Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ile 7,6 büyüklüğündeki iki büyük depremde ayakta kalan yapılardan biri de Ashâb-ı Kehf Külliyesi oldu.
Roma döneminde Hristiyanlığı kabul ettikleri için putperestlerden kaçan 7 gencin ve köpeklerinin mağaraya sığınarak yüzlerce yıl uyuya kaldığı mekan olarak rivayet edilen ve 466 yılında inşa edilen Ashab-ı Kehf Külliyesi, şiddetli depremlere rağmen yıkılmaması dikkat çekti.
Yaşanan iki büyük deprem nedeniyle 46 bini aşkın kişi hayatını kaybetti, yüzbinlerce yapı, yol, havalimanları, alt yapı, bağ ve bahçeler tahrip oldu. Depremlerin merkez üssü Kahramanmaraş'ta bulunan Ashâb-ı Kehf Külliyesi'nin zarar görmemesi ziyaretçileri ve rehber tarihçileri mutlu etti.
Ashâb-ı Kehf Külliyesi hakkında bilgi veren Tarihçi/Rehber Ramazan Kıraç, yapının hasar görmemesinin sevindirici olduğunu söyledi.
Ashab-ı Keyf hakkında bilgi veren Kıraç, şu ifadeleri kullandı:
"Ashab-ı Keyf, İslami kaynaklarda çok detaylıca bahsedilir. Bu hadisenin öncelikle Hristiyanların kaynaklarında geçtiğini unutmayalım çünkü Hazreti İsa'ya ilk inan, İseviliği yani tahrip olmamış Hristiyanlığı yaşayan Hanif dini mensubudurlar. Hazreti İsa'yı kendilerine Peygamber kabul etmiş, tek bir Allah'a iman etmiş gençlerdir onlar. Uyandıklarında da aynı inanç üzerine uyanıyorlar ama Hristiyanlık normal mecradan çıkmıştır. Bunun da mücadelesini veriyor. Uyandıktan sonra ikinci bir mücadeleleri var. Biz Müslümanlar onları birer İsevi olarak kabul ediyoruz. Daha sonra mağaranın önüne Kilise yapılmasıyla Hristiyanlık ziyareti başlıyor. Ama 1100'lü yıllara kadar böyle. Daha sonra bu topraklar Selçukluların toprakları oluyor. Selçuklular kendi yapılarını inşa ediyorlar. Kilisenin üzerine cami inşa edilerek 800 yıllık bir Selçuklu Camisi haline geliyor. Alaattin Keykubad 1234 yılında buraya bir han inşa ediyor. Daha sonra Dulkadiroğluları dönemi başlıyor, onlarda 3 yapı daha inşa ederek yapı sayısını 9'a çıkarıyor. Kanuni Sultan Süleyman döneminde de 10'uncu ve son yapıyı yaptırıyorlar."
Mağaranın girişi ayetin tarifine uyuyor
İki Sahabenin, mağaranın ayetlerin tarifine uygun olduğunu söyleyen Kıraç "İslami kaynaklara baktığımızda Hazreti Ömer zamanında Umeyir ibni Sa'd ve Habib bin Mesleme'nin buraya geldiğini görüyoruz. İki sahabe burayı keşfediyorlar. Keyf Suresi yeni nazil olmuş, insanlar onu okuyor. Dolayısıyla İslam komutanları önlerini buraya çeviriyorlar. Umeyir bin Sa'd ve Habib bin Mesleme mağaranın girişinin ayette tarife uygun olduğunu keşfediyorlar. 17. Ayette şöyle bir tarif var: 'Güneşi görürsün ki doğduğu zaman, mağaranın sağ tarafına doğru meyleder ve batarken de onları sola makaslar ve onlar mağaranın geniş yerlerindedirler. Bu Allah'ın ayetlerindendir, Allah kime hidayet ederse o doğru yoldadır, kimi de hidayetten yoksun bırakırsa artık onu doğru yola iletecek bir yardımcı bulamasın.'
İşte bu ayette göre girişin kuzeye bakması gerekiyor. Bu mağara, 30'dan fazla Ashab-ı Keyf mağarası içerisinden 17. Ayette en çok uyan mağara olarak telaki ediliyor. Habib bin Mesleme de bunu fark etmişti. O yüzden asıl mağara burası demiş ve İslam'ın merkezine Şam diyanına döndüğünde Hazreti Ömer'e bu konuyla ilgili rapor vermişti. Bu da İslam kaynaklarında yerini almıştı. O yüzde İslam kaynakları dünya üzerindeki en eski Askahb-ı Keyf ziyaretgahı Efsus'ta bulunan mağaradır." dedi.
7,7 ve 7,6'lık depremde ayakta kaldı
İki büyük deremde Külliyenin hasar görmediğini belirten Kıraç, "Çok şükür Ashab-ı Keyf külliyesi büyük bir tahribata uğramadı, kısmen belli noktalarda sorun yaşandı. Bununla ilgili de Vakıflar Genel Müdürlüğü gerekli etütleri yaptırdı ve yapı sayısı fazla olduğu için buraya müdahale belli süreç alacaktır. Özelikle taç kapının tahrip olamaması sevindiricidir. Türkiye'de inşa edilmiş ilk Selçuklu taç kapılarından birdir. Tamimiyle geometrik motiflerle dekore edilen çok özel bir kapıdır. Bir insan gölgesinin belirlediği kapılardan biridir. Kapı yıkılmadı ama biraz gevşeme olmuş sanırım çok iş yok burada. Fazla tahribatın olmaması sevindirici." ifadelerini kullandı. (İLKHA)