20 yıl önce 20 Mart 2003 tarihinde, İslam coğrafyasında kapanması zor gediklerin açılmasına neden olan ABD, zehirli hançerini Müslümanların bağrına sapladı.
11 Eylül 2001'de İkiz Kulelere yapılan saldırının ardından ABD, kendisi için tehdit oluşturan unsurları yok etme iddiasıyla harekete geçti ve İngiltere ile birlikte dünyada "teröre karşı mücadele" başlattıklarını açıkladı. Bu plan çerçevesinde ilk olarak Afganistan'daki İslam Emirliği yönetimine karşı bir askerî müdahale kararı alındı ve Afganistan işgal edildi. Akabinde yeni hedef belirlendi: Irak.
Dönemin ABD Başkanı George W. Bush, Irak'ın kimyasal silah bulundurduğunu iddia ederek Birleşmiş Milletlerden bir konsey oluşturarak Irak'ta inceleme yapmasını istedi. Irak bu karara itiraz etse de Konseyin denetim yapmasını kabul etmek zorunda kaldı. Denetimlerini tamamlayan Konsey, Irak'ta hiçbir kimyasal silaha rastlanmadığını açıkladı.
Milyonlarca sivil katledildi
Ancak bu açıklamaya rağmen ABD, 20 Mart 2003 günü Irak'ı işgal etti. Havadan ve karadan 44 gün boyunca süren saldırıların ardından 3 Mayıs 2003'te ABD Başkanı Bush, savaşın sona erdiğini açıkladı. İşgalde bir milyona yakın sivil hayatını kaybetti, 5 milyon çocuk yetim ve öksüz kaldı, yüz binlerce sivil mülteci durumuna düştü. Ve sonunda Irak'ta kitle imha silahları bulunduğu iddialarının temelsiz olduğu ABD yöneticileri tarafından da kabul edildi.
İkinci Körfez Savaşı olarak da kayıtlara geçen bu işgal, aslında zalim Saddam'ın politikalarının gerekçe gösterilmesinden ziyade, İslam ümmetinin geleceğini dinamitleme projesinin ön ayağıydı. Irak'ın işgali; maddi ve manevi olarak Müslümanları zayıf düşürecek, zayıflatacak, parçalayacak, var olan ayrılıkları derinleştirecek bir projeydi.
"Özgürleştirme" vaadiyle işgal
Irak'a "istikrar ve demokrasi" getirileceği vadedilen işgale "Irak'ı Özgürleştirme Operasyonu" adı verildi. Irak'a ve oradan tüm bölgeye 'demokrasi' ihracının yapılabilmesi için Saddam'ın alaşağı edilmesi gerekiyordu. Oysaki yıllarca Saddam'ı besleyip büyüten, İran'a saldırtarak sekiz yıl süren ve yüzbinlerce insanın ölmesine neden olan savaşı besleyen, kimyasal katliamların lojistiğini sağlayan başta ABD olmak üzere Batı, dünya kamuoyunun, özellikle de Müslümanların gözünün içine baka baka, kirli planlarını icra ettiler. Kuklacılar yine kuklalarını yakmak suretiyle yeni bir oyun sahneye koymuştular ve maalesef bu sinsi oyun insanları etkisi altına almıştı.
Savaşı kaybeden Irak lideri Saddam Hüseyin, ABD işgal güçleri tarafından 13 Aralık 2003'te yakalandı. Saddam Hüseyin, Amerikan işgal mahkemesi tarafından ölüme mahkûm edildi ve 30 Aralık 2006'da asılarak idam edildi.
1 Ekim 2011 tarihinde ABD Başkanı Barack Obama yaptığı açıklamada, Irak'taki ABD askerlerinin 31 Aralık 2011'e kadar geri çekileceğini açıklamış, 15 Aralık 2011 tarihinde Bağdat'ta bulunan Amerikan Üssü'nden son ABD Bayrağı'nın indirilmesiyle 'savaş'ın resmen sona erdiği yalanı söylenmişti.
Hâlâ Irak'ta bulunan üsleriyle askeri varlığını devam ettiren ABD, geride sorunlar yumağı bırakarak Irak'ı sefil hale getirdi. İşgalden sonra Irak'ın petrolünü sülük gibi emmeye devam eden ABD, öte yandan mezhep savaşlarını besleyecek zehri Irak'ın farklı bölgelerine enjekte etti. O zehir bugün İslam coğrafyasının farklı noktalarına kadar tesirini göstermeye başladı. Gerçekleşen işgalden sonra Irak hâlâ kendini toparlayabilmiş değil.
Kimyasal silah yalanını kullandılar
'Savaş' bittiğinde ise Irak'ta kimyasal silahların varlığına ulaşılamamıştı. Ama amaç hâsıl olmuştu. Dünyanın patronluğuna oynayanlar yine istibdat ile despotizmlerini göstermiş, milyonlarca Müslümanı gözyaşlarına gark etmişti. Büyük acılara sebep olan ABD, Müslümanların kanını oluk oluk akıtmış, kadınların iffetlerine el uzatmış, Ebu Garip gibi işkence merkezlerinde İslam ümmetinin yüreğini dağlamıştı.
"Tanrı bana Saddam'ı devirerek Irak'ı baskıdan kurtaracağıma yönelik ilham verdi" diyecek kadar küstahlaşan dönemin ABD Başkanı George W. Bush, tıpkı baba Bush gibi içtiği Müslüman kanına doymamıştı.
İslam dünyasını dizayn etmeye yönelik gerçekleşen Irak işgali, 20 Mart 2003'te 35 ülkenin askeri desteği, 15 ülkenin de siyasi desteğiyle başlamıştı.
ABD, Irak savaşı için 300 bin asker seferber etmiş, İngiltere savaşa 47 bin askerle destek vermişti. Ayrıca Suudi Arabistan hava sahalarını ve üslerini bombardıman uçaklarına açmış, Türkiye de hava sahasını ABD bombardıman uçaklarına kullandırmıştı. Kuveyt, Bahreyn, Katar, Umman da askeri üslerini ve imkânlarını ABD'nin hizmetine sunmuştu. (İLKHA)