HABER MERKEZİ

Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki büyük depremle ağır yıkımın yaşandığı Hatay'da bir dizi ziyaretlerde bulanan HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu, İlke Haber Ajansının (İLKHA) gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Yapıcıoğlu, deprem bölgesindeki kalıcı konutların inşası, esnafın desteklenmesi, yardım kuruluşlarının çalışmaları, partilerine yönelik saldırılar ve seçim çalışmalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Batman’da bir sokak röportajında konuşan şahıs üzerinden HÜDA PAR’a yönelik yapılan saldırılara değinen Yapıcıoğlu, “O şahsın bizimle hiçbir ilgisi yok, bu iftirayı atanlar da onun bizimle bir ilgisinin olmadığını çok iyi biliyorlar. Ama algı oluşturmak için böyle yollara tevessül ediyorlar. Onların yalanları, iftiraları yüzlerine vuruldukça yüzlerinin kızarması beklenir ama kızaracak yüz kalmamış ki!" dedi.

“GELİNEN AŞAMADA İHTİYAÇLARIN ÖNEMLİ BİR KISMI GİDERİLMİŞ”

Depremin ilk gününden bu yana sahada olduklarını belirten Yapıcıoğlu, "Depremin ilk gününden itibaren sahadayız. Elimizden ne geliyorsa onu yapmaya çalıştık. Bütün kardeşlerimize de bütün hayırsever vatandaşlarımıza da çağrıda bulunduk. Hükümete de çağrılarda bulunduk. Bir yerde bir eksik gördüğümüzde ona da parmak basıp onun giderilmesi için kardeşlerimizin sesi olmaya çalıştık. Gelinen aşamada bu ihtiyaçların önemli bir kısmının giderilmiş olduğunu görmek memnuniyet verici. En azından en temel insani ihtiyaçlar olan barınma ve beslenme konusu önemli oranda karşılanmış durumda." dedi.

"KALICI KONUTLARINI YAPILMASI VE HER BİR ŞEHRİN ESNAFININ DA AYAĞA KALKMASI GEREKİYOR"

Bölgedeki esnafın normale dönmesi için ciddi bir şekilde desteklenmesi gerektiğini söyleyen Yapıcıoğlu, "Hayatın tam olarak normale dönebilmesi için kalıcı konutlarını yapılması ve her bir şehrin esnafının da ayağa kalkması gerekiyor. Bugün İskenderun'da en azından ziyaret ettiğimiz esnafın normale yakın bir noktaya geldiğini müşahede ettik. Bu da sevindiriciydi. Fakat önceki gün Kahramanmaraş merkezde, Malatya merkezde, Adıyaman'da esnafın normale dönmesi için epey bir zaman geçmesi gerekecek. Bu anlamda onların da çok ciddi şekilde desteklenmesi gerekiyor. Bu kardeşlerimizi unutmayalım."

HAYIRSEVERLERE SEBZE VE MEYVE ÇAĞRISI

Depremin ilk gününden itibaren afet bölgesinde yardım faaliyetlerinde bulunan Umut Kervanı Vakfını ziyaret ettiğini ve vakıf yetkililerinden çalışmaları hakkında bilgi aldığını ifade eden Yapıcıoğlu, hayırseverlere çağrıda bulundu. Yapıcıoğlu, "Bugün Umut Kervanı Vakfının aşevini ziyaret ettik. Buradaki yetkili kardeşimizin şöyle bir talebi oldu. Kuru baklagil ve hububat bol miktarda geliyor, onların raf ömrü uzun olduğu için fasulye, nohut, mercimek, pirinç, bulgur, makarna gibi şeyler geliyor ama vatandaşlarımız hep bu şeyleri peş peşe yediği için artık gözleri biraz sebze yemeğini arıyor. Buradaki kardeşlerimizin de böyle bir ihtiyacı dile getirmesi üzerine sizin aracılığınızla hayırsever kardeşlerimize, vatandaşlarımıza çağrıda bulunmak istiyorum. Sadece kuru gıda değil belki sebze ve meyve ihtiyacının karşılanması için de bu yardım kuruluşlarına, vatandaşlarımıza sıcak yemek pişirip onlara yediren, onların karnını doyuran vakıflarımıza, derneklerimize nakdi yardımlarını da esirgemesinler. Ya da belki sebze ve meyve üreticileri doğrudan doğruya meyve göndermek suretiyle de bu açığı kapatabilirler." ifadelerini kullandı. 

