"İnsan hakları ve demokrasi" sözcüklerinin arkasına sığınarak yürütülen ifsat faaliyetleri her geçen gün artıyor. Toplumun en önemli yapı taşlarından biri olan aile kurumunu ortadan kaldırmak ve yaratılış fıtratına savaş açmak anlamına gelen eşcinsel sapkınlığın propagandasını yaparak, bu sapkınlığa meşruiyet kazandırmak için yapılan çalışmalara her gün bir yenisi ekleniyor.

Son yıllarda tüm dünya Müslümanları küresel çapta bir ahlaki saldırı altında. Başta çocuklarımız ve gençlerimiz, çürümüş Batı kültürünün, insan haysiyet ve şerefini ayaklar altına alan yönlendirmelerine maruz kalıyor. En şerefli varlık olan insanın, her türlü ahlaki değer yargısından soyutlanmış, sefil bir varlığa dönüştürülmesi hedefleniyor.

Sapkınlık, "farklı cinsel kimliklere saygı" kılıfıyla özendiriliyor

Başta medya marifetiyle olmak üzere çeşitli araçlarla her türden sapkınlık, "farklı cinsel kimliklere saygı" kılıfıyla özendiriliyor. Cinsel sapkınlığın savunucuları, LGBT (Lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüel) kavramıyla ifade edilen sapkınlığı normalleştirmek ve yaygınlaştırmak amacıyla, uluslararası düzeyde lobi faaliyetleri yapıyor. Reklam kampanyaları, yürüyüşler, sinema filmleri ve hatta çizgi filmler yoluyla da hem Türkiye'de hem de tüm dünyada bilhassa çocukların ve gençlerin zihinlerine sapkınlığı yerleştirmeye çalışıyor.

Sapkınlık küresel sermayenin eliyle tüm dünyaya yayılıyor. MasterCard, Hollywood, Twitter, Scorp, YouTube gibi dev şirketlerin eliyle tüm dünyayı zehirleyen cinsi sapkın LGBT hareketi, toplumların aile yapısını açıkça tehdit ediyor. Avrupa'da had safhalara çıkan ve aile yapısını bozan cinsi sapkınlık, Türkiye'de de hızla yayılıyor. Dev sermayelerle cinsi sapkınlığı özendiren filmler hazırlanıyor. Üniversitelerde karışık tuvaletler açılıyor. Köprüler ışıklandırılıyor, bayrakları asılıyor.

Ahlaksızlığa karşı çıkanlar tahammülsüzlükle suçlanıyor

Bu ahlaksızlığa karşı çıkanlar ise tahammülsüzlük ve hoşgörüsüzlükle suçlanıyor, itham ediliyor. Öyle ki, başta CHP ve HDP/PKK zihniyeti olmak üzere kimi siyasilerin de desteğiyle bu rezilliğin ve ahlaksızlığın eleştirilmesi bile büyük bir kabahat ve suç haline getiriliyor.

Söz konusu odaklar, son yıllarda bir hayli öne çıkmış, mesafe kazanmış görünen cinsi sapkınlığa ivme kazandırmayı planlıyor. Tamamen halkı tahrik etmek için halka açık alanda ahlaksız görüntüler sergileniyor. LBGT adı altında örgütlenmiş bu sapkınlar, önceki yıllarda olduğu gibi, uluslararası destekçilerinin de katkısıyla, cinsi sapkınlığı pervasızca teşhir etmeyi hedefliyor.

Toplumun en önemli yapı taşlarından biri olan aile kurumunu ortadan kaldırmak ve yaratılış fıtratına savaş açmak anlamına gelen sapkınlığa meşruiyet kazandırmak için büyük gayret gösteren söz konusu çevreler, halktan büyük tepki topluyor. Vatandaşlar, Müslüman bir toplumun ahlakına ve vicdanına sığmayan sapkınlığın söz konusu çevreler tarafından meşru gösterilmesine tepki gösteriyor.

Yürüyüşlerde en ön sırada CHP ve HDP'li vekiller yer alıyor

HDP ve CHP'nin dini ve ahlaki değerlere açtığı savaşın örnekleri saymakla bitmiyor. Eşcinsel sapkın gruplara söz konusu partiler ve uzantıları tam destek veriyor. Düzenlenen yürüyüşlerde en ön sırada CHP ve HDP'li vekiller yer alıyor. Bu sapkınları meşrulaştırmaya çalışıyorlar. CHP'li belediyeler "LGBT Onur Haftası resepsiyonları" düzenleyerek ahlaksızlığa ortak oluyor.

