Cevdet Yılmaz'ın açıklamalarında öne çıkanlar;
Önceliğimiz yatırım, istihdam, üretim ve ihracat yoluyla büyüme ve büyürken de cari açığı azaltmak. Cari açığı köklü çözüme ulaştıramadık, 50'li yıllardan bu yana sorundur. Bazı ekonomistler gelişmiş, kalkınmakta olan ülke gibi benzer politikaları ortaya koyuyorlar. Türkiye kalkınmakta olan ve gelişmiş olma ülke iddiasını ortaya koymuş durumda. Alt gelirden üst orta ligine yükseldi Türkiye. Katma değeri yüksek sektörlerde atılım yaparak ihracatı köklü şekilde değiştirerek, kişi başına geliri 13 bin doların üzerine çıkarınca gelişmiş, yüksek gelirli ülkeler ligine atlamış oluyorsunuz. Büyüme, istihdam ve enflasyon. Bütün ülkelerin karşı karşıya kaldığı açmaz bu. Sadece enflasyona yoğunlaşırsanız işiniz daha kolay. Üçünü yapmak isterseniz daha karmaşık politikalar ortaya koymanız gerekiyor. Enflasyonun en temel kalemi, konut fiyatları, kira, enerji fiyatları gibi konular. Güçlü adımlarla arzı artırarak fiyatları düşürme iradesi ortaya konuyor. Maliye ve para politikası bütünlük içinde yürütülmek zorunda. TL tasarrufları artırma meselesi. Yeni finansal enstrümanlarla iç tasarrufa yönelme.
KKM için şunu söylüyoruz, geçici bir mekanizma. Bundan hızlı şekilde çıkış doğru yaklaşım değil, aşamalı şekilde, TL'ye olan güven istediğimiz noktaya geldiğinde piyasaları bozmayacak şekilde Türkiye buradan çıkacaktır. Seçimler belirsizliğin azalacağı bir dönem demek. Sonuç ne olursa olsun, 5 yıllık yeni bir perspektif açılıyor önünüzde, belirsizlik artıyor, öngörüler artıyor. Önümüzdeki sürece ilişkin olarak belirsizlik azalacaktır.
"ESAS OLAN ENFLASYONU TEK RAKAMLARA DÜŞÜRMEK"
AK Parti'nin çok sayıda yetişmiş kadrosu var. Ekonomide de gerçekten 20 yılın getirdiği tecrübe var, kadro sorunu yok. İktidarımız devam ettiğinde inanıyorum ki birbiriyle uyumlu, tamamlayıcı mahiyette ekip oluşacaktır. Temel çerçevemiz belli, yatırım, istihdam, üretim ve ihracat yoluyla büyüme. Esas olan büyüme ve istihdamdan fedakarlık etmeden enflasyonu orta vadede tek rakamlara düşürmek. Mikro ve makro politikaları bütünlemek. Bakanlıklar çok önemli bunun içinde.
"SEÇİLMEDEN BORÇ PAZARLIKLARI YAPIYORLAR"
(Muhalefetin vaatleri) Romantik söylemler. Plansız programsız söylemler. AK Parti ile muhalefetin farkı bu. Muhalefet seçime giderken halkın kafasını nasıl çeleriz, hoşa giden rakamlar söylerizin peşinde. 300 milyar Dolar para geldi diyor. Bir defa seçilmediniz, onay almadınız, nasıl gidip uluslararası çevrelerle borç pazarlıkları yapıyorsunuz? Kendi tasarruflarımızla bunun içinden çıkamayız, cari açık vereceğiz, bunu da dışarıdan gelecek parayla kapatacağız demek bu. Yüz milyarlarca lira Türkiye'ye para verelim diyen kimse de yok. Halkı aldatmaya gerek yok. Hesabınızı kitabınızı yaparsınız, uluslararası finansı kullanırsınız gayet doğal. Bu laflar siyasete olan güveni zedeliyor. Halkın basiretiyle bunu göreceğini biliyorum. 90'lı yılları hepimiz hatırlıyoruz, 94-99-2000 krizini hatırlıyoruz. AB bizi vizesiz alacak diyor. Başkasının vereceği kararı 3 ay içinde yapacağım demek siyasi olarak yanlış söylem. Onu karşılasanız bile karşı taraf değerlendirme yapacak, 1-2 ülke itiraz etse olmayacak demektir.
"MERKEZ BANKASI İDARİ ALANDA BAĞIMSIZDIR"
(Merkez Bankası konusu) Dünyada komisyonlara kamera kabul etmeyen çok ülke var. Komisyonlar teknik çalışma alanlarıdır şov alanı değildir. Bağımsızlık fonksiyonel bağımsızlıktır. İdari alanda bağımsızlık dediğimizde son sözü söylemek demektir. Bağımsız demek ayrı bir devlet gibi hareket edecek demek değildir kurumlar. Merkez'in temel hedefi fiyat istikrarını sağlamaktır. Siz başka bir politika önerirsiniz. Nihai kararı alma yetkisi MB başkanı ve kurullarındadır. Bunlar değişebilir, şartlara göre. Bizim dünyadan hızlı gitme derdimiz var. Biz dünyayla aynı hızda büyürsek o ortalamaları yakalayamayız.
