MERSİN- İnsani Hürriyetler ve İnanç Platformu, PKK/BDP yandaşlarının pikniğe giden Kur`an talebelerine yapmış olduğu saldırıyı, Tarsus İlçe Emniyet Müdürlüğü önünde yaptığı kitlesel basın açıklaması ile kınadı. Saat 13:30 `da yapılan basın açıklamasına, saldırıya uğrayan çocukların yanı sıra aileleri ve İnsani Hürriyetler ve İnanç Platformu üye ve gönüllüleri katıldı.

Kur`an tilavetinin ardından, saldırıya maruz kalan Erhan Doğan, olayı kısaca anlattı.

 

Doğan, saldırganların planlı bir şekilde piknik alanına geldiklerini ve olayların tümünün polisin gözleri önünde cereyan ettiğini ifade etti.

Daha sonra Platformu adına basın açıklamasını okuyan Mustazaf-Der Tarsus Şube Başkanı Salih Demir, İnsani Hürriyetler ve İnanç Platformu olarak bu hain saldırıyı ve komployu telin etmek için burada olduklarını belirtti.

Dernek başkanı Salih Demir Kur`an Kursu öğrencilerine yönelik bu saldırının, kirli işbirliğinin ortaya çıkması açısından bir emsal teşkil ettiğini söyledi.

Katılımcıların sık sık tekbir getirdiği basın açıklamasında; "Kur`an`a Uzanan Eller Kırılsın, BDP-Polis Kolkola, Zalimler İçin Yaşasın Cehennem" şeklinde slogan atıldı. Yapılan basın açıklamasının ardından kalabalık grup sessiz bir şekilde dağıldı.


Yapılan Basın Açıklamasının Tam Metni:

Söz konusu inancımız, Cami ve Kur`an olunca malımızı, canımızı, seve seve feda ederiz.

İnsani Hürriyetler Ve İnanç Platformu olarak yine hain bir saldırıyı ve komployu telin etmek için buradayız. Haksızlığa, zulme, saldırı ve komploya kim maruz kalırsa platform olarak yanındayız ve sonuna kadar destekçisi olacağız. Özellikle tek suçu camiye gitmek, Kur`an okumak ve Hazreti Peygamberin hayatını öğrenmek olan küçük çocukların hedef alınması asla kabul edeceğimiz ve tahammül edebileceğimiz bir durum değildir. Çünkü bizler Müslümanız. Bizler hayatı Kur`an, Rehberi Hazreti Muhammed Mustafa olan insanlarız. Söz konusu inancımız, değerlerimiz ve hele hele Cami Ve Kur`an olunca malımızı, canımızı, her şeyimizi seve seve feda ederiz. Bizim Allah`tan başka kimseden korku ve çekingemiz yoktur.

Eğer bunca komplo ve saldırılara karşı hala sabırlı ve tahammül kar davranıyorsak bu bizim toplumumuzun huzurunun bozulmasını istemememizdendir. Fakat derin yapılanmalar özelliklede PKK/BDP ve polisin içindeki derin yapılanmalar insanımızın huzurunu bozmakta ısrarcı davranıyorlar ve bundan nemalanmak istiyorlar.

Bu Saldırı Susa ve Başbağlar Camilerinde Yapılan Katliamları Hatırlattı
Bunun son örneğini de 17.07.2011 Pazar Günü (yani dün) saat 14.00 sularında Tarsus`ta Yunus Emre Mahallesi Karabucak Camii Kuran Kursu öğrencilerine yapılan saldırıda görüyoruz. Bu olay bizlere tekrardan Susa Ve Başbağlar Camilerinde yapılan katliamları hatırlattı. Bu olay bizleri 90`lı ve 2000`li yılların başında camilere ve cami müdavimlerine yapılan zalimane baskınları, sindirmeleri, gözaltıları, vahşi işkenceleri tekrar zihinlerde canlandırdı. Yargıdaki hukuksuzlukları, yargısız infazları, haksız cezaları hatırlattı.
Tarsus Yunus Emre Mahallesi Karabucak Camii Kuran Kursu öğrencilerine yapılan saldırı tamamen bu zihniyetin ürünüdür.


Saldırı; BDP/PKK ve Polisin Ortak Komplosudur
Bu olay Tarsus Emniyeti içindeki bir grup polisin ve PKK/BDP yandaşlarının ortak tezgahladığı bir komplodan ibarettir. Çünkü günler öncesinden Camii İmamından ve Öğrenci Velilerinden izin alınarak gidilen ve yaklaşık 20 çocuktan oluşan piknikçi grubun yanına önce resmi polis ekibi geliyor, kim olduklarını ve burada ne yaptıklarını öğrendikten sonra, oradan ayrılıyor. Hemen ardından eli sopalı ve yaşları 28/30 arası sekiz kişilik bir züppe grubu arabayla piknik yapan çocukların yanına geliyor ve hiçbir şey sormadan Kur`an Aşığı masum ve savunmasız çocukları sopalarla darp etmeye başlıyorlar. Olay esnasında aynı polis ekibi olay yerine geliyor.