Toplumun temel yapı taşı olan aile kurumunu yok etmeyi hedef alan, ahlaki yozlaşmaya sebep olan ve toplum yapısını ifsada uğratan; fiziksel ve ruhsal açıdan sağlıklı bireylerin ve nesillerin yetişmesini engelleyen eşcinsellik sapkınlığı, yerli aktörlerin de desteğiyle normal, olağan ve kabul edilebilir bir hale getirilmeye çalışılıyor. Son dönemde Türkiye'de de cinsi sapkınların faaliyetlerinin yoğun bir biçimde hayata geçirildiği görülürken, eşcinselliğin toplumlar nezdinde normalleşmesi ve yaygınlaşması için lobi yapan güçlerin tabiri caizse kesenin ağzını sonuna kadar açtığı belirtiliyor.

CHP'li belediyelerin oluşturduğu "LGBT dostu belediyecilik"

Cinsi sapkınlar ve destekçileri her yıl haziran ayının sonlarında dünya genelinde bir araya geliyor. Bu yürüyüşlerde akla hayale sığmayacak sapkınlıklar ve sözde kutlamalar yapan güruh, 2005 yılından bu yana ise Türkiye'de düzenli bir şekilde toplanmaya başladı. Yıllar içerisinde söz konusu sapkınlığa destek veren HDP ve CHP'li belediyeler sosyal medya üzerinden paylaştıkları mesajlarla sapkınlığı normalleştirme çabalarını sürdürdü. Bu belediyeler, sosyal medya hesaplarını sapkınların simgesi olan gökkuşağına boyayarak destek verdi.  Türkiye'de ilk defa tamamını CHP'li belediyelerin oluşturduğu belediyeler de "LGBTİ dostu belediyecilik" adı altında sapkınların amacına hizmet etti.

İnanç ve ibadet özgürlüğü, başörtüsü gibi konularda sıradan açıklamalar yapan HDP ve CHP gibi partiler, sıra Türkiye'de aileyi, neslin korunmasını, dini ve ahlaki değerleri yok etme ve sözde "eşcinsellik haklarına" gelince adeta aslan kesiliyor. Söz konusu grupların "haklarını" savunmak konusunda birbiriyle yarışan CHP ve HDP, daha önce Meclis'e "eşcinsel komisyonu kurulsun" önerisinde bulunmuşlardı. CHP ve HDP, "Temel insan hakkı, bir yaşam biçimi tercihi" diyerek cinsi sapkınlık gruplarına her türlü desteği vermişti. HDP, birçok cinsi sapkını il ve ilçe meclis üyeliklerine aday göstermişti. CHP'li bazı vekiller de cinsi sapkınların eylemlerine destek vererek, bu durumun sözde normal olduğunu halka anlatmaya çalışmıştı.

İnatla bu ahlaksızlığı savunanlar büyük bir veballe karşı karşıya

Gelinen noktada "sapıklık" kavramı, "cinsel tercih" kavramına doğru bir "evrim" geçiriyor. Sözde bir kısım uzmanlar, bu tür ahlâksızlıkların bir tür cinsel tercih olduğunu belirtiyor.

Bu dertten kurtulmayı düşünmeyen, meseleye ideolojik bakan bazı doktorların iğrenç tavsiyelerine uymayı marifet zanneden, nefsinin arzu ve isteklerini putlaştırıp onları yerine getirmeyi amaç edinen, geçici dünya zevkleri için ahiretini mahveden, inatla bu ahlaksızlığı savunanlar büyük bir veballe karşı karşıya olduklarını bilmelidir.

Birilerini suçlayarak kendi sapkın eğilimlerini ve yaptıklarını meşrulaştırmaya çalışanlar, "Biz böyle yaratılmışız" diyerek sorunlarını görmezlikten gelenler, "Ben değişemem, böyleyim." diyerek işin kolayına kaçanlar, bunun hormonlardan ve genlerden kaynaklandığını öne sürenler, bunun tedavisi mümkün olan psikolojik bir hastalık olduğunu inatla kabul etmeyenler şayet bilinçli olarak bunu yapmıyorlarsa nefis ve şeytanın tesiri altındadırlar. (İLKHA)