HÜDA PAR'A YÖNELİK SALDIRILAR…

Partilerine yönelik kirli bir propaganda ve algı operasyonu yapıldığını vurgulayan Yapıcıoğlu, bu saldırıları yapmaları konusunda kimlerin talimat verdiklerini bildiklerini belirterek şu ifadeleri kullandı:

"Sadece bugün değil 11 Mart'ta Sayın Cumhurbaşkanına desteğimizi açıkladığımız günden bu yana çok yoğun bir şekilde birileri tarafından sözlü saldırıya ve kara propagandaya maruz kalıyoruz. Biz saldıranların niyetinin ne olduğunu biliyoruz. Niçin bu saldırıları yaptıklarını da biliyoruz. Bu saldırıları yapmaları konusunda onlara emir ve talimat verenlerin, o kirli odakların kim olduğunu, oraların neresi olduğunu da gayet iyi biliyoruz. Aslında milletimiz de görüyor. Onlar bahane… eğer kendileri açık aradıklarında bulurlarsa oradan saldırıyorlar, açık bulamadıklarında da bazı senaryoları yazıp birilerini konuşturup onun üzerinden yeniden bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Bu oluşturmaya çalıştıkları algılar üzerine bunun hukuksuz olduğu, haksız olduğu, iftira olduğu yönünde mahkemelerden karar alıp onlara erişimin engellenmesi hususunda kararlar gidince, iftiraları açığa çıkınca da bunun üzerine de ayrı bir algı operasyonuna tekrar girişiyorlar. Huylu huyundan vazgeçmiyor. Aslında onların karın ağrısı başka bir şeyden… Onlar doğrudan doğruya sahip olduğumuz, inandığımız değerlere saldıramadıkları için bir anlamda onu kamufle ederek başka bazı kavramlarla onun üzerinden sanki bize saldırıyormuş gibi görünüyorlar ama biz biliyoruz. Bu onların sinelerinden taşan, ağızlarından dışarıya taşan kinleridir. Sinelerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Aslında onlar bizim inancımıza, bu milletin inancına düşmanlık ediyorlar. Çünkü tamamen yabancıdırlar, sadece inanç değil milletin tarihine, kültürüne, örfüne tamamen yabancılaşmış, mankurtlaşmış, hastalıklı tiplerdir bunlar. Ama onlar amaçlarına nail olamayacaklar. Bu iftiralar tutmayacak ve bizi yıldıramayacaklar, biz yürüyüşümüze devam edeceğiz. O şahsın bizimle hiçbir ilgisi yok, bu iftirayı atanlar da onun bizimle bir ilgisinin olmadığını çok iyi biliyorlar. Ama algı oluşturmak için böyle yollara tevessül ediyorlar. Onların yalanları, iftiraları yüzlerine vuruldukça yüzlerinin kızarması beklenir ama kızaracak yüz kalmamış ki?"

"KADIN ÇALIŞMAK ZORUNDA OLDUĞU İÇİN DEĞİL, İSTEDİĞİ İÇİN ÇALIŞMALIDIR"

HÜDA PAR'ın kadının çalışmasıyla ilgili yapılan algılara da net bir şekilde cevap veren Yapıcıoğlu, "Kadın çalışmak zorunda olduğu için değil, istediği için çalışmalıdır." dedi. HÜDA PAR'ın kadının çalışma hayatıyla ilgili görüşlerini de açıklayan Yapıcıoğlu şu ifadeleri kullandı: "Kadını cinsel bir obje olarak gören, kadını maddi manevi her türlü istismar etmeye odaklanmış ve kadının hem bedeni üzerinden hem emeği üzerinden daha fazla sömürmek için çalışan insanlar bunun üzerinden bize saldırıyorlar. Biz de diyoruz ki; mesela diyorlar ki 'bu zihniyet iktidar olursa kadın çalışamayacak' aslında bizim söylediğimiz şey şudur; biz diyoruz ki kadın isterse çalışmalıdır, çalışmak zorunda olduğu için değil. Evli kadın özellikle de bir anne kendi çocuklarına zaman ayırıp çalışmak istemiyorsa bu kapitalist çarkların arasında o kadını ezdirmeyelim, mutlaka o kadının bütün ihtiyaçları kamu tarafından, devlet tarafından karşılanmalıdır. Onlar bunu şöyle çeviriyorlar kadını sosyal hayattan, kadını iş hayatından, kadını eğitim hayatından tamamen koparacaklar. Kadını eve hapsedecekler bizim böyle bir yaklaşımımız yoktur.

"AİLENİN GEÇİMİ ERKEĞİN YÜKÜMLÜLÜĞÜDÜR"

Biz diyoruz ki ilim kadın, erkek erkeğinin üzerine farzdır. Çalışmak hakkı hem kadın hem de erkek içindir ama kadın çalışmak zorunda olmamalıdır.  Ailenin geçimi erkeğin yükümlülüğüdür. Bu aslında kadına pozitif bir ayrımcılıktır. Ama onlar sanki kadına negatif bir ayrımcılık yapıyormuşuz gibi ya da kadını ikinci sınıf vatandaş görüyormuşuz gibi bir algı operasyonu yapmaya çalışıyorlar. Aslında onların yapmaya çalıştıkları şey bize göre, kadını daha fazla sömürebilmek, kadını ucuz iş gücü ve bir meta, bir obje gibi görüp onun üzerinden kendi kazançlarını katlamanın yollarını arıyorlar.

