6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş'ta meydana gelen 7.7 ve 7.6 şiddetindeki depremlerden en çok etkilenen ve büyük yıkımların meydana geldiği Hatay'da enkaz kaldırma ve hasarlı binaların yıkımı devam ediyor.

Bazı vatandaşlar yıkılan işyerlerinin yanında ufak büfeler açarak geçimini sağlamaya çalışıyor. Yakınlarının yardımı ile yıkılan işyerinin yanında küçük bir büfe açan Hasan Eşki, çocuklarının nafakasını kazanmaya çalışıyor.

Depremde kendi ailesinden can kaybının yaşanmadığını, yakın akrabalarından enkaz altında kalarak can verenlerinin olduğunu belirten Hasan Eşki, "Doğma büyüme Hatay Çekmeceliyim, hayatım burada geçti. 25 yıl Suud-i Arabistan'da çalıştım bir ev, işyeri sahibi olabilmek için. Cenab-ı Allah'ın verdiği bu afet bizi malımız ile sınadı, canımız ile sınamadı. 3 çocuğum var ikisi üniversite okuyor. 5 kardeşiz, dördümüzün evi yıkıldı, hasar aldı. Babamın da evi yıkıl ve kendisi 82 yaşında. İşyerim ve oturduğum ev aynı binada ve ağır hasarlı. İşyerimin mallarının yarısı depremde ziyan oldu diğer yarısını da yağmalamaya çalışmışlar. Azıcık bir ürün kurtarabildik. Eş, dostun yardımı ile küçük bir kulübe açtık, çocuklarımızın nafakasını kazanalım diye. Şuan çadırda kalıyoruz ama babam ve bizim için konteynıra ihtiyacımız var." dedi.

"42 gündür bölünüp parçalanmışız evimiz gibi"

Eşki, "İşyerini alabilmek için kredi aldım esnaf kefaletten, işletme kredisi de aldım. Şuanda işyerimiz ve evimiz gitti. Bu kredileri ödeyebilmek için çok güç lazım. Şuan acil olarak konteynıra ihtiyacımız var. Babamın yıkık bir evi var, toplanmışız onun etrafında. Babam da oradan çıkmak istemiyor. Eşim ve çocukları kaynanamın evinde ben babamın yanında bu şekilde bölünmüşüz. 42 gündür bölünüp parçalanmışız evimiz gibi." ifadelerini kullandı.

Yıkılan evlerinden zarar görmeyen eşyalarını çıkaran Ümit Taş ise ileriye dönük bir plan yapamadıklarını söyledi.

"Binamızın kolonları kırıldı ve binamız yarısından itibaren çöktü." diyen Taş sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz 5'inci katta yaşıyorduk. Depremin birinci gününden beri çok zor durumlar yaşadık. Eşyalarımızı çıkarmama kararı almıştık sonra insanlar eşyalarını çıkarınca bizde gelip eşyalarımızı çıkarmak istedik. Bize verilen 10 bin TL ihtiyacımızı görmedi bundan dolayı gelip özel eşyalarımızı aldık, mobilya aksamından. Şuan köyde kalıyoruz, babamların köyünde çadırda. Bu aldığımız eşyaları çadırın bir bölümüne bırakacağız. İlerleyen süreçte ne olacak Allah gösterecek. İleriye dönük hiçbir planımız yok yani. Benim gibi yüzlerce insanın ileriye dönük planı yok. Şuan bütün insanların tek sorusu şu, 'biz ne yapacağız, nereye gideceğiz, ne olacak.' Bir sürü insan kredi çekti, ben bu oturduğum evi almak için kredi çektim, bankaya mı kredi ödeyeyim yoksa ileri ki hayatım için mi bir şeyler yapayım. Bankaya borcum var ama evim yok çadırda yaşıyorum." (İLKHA)