HÜDA PAR'a yönelik halkın teveccühü arttıkça liderliğini provokatif siyasetçi ve gazetecilerin yaptığı kirli hesaplar harekete geçti. İttifak kararının açıklanmasına saatler kala sosyal medya üzerinden HÜDA PAR lideri Yapıcıoğlu'nun katıldığı bir televizyon programında yaptığı açıklamalar ve parti programında yer alan, Kürt meselesine yönelik tutum ve talepleri nedeniyle hedef tahtasına oturtuldu.
PKK ve siyasi yapılanması tarafından yıllardır Kürt meselesi üzerinden hedef gösterilen ve 6-8 Ekim'de ''Kobani'de Kürtlere saldırdılar'' propagandasıyla büyük bir katliama maruz kalan HÜDA PAR şimdi de Kürt halkı için statü konularındaki taleplerinin karşılanması için gösterdiği çaba üzerinden hedef alınıyor.
Bugün HÜDA PAR'ı yaptığı siyaset ve çalışmaları üzerinden değil Hizbullah ve PKK'ya yönelik açıklamaları üzerinden hedef alanlara karşı HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yılmaz henüz 2013 yılında yaptığı açıklamada ''Kürt sorununun çözüm süreci ile ilgili HÜDA PAR olarak; halkımızın faydasına, ne varsa, biz ona imza attık ve destekledik. Özgürlüklerin önünü açacak halkın faydasına olacak her şeye biz destek veririz. Biz her halükarda bu coğrafyada silahların susması gerektiğine inanıyoruz. Şiddetin bitmesi gerektiğine inanıyoruz. Şiddetle, silahla sorunların çözülemeyeceğinin anlaşılması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü bu coğrafyada, bu ülkede Kürt ve Türk kardeştir ve Müslüman'dır. Aynı dine mensuptur. Aynı dine mensup olan kardeşleri, birbirine kırdırmanın birbirine öldürtmenin anlamsız olduğuna inanıyoruz. Yeni süreçte silahların susması, susturulması noktasında atılan adımları açık bir şekilde destekliyoruz'' demişti.
90'lı yıllarda bölge gerçeğini görmek isteyenler için 6-8 Ekim olayları adeta bir fragman niteliğinde olmuş, provokatif açıklamalar ve yönlendirmelerle farklı ideolojilerin nasıl hedef alındığına tüm ülke şahit olmuştu. PKK ve bileşenlerinin vahşi saldırılarına, kendilerinden başkalarına yaşam hakkı tanımayan zihniyetine karşı meşru müdaafanın bir zorunluluk haline geldiği süreci bugünün atmosferinde değerlendirmek mümkün değilken bunun üzerinden siyasi partilerin hedef tahtasına oturtulması bir yerlerden düğmeye basıldığının açık göstergesidir.