Kadın çalışmak istiyorsa çalışsın, çalışmak zorunda olduğu için değil. Bizim inancımız bize şunu söylüyor; insanlara çalıştığının karşılığından başkası yoktur. Aynı zamanda şunu söylüyoruz. Diyoruz ki 'Ailenin geçim yükü kadının sırtında olmamalı, erkeğin geliri aileyi geçindirmeye yetmeli. Onlar diyorlar ki; hayır biz sadece erkeğin emeğini kullanarak aileyi geçindirecek kadar bir ücret verirsek o zaman kadının emeğini sömüremeyeceğiz. O yüzden asgari ücret açlık sınırının bile altında. Siz geçinmek istiyorsanız ailede sadece erkekler değil kadın da çalışmalı ikisinin birden alacağı maaş bir insanın alacağı ücret kadar olmalı ki bu kapitalistler hem kadının hem de erkeğin emeğini ikisini birden sömürebilsin. Hatta fırsat bulurlarsa çocukların da emeklerini sömürmeye başlayacaklar, inşallah o yolu bulamayacaklar. "

"HÜDA PAR'A OLAN TEVECCÜHÜN ÖNÜNE GEÇEMEYECEKLER"

HÜDA PAR'ın mecliste olması durumunda kendilerini daha iyi anlatma fırsatı bulacağını belirten Yapıcıoğlu, "HÜDA PAR Meclis'te yokken birileri çıkıyor, HÜDA PAR şudur, HÜDA PAR budur şeklinde konuşuyor ve vatandaşlarımız da bunları izliyor. Çok farklı mecralarda sosyal medyada, klasik medyada gazetelerde ve televizyonlarda her taraftan konuşuluyor ama HÜDA PAR'ın olmadığı ortamlarda konuşuluyor. Allah'ın izniyle güçlü bir şekilde mecliste olursa o zaman HÜDA PAR'ın ne olduğunu, kim olduğunu bizatihi HÜDA PAR'dan dinleyecekler. Bu anlamda fikirlerini, memleket meselelerine yaklaşımının sorunlara getirdiği çözüm önerilerinin bütün vatandaşlar tarafından bütün milletimiz tarafından öğrenilmesi konusunda çok ciddi bir katkısı olacaktır. Ve bu bir merhaledir, bir aşamadır inşallah bu aşamadan sonra artık HÜDA PAR'a olan teveccühün önüne geçemeyeceklerdir. Zaten bu saldırıların bana göre amaçlarından bir tanesi de budur. HÜDA PAR'ın söylediklerinin millet tarafından anlaşılması durumunda insan merkezli ve adaleti hedefine koymuş siyasetin vatandaş tarafından görülmesi halinde kendi köhneleşmiş fikirlerinin artık müşteri bulmayacağını biliyorlar. Onların bir makes bulmayacağını, onların halkta bir heyecan oluşturmayacağını biliyorlar, telaşları bundandır, korkuları bundandır. HÜDA PAR bu milletin bağrından çıkmış, onun içinden çıkmış, onun değerlerine saygılı ve inancını hayatın merkezine alan insan merkezli bir siyaset üreten ve adaleti gerçekleştirmeyi birinci öncelikli hedefi olarak ilan etmiş bir siyasi harekettir. Bu siyasi hareket inşallah Meclis'e girdiğinde siyasetin üslubunun da bu kadar çirkin olmak zorunda olmadığını bütün vatandaşlarımız bizatihi görerek bunu müşahede edeceklerdir. Böyle olunca da bu çirkin siyaseti yapanların devri yavaş yavaş kapanacaktır, onlar için sonun başlangıcı olacaktır diye bir temennimiz var."

"BU SEÇİMDE TEK BİR OYUN BİLE BOŞA GİTMESİNİ İSTEMİYORUZ"

Sahada yapacakları seçim çalışmasıyla ilgili de bilgi veren Yapıcıoğlu, "Evet biz 11 Mart'ta cumhurbaşkanı seçimlerinde Sayın Erdoğan'ı destekleyeceğimizi söyledik. Daha sonra Meclis seçimlerinde yani milletvekili seçimlerinde AK Parti listelerinden seçimlere katılacağız. Niçin böyle yaptık? Bunun birkaç sebebi var. Seçim sisteminde bir değişiklik oldu, önümüzdeki seçim çok kritik bir seçimdir. Biz bu seçimde tek bir oyun bile boşa gitmesini istemiyoruz. O yüzden böyle bir karar aldık. Bu kararı alırken; arkadaşlarımız AK Partili muhataplarımızla konuşurken ortak bir mutabakatla biz bu karara vardık. Her bir parti kendi çalışmalarını kendi mecralarında, kendi sistemiyle ve kendi programına uygun bir şekilde yürütecektir."