Rektör Öz Coşar, Müslümanlar açısından Kudüs'ün öenmi, Filistinli Müslümanların direnişleri ve siyonist rejimin planladıkları ve ulaşmaya çabaladıkları emelleri hakkında İLKHA'ya önemli değerlendirmelerde bulundu.

Siyonistlerin hedefinin Kudüs'te Müslmanları yahudileştirme ve büyük bir Yahudi devleti kurmak olduğuna dikkat çeken Öz Coşar, Kudüs'ü yeniden barış ve selamet simgesi haline  getirmeyi düşünen, isteyen ve kendine misyon edinen akademik bir zihn ve yaklaşımına ihtiyaç olduğunu ifade etti.

Dünya Kudüs Günü'nün önemine değien Öz Coşar, "14 Nisan Dünya Kudüs Günü aslında dünyanın ihtiyaç duyduğu, barışı temsil edebilecek bir şehri yeniden inşa etmeye yönelik bir gündür. Kudüs sadece Müslümanların değil farklı inanç topluluğuna mensup kutsal bir şehirdir. Tarih boyunca Kudüs kendi kelime anlamıyla da ilişkili olarak bir selamet şehri, insanlığın barış ve huzur temsil eden bir yer olarak değerlendilimiştir. Ancak maalesef 20'nci yüzyıl itibarıyla siyonizmin uyguladığı politikalar Kudüs'ü aslında dünya barışının bozulduğu bir merkez halinde getrimiş durumda. Kudüs, üniversite olarak da özel anlam yüklediğimiz, özel ilgi duyduğumuz bir alandır." ifadelerini kullandı.

"Siyonizm kendini diğer bütün insanlardan üstün tutan bir anlayışa sahiptir"

Siyonizmin hedefledikleri emeller hakkında bilgi aktaran Öz Coşar, "Siyonizm kendini tam olarak inşa ederken akedemik bir teorik alt yapı üzernden inşa etmektedir. Hem Kudüs'ün hem de Filistin'in işgalini akedemik bir zihin üzerinde meşrulaştırmaya yönelik bir strateji gösterme çabasındadır. Siyonist ünivesiteler sadece israilin kurduğu Filistin işgal altındaki topraklardaki israil üniversiteleri değil, dünyanın çok farklı yerlerinde özellikle Amerika Birleşik Devletinde kurula siyonist zihniyetli üniversiteler  israili bu teori üzerinden desteklemekle görevlendirilmiş durumdadır. Dolayısıyla buna karşılık aslında Kudüs'ü yeniden barış ve selameti simgesi halinde  getirmeyi düşünen, isteyen ve kendine misyon edinen akademik bir zihne, yaklaşımına da ihtiyaç vardır. Siyonizm kendini diğer bütün insanlardan üstün, kendi üstünlüğünü tanrı tarafından verilmiş genetik bir özellik olarak gören bir azınlıktır. Ayrıca bütün dünyaya hükmetme stratejisi olarak değerlendirilebilecek ve kelimenin tam anlamıyla faşist bir düşünce yapısıdır. Kendine yüklediği bu düşünce yapısıyla diğer insanların varlığını yok sayarak, kendi menfaat ve maslahatları için strateji üreten bir yapıdır." ifadelerine yer verdi.

"En önemli mesele Filistin'li Müslümanların desteklenmesidir"

