"Listelerimizi yenileyeceğiz"
Seçimlerde mevcut milletvekili listelerinde değişim oranını ne olacağı ve adayların belirlenmesinde nasıl bir çalışma yürütüldüğü sorusuna karışlık Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Ülkede demokrasiye, samimiyetle sahip çıkan, parti içinde de demokrasiyi en şeffaf yürüten teşkilat AK Parti'dir. Tabii geçtiğimiz günlerde 81 ilimizde 6 binin üzerinde aday adayı için temayül yoklamaları yapıldı. Bu sayı partimize ilginin bir göstergesidir. Merkez Yürütme Kurulu ile Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyelerimizden oluşan komisyonlar, aday adaylarını yüz yüze görüşmeyle değerlendirmeye tabi tutuyor. Bu sürecin ardından da başkanlığını bizzat yapacağım bir üst komisyonda aday listemize son şeklini vereceğiz. Her dönemde olduğu gibi bu dönemde de milletvekili listelerimizde birtakım yenilenmeler muhakkak olacaktır. Bakan arkadaşlarımız da kabinede sahip oldukları birikimi ve enerjiyi milletvekili olarak meclis çatısı altında değerlendirecekler. Her bir bakan arkadaşımız, en iyi hizmet edeceği yerden aday olacaktır."
Yüksek Seçim Kurulunun takvimine göre 9 Nisan'da aday listelerini teslim edeceklerini bildiren Erdoğan, "Tabii olarak 3 dönem kuralı ve diğer sebeplerle aday listelerimizde yeni isimler de yer alacak. Arkadaşlarımızın bir kısmıyla ise önce aday sonra milletvekili olarak inşallah devam edeceğiz. Bu bir bayrak yarışıdır. Tüm arkadaşlarımızla farklı zeminlerde, farklı görevlerde omuz omuza mücadeleye devam edeceğiz. AK Parti ben partisi değil, biz partisidir. Ve bu adaylıkla ilgili bunları bir neticeye bağladıkça da kamuoyuyla paylaşacağız." ifadesini kullandı.
"Karşımızda adeta bir 'yıkım ittifakı' var"
"Muhalefetin beş farklı partinin genel başkanlıklarına ek olarak yedi farklı başkan yardımcısı ve HDP’nin masada olduğu bir koalisyonla ülkeyi yönetebileceğini iddia ettiği" aktarılarak, "Daha seçimlere gitmeden koltuk pazarlıkları krizleri doğurdu. Böyle bir siyasi anlayış Türkiye'yi yönetebilir mi?" sorusunu Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle yanıtladı:
"Muhalefet, cumhurbaşkanlığı yardımcılıklarını, bakanlıkları, milletvekilliklerini ve devletin yönetim kademelerini bir at pazarlığına dönüştürerek bir araya geldi. Millete hizmeti değil, ülkenin menfaatlerini değil, kendi çıkarlarının peşinde olduklarını bu süreçte gösterdiler. Ülkeye istikrarı değil, kaosu vadediyorlar. 'Ne vereyim abime' mantığı ile koltuk dağıtmanın, koltuk pazarlığının peşindeler. Mevcut koltuklar yetmez endişesi ile bakanlık sayılarını artırarak birilerine yeni koltuk bulma derdindeler. Milletin önüne koyacakları bir vizyonları olmadığı için, 'iktidara gelirsek yapılanları yıkacağız' diye milletin önüne çıkıyorlar.
Adeta bir yıkım ittifakı gibi hareket etme sözü veriyorlar. Bunlar o kadar kendi dertlerine düştüler ki, milletimizin böyle bir siyasete teveccüh göstermeyeceğini bilmeyecek kadar da gerçeklikten koptular. Bu milleti tanımıyorlar. Yapamayacakları şeyleri, tutamayacakları sözleri vererek, yalan ve iftiraya başvurarak gerginlik siyasetinden medet umuyorlar. İktidarlarımız döneminde, milletimizin siyaset kurumuna beslediği güveni sarsma çabası içindeler. Milletimizin desteğinden daha çok uluslararası güç odaklarının kendilerine 'aferin' demesine muhtaçlar."
"Sistematik Türkiye düşmanlığı yapanlar"ın, Türkiye karşısında hizalanan güç odaklarına selam gönderdiğini belirten Erdoğan, "Bunların Ege'deki, Mavi Vatan'daki haklarımızı, ülkemizin güvenliğini sağlamak için sınırlarımızın ötesindeki güvenli bölgeleri ve ordumuzun oralarda gerçekleştirdiği terörle mücadeleyi savunduğunu gördünüz mü? FETÖ, PKK, YPG, PYD gibi terör örgütleri ile mücadele edeceklerine dair şimdiye kadar bunlardan kararlı bir söz duyduk mu? Aksine, HDP ile yol yürümek için kayyumu kaldırmayı, belediyelere özerklik vermeyi vadediyorlar. Terörle mücadele etme sözü veremiyorlar. Terörle mücadele sözü vermek bir yana, terör örgütlerinin başını ezen kurumlarımıza saldırıyorlar. Böyle bir anlayış ne Türkiye'yi yönetebilir ne ülkemizin çıkarlarını uluslararası mecralarda savunabilir ne milli projelerimizin arkasında durabilir ne de terörle mücadele edebilir." ifadesini kullandı.
"Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı'nın farkını nasıl ortaya koyuyorsunuz?" sorusunu Erdoğan, "Cumhur İttifakımız, sadece bir seçim ittifakı değildir. Cumhur İttifakı, Türkiye'ye yönelik iç ve dış kaynaklı hasmane girişimlere karşı milli ve ahlaki bir duruş çerçevesinde bir araya gelmiştir. İttifakımızda bu yedili masadaki gibi koltuk, makam ve kişisel ikbal pazarlıkları asla yoktur." şeklinde yanıtladı.
Erdoğan, bakanlık ya da başkan yardımcılığı gibi paylaşım pazarlıklarının, Cumhur İttifakı'nda olmadığını vurgulayarak, "Bizdeki, Türkiye'nin istiklalini ve istikbalini her şeyin üstünde tutan bir anlayışla ve ilkeler üzerinden yürüyen bir anlayışın siyasete yansımasıdır. AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, Büyük Birlik Partisinin birlikteliği ile bugüne kadar yol yürümüş, milletimizin güvenini kazanmış bir ittifaktır. Yerli ve milli bir duruşu merkeze alan bir ittifak olarak, Yeniden Refah Partisi ve HÜDA PAR'ın katılımı ile yolumuza devam ediyoruz." ifadelerini kullandı.
"Yedili masa, yönetim krizine ve siyasi istikrarsızlığa gebe bir oluşumdur"
Muhalefetin, Türkiye'nin önüne koyduğu modelin, ittifaktan daha çok, eski koalisyonların yeniden canlandırılması girişimi olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yedili koalisyon, makam, mevki pazarlığı yapan, bakanlıkları, devletin yönetim kademelerini pazarlıkla paylaşan bir siyaset mühendisliği girişimidir. Bu masa kumar masasıdır. Bunların masası kavganın, entrikanın eksik olmadığı bir kriz masasıdır. Yedili masa, Türkiye'yi AK Parti iktidarları öncesine götürecek, yönetim krizine ve siyasi istikrarsızlığa gebe bir oluşumdur. Bunlarda birbirine benzemez partileri bir araya getiren, terör örgütünün siyasi kanadını ittifaka dahil eden derme çatma bir çıkar birlikteliği vardır.