"GIDADA ARZ YETERLİ SEVİYEYE GELİNCE SORUN GERİDE KALACAK"
Soğan da ekmek de drone da uzay çalışmaları da çok önemli. Bunları birbiriyle mukayese etmeyelim. Yol olmadan ticaret olmuyor, tarımı geliştiremiyorsunuz, bunlar birbiriyle entegre meseleler. Soğanı artırmak istiyorsanız bilgi teknolojilerini geliştireceksiniz. Birbirinin rakibi gibi bunları ortaya koymak yanlış. Bazı mahsullerde stokların erimesiyle yeni ürünün piyasaya girmesi arasında boşluk oluşunca fiyat hareketlenmeleri oluyor. Bir takım spekülatörler de bu süreci tetikleyebiliyorlar. Bayram sonrası Ramazan ve depremlerin etkisiyle ürün toplamada sıkıntı yaşandığını düşünüyorum. Arzın yeterli seviyeye gelmesiyle bu meselenin geride kalacağına inanıyorum.
"FİYATLARI DÜŞÜRECEĞİZ"
Faiz konusunda makro, mikro, rekabet hukukuna varana kadar bütüncül hareket etmek gerekiyor. Rekabet hukukunun, tüketiciyi koruma hukukunun tüm dünyada olduğu gibi uygulanması lazım. Gıdada konutta arzı artırmak gerekiyor. Daha çok yatırımla arz talep dengesi sağlanmalı. Önümüzdeki dönemde bunları adım adım hayata geçireceğiz. Arzı ve verimliliği artırıp kalıcı şekilde fiyatları düşüreceğiz.
"İSTİHDAMI 38 MİLYONA ÇIKARMAK İSTİYORUZ"
Denge içinde orta vadeli perspektifle enflasyon sorunundan çıkılacak. Bir taraftan Türkiye'nin istihdam sorunu var. 3 yılda 6 milyon civarında atılım yaptı Türkiye 32 milyona çıktı. 6 milyon daha ilaveyle 38 milyona çıkarmak istiyoruz. Bunu yapamazsak sosyal güvenlik sistemi de zorlaşacak. Genç nüfus var, gençlere iş bulmamız lazım. Her eve bir istihdam politikamız da çok önemli.
"400 MİLYAR DOLAR İHRACAT HEDEFLENİYOR"
Önümüzdeki dönemde temel önceliğimiz enflasyonu düşürmek, 2-3 yılda tek haneye ulaşmak. Bugünkü enflasyonla spekülasyon yapılıyor ama seçimden sonra belirsizliğin azaldığı ortamda enflasyon düşecektir. 500 liralık banknotlara Türkiye'nin ihtiyacı yok. Serbest Döviz Kuru rejimine sahibiz, bundan vazgeçme planımız yok. Dövizde arz ve talep fiyatı belirler. Dönemsel hareketlenmeler her zaman olabiliyor. Dövizin arzı ve talebi geleceği yeri belirler. Cari açığı düşürme perspektifi olan Türkiye 100 milyar lira turizm, 400 milyar lira ihracat hedefliyor Türkiye 1,5 trilyon dolarlık ekonomiyi hedefliyor Türkiye. Döviz her zaman hareket edecektir, aşağı yukarı gidecektir. Esas olan reel döviz kurudur. Reel döviz kurunun istikrarlı seyir izleyeceğini düşünüyorum. Ekonominin düşmanı belirsizliktir. Önümüzdeki dönemde belirsizlikler azalacak, ekipler şekillenecek, istikrarlı ve güvenli ortamda bu konular şekillenecektir.
Afetler konusunu seçim beyannamesinde ilk madde yaptık. Kalıcı konutları inşa edeceğiz, 600 binin üzerinde konutu teslim edeceğiz. Altyapılarda da tahribat var. Bunlar yetmez diyoruz, ciddi bir kalkınma hamlesine ihtiyaç var. Buna dönük de yeni program öngörüyoruz. Buralardaki sektörleri özel programla desteklemeyi, nüfusun da tekrar geri gitmesini önemsiyoruz. Tarım, sanayi, turizmde neler yapacağız düşünüyoruz. Kaplıcalar, gastronomi çok önemli. Çok iyi üniversiteler oluşturup destekleyeceğiz. Yeni sanayi bölgeleri, uydu kentler politikalarımız yer almış durumda. Deprem bölgemizi fiziki yapılar değil sosyal ve ekonomik olarak da ihya etme durumu var.
2002 yılında bütçe tartışması yapılmıştı. İlk AK Parti geldiğinde sorulmuştu, Cumhurbaşkanımız da kaynak Türkiye'dir demişti. Ülkemizin coğrafyasına, tarihine, genç nüfusuna, kurumsal duruşuna güvendir bu. Türkiye güçlü bir ülke. Zor şartlar altındayız, kabul ediyoruz. Enflasyonun etkilerini azaltmak için politikalar üstleniyoruz. Büyümenin üstünde refah payı vermeyi hedefliyoruz. Bütün bunların kaynağı Türkiye, güven ve istikrarı sağladığımızda bunları görüyoruz.
20 yılda İstanbul'a dönük çok şey yapıldı. Altyapıya dönük çok sayıda iyileştirmeler yapıldı. Kriz yönetmek istemiyorsak risk yönetmek lazım. İstanbul ve Marmara ile ilgili özel bir madde açtık. Riski azaltmaya devam edeceğiz. İstanbul'da 2 tane uydu şehirden bahsediyoruz. 500-500 olmak üzere 1 milyonluk nüfusu farklı alanlara taşıma hedefimiz var. Bütünleşik kalkınma öneriyoruz.