Öz Coşar, Kudüs'ün bir selamet ve barış ortamı bir şehir olduğunu ve Filistinli müslümanların da bu yönde düşüncelerinin olduğunu belirterek, "Kudüs sadace Müslümanların yaşadığı bir mantığa sahip değildir. Kudüs Müslümanlarında, hiristiyanların da ve diğer faklı inanç toplulukların da bir arada selamet içerisinde yaşadığı barış şehri olması talebi mevcuttur. Şu an Filistin'li kardeşlerimiz de tam bunu talep ediyor. Siyonist işgalci devlet bunun tam tersi bir strateji ile oradaki müslümanlara yönelik soykırım dercesinde bir yol izleyerek  yahudileştirme çabası içinde çalışıyor. Burada en önemli mesele Filistin'li Müslümanların desteklenmesidir. Kudüs'ün barış sembolü olarak öne çıkartılması ve israilin yaptığı bütün baskınları uluslararası alanlarda gündeme getireceği bir ortamın sağlanması gerekir. Bu konuda İslam dünyasında farklı çalışmalar yürütülüyor ancak yeteri düzeyde değil." şeklinde konuştu.

Öz Coşar, "Türkiye bu noktada kiritik bir rol üstleniyor. Bugün de Türkiye'nin girişimleri sonrasında işgalci rejim israil baskınlarda geri adım atmak zorunda kaldı. Bunun yanında İslam dünyasının dışındaki insani duygularını ön plana çıkartabilecek siyasi politika planlamalarında katılmasıyla çok güçlü bir söyleme dönüştürülmesi gerekmektedir. Söylem olarak ortaya çıkan bu tür gelişmelerin eyleme dönüştürülmesi ihtimali de barındırıyor. En azından söylem itibariyle teorik siyonis işgal rejiminin gerçek yüzünü ortaya çıkarmak, siyonizmi nazizm gibi insanlık açısından bir suç olarak telakki ettirebilecek bir söylemi dünya genelinde taşımak gerekiyor." ifadelerini kaydetti.

"Siyonist sistemle ciddi işbirliğine giren İslam ülkelerinin bu tür girişimleri memnuniyetle karşılanmıyor"

İşgal altında olan Kudüs'ün siyonist işgal rejimi isarile sessiz kalan İslam ülkeleri ve bu doğrultuda yapılması gerekenler hakkında da önemli açıklamada bulunan Öz Coşar, "Üzülerek ifade ediyoruz ki son birkaç yıldır özellikle siyonist sistemle çok ciddi işbirliğine giren İsllam ülkeleri var. İslam dünyasının hiçbir yerinde bu tür girişimler memnuniyetle karşılanmıyor. Bu işbirliklerini engelleyebilecek İslam dünyasının farklı iş birliği ihtimallerini arttırabilecek faklı program ve projelerin geliştirilmesi gerekiyor. Bu knuda hem sivil toplum kuruluşlarına hem de üniversitelere çok ciddi görevler düşmektedir. Kudüs'ün bir ziyaret merkezi haline getirilmesi anlamlı olduğu kanısındayım. Orada yaşanan zulmü kendi gözlerimizle görmenin farklı bir farkındalık oluşturacağını bunlardan çok daha anlamlı olarak orada şehadet bilinciyle direnen müslümanları görmenin ayrı bir etkisi olacağını inanıyorum. Özellikle bu konuda gençlerin tatil programlarını iptal ettirip bütün tatil programlarını Kudüs üzerinden şekillendirmelerini talep ediyorum." şeklinde ifade etti.

Kudüs'ün doğu-batı olarak bölünmes siyonist rejimin çok planlı, programlı yaptığı bir çalışmadır. Mescid-i Aksa'yı yıkmaya yönelik stratejier maalesf adım adım ilerlemektedir. B konuda Kudüs Muhafızlarının sürdürdüğü çalışmalar takdire şayandır. Ama sürdürülen çalışmalar yetersiz kalıyor. Dünyanın geniş kesimlerinden bu konuda bir bilinç ve eyleme dönüşebilecek bir strateji belirlemek gerekiyor. Özellikle gençlere büyük görevler düşüyor. Dolayısıyla Kudüs'ü çok sık bir şekilde gündeme getirip siyonist rejimin yaptıklarını gündeme taşıyıp eyleme dönüştürecek stratejiler çerçevesinde adımlar atmamız gerekiyor." ifadelerini aktardı. (İLKHA)