Tavukçuoğlu, dönüşümün hızlıca yapılması için kamunun öne çıkması gerektiğini söyledi.
İstanbul gibi büyük bir şehrin dönüşümü için özel fon temin edilmesi gerektiğine dikkati çeken Tavukçuoğlu, "Vatandaşa ana parayı ödemek koşuluyla faizsiz borç verilebilir. Bu dönüşüm yerel müteahhitlerle kısa sürede yapılacak bir konu değil. Dışardan sıfır ya da çok düşük faizli nakit bulmamız lazım." diye konuştu.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'taki depremlerin olduğu bölgede 13 milyon insan yaşadığını, buranın ayağa kalkması için yaklaşık 100 milyar dolarlık bir bütçenin öngörüldüğünü anlatan Tavukçuoğlu, "İstanbul çok daha zor bir şehir olduğu için bunun en az 2-3 misli yani 300 milyar dolar gibi bir nakit lazım. Bu sayede İstanbul'u caddesi, okulu, hastanesi ile yenileyebiliriz." ifadelerini kullandı.
Tavukçuoğlu, İstanbul'da arsa kıtlığına dikkati çekerek, mevcutların da çok pahalı olduğunu anlattı.
Eski binalar yenilediğinde fiyatların astronomik şekilde arttığını, bunun da insanların yeni ev sahibi olmasını zorlaştırdığını söyledi.
Türkiye'de 1950'li yılların sonuna doğru betonarme binaların yapılmaya başlandığını hatırlatan Tavukçuoğlu, şöyle devam etti:
"Ancak apartman hayatına geçtiğimiz bu yıllarda beton ve inşaat kalitesi çok zayıftı. Bugünkü demir ve beton kalitesi yoktu. Bu binaların ekonomik ömürlerini tamamladığını varsayıyoruz. Maalesef 40-50 yıllık bu binaların büyük bir kısmı da mimarlık ve mühendislik hizmeti almamıştır. Bu şekildeki binaları ayakta tutmamız çok zor. Ancak 1999 depreminden sonra bu iş çok ciddiye alındı. Son depremden sonra eminim başta biz müteahhitler olmak üzere herkes işini daha ciddiye alıp, çok daha hassas ve titiz çalışacağız. Bundan sonra yapacağımız binalar 80-100 yıl dayanacaktır. Olası İstanbul depreminde, 1999'dan sonra yapılan binalarda çok büyük problemler yaşayacağımızı düşünmüyorum. İnsanlarımız bu binalardan sağ çıkarlar. Ancak 40-50 yıllık binalarda bunu söylemek mümkün değil. İstanbul'da risksiz diyeceğimiz binalar yüzde 10 ila 20 arasındadır."
Kentsel dönüşümde herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini anlatan Tavukçuoğlu, şöyle devam etti:
"Evi 100 metrekare olan bir vatandaşa müteahhit bu evi 75 metrekare olarak yenileyelim, yüzde 25 ile de koyduğum sermayeyi karşılayayım' diyoruz. Ancak vatandaş, 'Hayır, sen bana yine 100 metrekare daire ver' diyor. Benim paramla binasının yenilenmesini istiyor. O yüzden ilerleyemiyoruz. Elli yıllık, 100 metrekarelik bir binayla yeni yapılmış 75 metrekarelik bir bina arasında yine 1'e 3 değer farkı var. Evini yenilendikten sonra 3 misli pahalıya satabilir. Ancak vatandaş bunu düşünemiyor, 'Benim evim küçülecek 3 odadan 2 odaya düşecek' diyor. Düşsün ama fiyatı artıyor. Ayrıca depreme dayanıklı binalarda yaşayacak. Bunu göz ardı ediyor."
Gerek vatandaşın gerekse devletin imkanlarıyla evlerin bir an önce yenilenmesi gerektiğini vurgulayan Tavukçuoğlu, "Depremin ne zaman geleceğini bilemiyoruz. O yüzden bir an önce bu yeni ve sağlam konutlara geçmeliyiz." diye konuştu.