle söylendiğini görüyorlar. Kimin siyasi fikri varsa şiddet ve teröre başvurmadan özgürce söyleyebilir. Bunların olumlu ve olumsuz tarafları tartışılırsa kamuoyu fikir sahibi olur. Neticede hiçbir sistem tabu değildir. 2017 yılında bir referandum yapıldı. O zamana kadar parlamenter sistem geçerliydi. Halk yeni sistemi destekledi ve değiştirdi. Halk destekleyince önünde durulamaz. Siyasi ve fikri özgürlük olsun. Çoğunluk kabul ediyorsa yürürlüğe girebilir. Birileri "HÜDA PAR'ın parti programından bir şeyler bulabilir miyiz?" diye, ellerinde merceklerle parti programımızı didikledi. Bir şey bulamayınca bazı yerleri çarpıtarak vatandaşa aktardılar. Parti programımızı okuyanlar doğru bir yol üzerindesiniz, ayrılmayın diyorlar. Bu saldırılardan öncesine göre HÜDA PAR destekleyicileri beş kat artmıştır.
"BİZ İNSAN DÜŞMANI DEĞİLİZ, BİZ KADIN DÜŞMANI DEĞİLİZ"
Biz insan düşmanı değiliz, biz kadın düşmanı değiliz. Hatta tam tersi biz, kadına düşmanlık edenlerin önüne aşılamaz engeller koymalıyız diyoruz. Bizim inancımıza gericilik diyenler, dinimizin kadına haksızlık yaptığını söyleyenler doğrudan doğruya Müslüman kimliği üzerinden Müslümanlar'a saldırıyorlar. Biz başından itibaren İstanbul Sözleşmesi ile ilgili kadına yönelik şiddeti durdurma kılıfı ile pazarlanıyor ama her türlü ahlaksızlığı resmi evraklar ile meşrulaştırma çalışmasıdır dedik. HÜDA PAR'ın amacı can mal din ve nesil emniyetini almaktır. Kadını koruyalım fakat korurken aileyi yıkmayalım. Bu sözleşmenin amacı aileyi yıkmaktır. Aileyi yıkmak üzere kadını koruma kılıfı uyduruyorlar. Ben aileyi koruyalım dediğimde kadına düşmanlık yapıyor, diyorlar.
"BEN NİYE ALEVİ'YE DÜŞMAN OLACAĞIM Kİ?"
Başka bir mezhebe mensup bir insana neden düşmanlık yapayım ki? Ben aynı zamanda bir davetçiyim. Böyle bir kimliğim var. Parti kimliğinin en başında yazıyor. Ben niye Alevi'ye düşman olacağım ki? Hatta bırakın herhangi bir mezhebi, başka bir inanca mensup bir insana ben neden düşmanlık yapayım ki? Benim muhatabım bütün insanlardır. Siyaset insan merkezli olmalı. İnsan güzel suretle yaratılmış ve bütün kainat onun hizmetindedir. Allah insanı kendine muhattap etmiştir. Bütün inananlar bizim kardeşimizdir.