"Deprem Felaketinin Acıları İçinde Seçim Süreci" başlığını taşıyan raporda küresel ve ulusal ekonomi ile inşaat sektörüne ilişkin veriler yer aldı.
Raporda, Kahramanmaraş merkezli depremlerin, ülkede yaşanan acı tecrübelere rağmen depreme karşı yeterli önlemlerin alınmamış olduğunu ve dayanıksız yapı üretiminin yaygınlığını gözler önüne serdiği belirtilerek, şu değerlendirmede bulunuldu:
"Ortaya çıkan yaklaşık 230 milyon tonluk enkaz, boyutu itibarıyla Erciyes Dağı'nın büyüklüğü ile kıyaslanmıştır. Yıkılan binalar ve yitirilen canlar, doğal afet risklerini ve zemin şartlarını dikkate alan kentsel planlamanın, yetkin mühendisliğin, projeye uygun imalatın, doğru ve kaliteli malzeme kullanımı ile yapım faaliyetleri denetiminin hayati önemini ortaya koymaktadır."
Deprem bölgesinde inceleme yapan teknik ekiplerin yapı hasarlarıyla ilgili tespitlerine yer verilen raporda, 2019'da yapı müteahhitlerinin ekonomik, mali, mesleki ve teknik yeterliklerine göre sınıflandırılması için hazırlanan "Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik"in, yurt çapında etkin ve taviz verilmeden uygulanması gerektiği vurgulandı.
Raporda, sektördeki denetim sistemi mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiğinin altı çizilerek, "Süreçte sorumluluğun çok taraflı olduğu gerçeği kabul edilerek ülkenin gündeminden imar affı ve benzeri uygulamalar tümden çıkartılmalı, aksine müeyyidelerin caydırıcı olması sağlanmalıdır" ifadesi kullanıldı.
Ülkede kentsel planlamanın depreme dayanıklı şekilde yapılmasının önemine işaret edilen raporda, olası imar aflarına güvenen kaçak yapılaşmanın önlenmesi, yüksek riskli yapı stoku için etkin kentsel dönüşüm politikalarının geliştirilmesi gerektiği bildirildi.
Raporda, düşen alım gücü ve içinde bulunulan enflasyonist ortamın toplumun geniş kesimleri için krediye erişimde büyük engel teşkil ettiği belirtilerek, kentsel dönüşüm konusunda sadece İstanbul'daki ihtiyacın bile kapsamlı finansal çözümler gerektirdiği vurgulandı.
Raporda, inşaat sektörünün 2018-2019 döneminden bu yana iç ve dış ekonomik gelişmelerin etkisiyle küçüldüğünün altı çizilerek, 2022 yılı genelinde ise sektörün, kovid-19 salgınının yaşandığı 2020'den daha derin bir daralma yaşadığı kaydedildi.
Salgının etkileri ve döviz kurundaki gelişmeler nedeniyle 2021'de temel girdi maliyetlerinde yüzde 150 düzeyine varan fiyat artışlarının yaşandığına işaret edilen raporda, "Ardından ortaya çıkan Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ham madde fiyatları üzerinde küresel çapta yarattığı etkiyle de 2022'de bu oranın yüzde 170'i aştığı izlenmiştir" değerlendirmesinde bulunuldu.
Raporda, inşaat sektörünün talebe paralel şekilde konut üretimi gerçekleştirebilmesi için sektörün kamu projelerinde yaşadığı sorunların giderilmesi gerektiği belirtildi.
Depremlerin ardından, başta İstanbul olmak üzere, riskli görülen şehirlerde konut satışlarının düştüğü tespitine yer verilen raporda, şunlar kaydedildi:
"İlaveten izleyen günlerde sanayi sektörünün tesislerini taşımak için deprem riski bulunmayan çevre illeri mercek altına aldığı takip edilmiştir. Ankara ve İzmir'in toplam satışlardan aldığı payda artış dikkat çekerken yabancılara konut satışındaki düşüşte hızlanma yaşanmıştır"