Şükrü Gündüz / Doğruhaber
Suriye’de yaklaşık iki yıldır devam eden, milyonlarca insanı olumsuz etkileyen ve yüz binden fazla insanın hayatını kaybetmesine sebep olan iç savaş yaklaşık 3 yıldır devam ediyor.
Suriye’de yaklaşık iki yıldır devam eden, milyonlarca insanı olumsuz etkileyen ve yüz binden fazla insanın hayatını kaybetmesine sebep olan iç savaş yaklaşık 3 yıldır devam ediyor.
Küresel aktörler hesapları uğruna katliamı körüklüyor. Komşumuz olan Suriye’de son günlerde katil Esad yönetimine karşı savaşan gruplar ile PYD arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor.
Daha önce Amude’de Müslüman halkın üzerine ağır silahlarla ateş açıp onları katleden PYD ile katil Esad’a karşı savaşan muhalifler arasındaki çatışmalar kaygıyla izleniyor.
PYD TÜM SURİYE KÜRTLERİNİ TEMSİL ETMİYOR
Özerklik talebinde bulunan PYD’nin bunu başarması halinde Suriye’nin kuzeyindeki Irak Kürdistan’ı gibi özerk bir Kürt devleti olmayacak, adeta bir PKK devleti olacak. Türkiye’de 90’lı yıllarda cami basıp Müslümanları katleden Marksist zihniyete sahip PKK ile aynı zihniyete sahip olan PYD’nin bu adımından Suriye Kürdistan’ında yaşayan Kürt halkı endişe duyuyor.
Suriye Kürtleri, katil Esad’ın zulmünden kurtulurken başka bir zalimin zulmüne maruz kalabilir. PYD’nin de PKK gibi kendileri dışındaki hiçbir fikre ve düşünceye hayat hakkı tanımayacağı ifade ediliyor.
Suriye Kürdistan’ında yaşayan Kürt halkı “PYD ile PKK’nin aynı ahlaka sahip” olduğunu, Amude’de üzerine ağır silahlarla ateş açıp kendilerini katletmesinde bunu gördü.
PYD ŞİMDİDEN BASKICI VE YOK EDİCİ BİR TUTUM İÇİNE GİRMİŞ DURUMDA
Suriye Kürdistan’ında yaşanan gelişmeleri gazetemize değerlendiren Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Sait Şahin, “Suriye Kürdistan’ında Kürtlerin özerkliğini ilan etmesine yönelik bir tavra karşı değiliz. Ancak PYD oradaki bütün Kürtleri temsil etmiyor” dedi.
PYD’nin özerkliği daha ilan etmeden Amude’de yaptığı katliamı hatırlatan Şahin şöyle konuştu: “PYD ile diğer muhalif gruplar arasında daha önce zaman zaman bazı çatışmalar yaşanmıştı.
En son PYD ile diğer muhalif gruplar arasında bir ateşkes ilan edildi ve anlaşma yapıldı. Oradan aldığımız haberlere göre PYD silahlı güçlerini toplayarak En-Nusra Cephesi’nin kontrolündeki Serêkaniyê(Rasulayn)’ye baskın düzenledikten sonra çatışmalar başladı. Burada değerlendirilmesi gereken birçok konu var.
Türkiye’nin buraya yaklaşımı da bu olaylarla birleşince olaylar işin içinden çıkılmaz bir hal almaya başlıyor. Suriye Kürdistan’ında Kürtlerin özerkliğini ilan etmesine yönelik bir tavra karşı değiliz. Ancak PYD oradaki bütün Kürtleri temsil etmiyor. PYD özerkliği daha ilan etmeden diğer gruplara karşı baskıcı ve yok edici bir tutum içine girmiş durumda. Kısa bir zaman önce Amude’de yaşanan katliam bunu gösteriyor.”
PYD ZULÜM VE HAKSIZLIK YAPMASIN
“Bütün Kürtleri kapsayacak şekilde Suriye’de bir özerklik ilan edilseydi bunu hak olarak görürdük” diyen HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Şahin, “Bunu kabul etmememizin nedeni; birincisi bu yapı oradaki bütün Kürtleri temsil etmiyor, ikincisi bu yapı adil bir yapı değildir.
PYD kendileri dışındaki Kürtlere karşı, devletlerin yapmış olduğu baskıcı faşist bir uygulama ortaya koyuyor. Gruplar arasında sağlanmış bir ateşkesin ihlali, bu ateşkesi bozduğunu ilan etmeden ani bir gece baskınıyla yapılan saldırı bir zulüm ve haksızlıktır. Biz bunu da kabul etmiyoruz.
Zulüm kimden gelirse gelsin, kime karşı olursa olsun buna karşıyız. Bu çatışmalar Suriye halkının ve Suriye Kürdistan’ının hayrına değildir. Mevcut muhalif gruplar kendi aralarındaki çatışmayı bırakıp tamamen zalim Esad yönetimine karşı mücadele etmelidirler” diye konuştu.
KÜRTLER ÜZERİNDE SÜREKLİ OYUNLAR OYNANIYOR
Batının İslam coğrafyası üzerinde sürekli hesapları olduğunun altını çizen Şahin, dönem dönem Batı bunları ortaya koymuş ve sınır şekillendirmelerine gitmiştir diyerek şöyle konuştu: “Batı konjonktürel şartlar gereği yeni kartlarını ortaya koymuştur.
Kürt kartı bunlardan birisidir. Batının bu kartı var diye kimseye Kürtlerin hakkını gasp etme hakkı da veremez. Kürtlerin de diğer milletler gibi hakları vardır.
Her ülke kendi içerisindeki Kürtlerin haklarını temin etmek zorundadır. Kürtlerin yaşadığı coğrafyadaki ülkeler Kürtlere haklarını vererek Batı’nın bu oyununu bozabilirler.
Bu ülkeler Kürtlere zulmetmek suretiyle Batı’nın hesabına çalışmamalı, Kürtlerin haklarını iade etmelidirler. Kürt halkı da bu ümmetin bir parçası olarak bu coğrafyada ümmetin diğer unsurları gibi haklarına kavuşmuş olsun” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE KORKULARINDAN KURTULMALIDIR
Türkiye’nin Suriye Kürdistan’ında yaşanan çatışmalara yaklaşımının yanlış olduğunu belirten Şahin, “Türkiye’nin yaklaşımı sıkıntılı bir yaklaşım. Daha önce Irak Kürdistan’ında uyguladığı politikanın aynısını uyguluyor. Suriye’ye yaklaşımı defacto gelişmeler şeklinde değerlendirilip devletçi bir politika izliyor. Devlet, Kürtlere karşı sürekli bir korku politikası uyguladı.
Suriye’de Kürtlerin özerk bir yapıya kavuşmasını, Türkiye kendi Kürtleri üzerinden korkular alarak yaşıyor. Niçin? Cumhuriyet tarihi boyunca Kürtlere haksızlık etmiş, Kürtlerin hakkını gasp etmiş.
Türkiye bu korkuları yaşamak istemiyorsa Kürt halkının temel haklarını hiçbir şarta bağlamadan, çözüm sürecine bağlamaksızın vermelidir. Türkiye, bu korkularla yıllarca kendi ülkesinde ezmiş olduğu bir halkın başka bir ülkede de haklarına kavuşmasına kendi politik nazarıyla bakıyor” ifadelerini kullandı.