ADIYAMAN- İtikâf bir mescitte ibadet niyetiyle ve belirli kurallara uyarak inzivaya çekilmek demektir. Hadis kaynakları Hz. Peygamberin Medine'ye hicretten sonra her yıl Ramazan'ın son on gününde itikâfa çekildiğini, hanımlarının da genelde Resul'i Ekrem'le birlikte itikâf yaptığını nakleder. Peygamberimizin Ramazan'ın son on gününde daha fazla ibadet ettiği bilinmektedir.
İtikâf'ın ne anlama geldiği, fıkhi şartlarının neler olduğu ve vaktin nasıl değerlendirilmesi gerektiği hususunda tavsiyeler de bulunan Kâhta İlçe Müftüsü Burhan Barut, önemli bilgiler verdi.
İtikâf'ın fıkhi şartlarına değinen Müftü Barut şu ifadeleri kullandı:
"Bir itikâf'ın sahih ve şer'an muteber olması için şu şartların bulunması gerekir:
1-İtikâfa giren kişi; Müslüman, akıllı ve temiz olmalıdır Buna binaen, gayr-i Müslim'in, delinin, cünübün, hayız ve nifas halindeki kadının itikâfı caiz olmaz. İtikâf için buluğ şart değildir.
2-İtikâfa niyet edilmiş olmalıdır. Niyetsiz olarak camide yapılan uzlete çekilmeler, itikâf yerine geçmez.
3-İtikâf, içinde cemaatle namaz kılınan herhangi bir mescit ve camide yapılmalıdır. Büyük camilerde yapılması efdaldir. Bu hüküm erkekler içindir. Kadınlar kendi evlerinde devamlı namaz kıldıkları, bir nevi mescit edindikleri bir odada da itikâfa girebilirler.
4- Vacip olan itikâf ise, itikâfa giren kişinin oruçlu bulunmasıdır. Bu halde yanlışlıkla orucun bozulması itikâfa zarar vermez."
Kahta İlçe Müftüsü Burhan Barut sözlerinin devamında, "İtikâfa giren kişi vaktini namaz kılarak, Kur'an-ı Kerim okuyarak, ibadetlerle meşgul olarak, bol bol tövbe, istiğfar ve dua ederek değerlendirebilir. Salâvat çekilebilir, çeşitli virdler okuyabilir. İman hakikatleriyle meşgul olup zikir ve tefekkür gibi ibadet ve itaatlerle veya dini bilgi ve kültürünü arttıracak sohbet ve okumalarla değerlendirir" şeklinde tavsiye etti. (Mehmet Eren - İLKHA)