Olayı izliyor, müdahale etmiyor. Çocukların birkaçı aldıkları darbelerin etkisiyle bayılıp düşünce, olay yerine geliyorlar. O sırada halen baygın olup yerde yatan öğrenci için "bırakın gebersin, atın şunu kanala.." diyerek kinlerini açığa vuruyorlar. Saldırganların tamamı aynı mahallede oturan herkesçe pkk/bdp yandaşı olarak da bilinen ve tanınan ev ve iş adresleri belli olan kimselerdir. Polis saldırganları sadece Mahalle Karakoluna götürüp hemen salıverirken, saldırıya uğrayan çocuklara ise saldırgan terörist muamelesi yaparak Tarsus Emniyet Müdürlüğüne götürüyor ve orada saldırganlar aleyhine ifade vermemeleri için telkinde bulunuyor. "boşuna şikayetçi olmayın, olsanız da boştur, bir şey çıkmaz, başınız ağrır…" diyerek ifade vermekten vazgeçirmeye çalışıyorlar. Ve çocukların beyanlarına göre, polis ifadeyi çocukların beyanları doğrultusunda değil de kendi bildiği gibi yazıp imzalatmış. Ayrıca doktora çıkarılan çocuklara ne şekilde rapor hazırlandığı da bizlerin ve öğrenci velilerinin meçhulüdür.

Bütün bu yaşananlar gerçekten ürkütücü ve endişe vericidir. Halkı korumakla görevli olan devletin polisi halka karşı komplolar uygularsa, savunmasız halk ne yapabilir? Halk kendisini nasıl savunsun?

Soruyoruz: Nazenin Bedenleri Sopalarla Darp Edilen Körpelerin Suçu Ne?

Bu masumların kime ne zararları olmuş? Karabucak Camii Kuran Kursu öğrencilerine yapılan saldırı İslam`a ve Kuran`a yapılan saldırıdır. Bu çocukların tek suçu camiye gitmek ve kuran aşığı olmalarıdır. Bu alçakça saldırıyı gerçekleştiren zihniyet Ergenekon tipi yapılanmaların, bdp/pkk gibi yerli Siyonistlerin ve emniyet içindeki işbirlikçilerinin zihniyetidir. Biz bu zihniyeti ve sahiplerini çok iyi biliriz. Çünkü bu zihniyet daha önce de camilere saldırmış, camilerimizde katliamlar gerçekleştiren bir zihniyettir. Çünkü bu zihniyet nice kez camilerden çocukları alıp şehit etti, darp etti, işkence ve yargısız infazlardan geçirdi. Esefle şahit oluyoruz ki halen tüm gaddarlığıyla devam ediyor.

Buradan Yetkililere Seslenmek İstiyoruz:
Bu ayıp Tarsus Emniyet Müdürlüğünün ayıbıdır. Tarsus Emniyet Müdürlüğü bu komplocu polisleri derhal tespit edip açığa almalı ve haklarında soruşturma başlatılmalıdır. Emniyet bu ayıbını temizlemelidir.

Hükümete ve İçişleri Bakanlığına da sesleniyoruz ve emniyetin içindeki Ergenekon tipi yapılanmalara dikkatlerini çekmek istiyoruz. Hükümeti ve İçişleri Bakalığını göreve davet ediyoruz. Bu tür komploların ve olayların ardı arkası kesilmiyor. Her gün bir yerde Müslümanlar bir komploya maruz kalıyorlar. Adana`da ve Yüksekova`da yıllardır ve defalarca tekrarlanan provokasyon ve komplolar, Elazığ`da İhya-Der`e oynanan oyun ve komplolar… Ve bunlar gibi daha onlarca komplo ortadayken hiçbir girişimde bulunulmaması akıllarda soru işareti bırakmaktadır. Yeter artık diyoruz? Bizler inancını gereği gibi yaşamak isteyen Müslümanlarız. Ne istiyorsunuz bizden? Düşün artık yakamızdan!...


Diyanet İşleri Başkanlığı ve Tarsus Müftülüğü Saldırıya Sessiz Kalmıştır

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Tarsus Müftülüğü de bu olaya karşı suskun ve ilgisiz kalmışlardır. Camilere, kuran kurslarına ve müdavimlerine olan bu düşmanlığa karşı sessiz kalmalarını hayret ve endişe içinde izliyoruz.

Mersin Valiliğine, Tarsus Kaymakamlığına, Cumhuriyet Savcığına sesleniyoruz: Bu olay tüm boyutlarıyla ortadadır. Bu olayı bir grup bdp/pkk`li ile Tarsus emniyeti içindeki bir grup polisin ortak komplosu olarak görüyoruz. Failleri bellidir. Sizden gereğini yapmanızı istiyoruz.

STK`lardan Destek Talebi
Tüm duyarlı STK`lara ve duyarlı basınımıza da sesleniyor ve bu tür alçakça komplolara karşı inançlı ve savunmasız halkımızı yalnız bırakmamalarını, üzerlerine düşen görevi yerine getirmelerini istiyoruz.

Bizler İnsani Hürriyetler ve İnanç Platformu olarak bu olayın faillerini ve perde arkasındaki tezgahtarlarını telin ediyor ve sonuna kadar bu olayın takipçisi olacağımızı tüm halkımıza ilan ediyoruz.

 

 

 

Ayhan Kaya- A.Hakim Kurt- İLKHA