Teklifin maddeleri üzerine görüşlerini belirten Ondokuz Mayıs Üniversitesi Kenevir Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Selim Aytaç, kenevir ekimi için 21 ilde izin olduğunu ancak ekimlerin Samsun, Amasya ve Kastamonu'da yoğunlaştığını belirtti. Bu illerde bu yıl 7 bin dekar ekim alanı beklediklerini söyleyen Aytaç, Havza'da kurulan fabrikanın ihtiyacının 30 bin dekar olduğunu söyledi.
2019 ve 2020 yıllarında üretimin bir kısmının, sözleşmesiz yapıldığı elde kaldığını bildiren Aytaç, kenevir üretiminin sözleşmeli yapılması ve ürün desteği verilmesi gerektiğini vurguladı.
Aytaç, kenevirden elde edilen ve "cannabidiol (CBD)" olarak adlandırılan ürünün Türkiye'ye kaçak yollarla getirildiğini ve çok yüksek fiyatlara alıcı bulduğunu da ifade etti.
-"Yüzde 10 verim elde edildi"
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdür Yardımcısı Ümit Orhan, kurumun, endüstriyel kenevir üretiminde değil tıbbi üretim kısmında yer aldığını söyledi.
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ile tıbbi kenevir tohumu AR-GE çalışmalarının devam ettiğini ifade eden Orhan, kısa sürede yerli tohum üretimini hedeflediklerini söyledi.
Tarım ve Orman Bakanlığının izniyle Portekiz'den gelen bir uzmanla çalışma yaptıklarının bilgisini veren Orhan, Bolvadin'de tanımlı bölgede 300 kök kenevir diktiklerini, yüzde 10'un üzerinde verim elde ettiklerini söyledi.
TMO'nun dünyanın en büyük yekpare morfin hammaddesi üreticisi olduğunu da vurgulayan Orhan, "Murakabesi zaten haşhaş özelinde yapıldığı için bizim için çok zor olmayacak. Aynı şekilde endüstriyel kenevirin izin verildiği iller içerisinde, bizim murakabe edeceğimiz, belirleyeceğimiz daha sınırlı alanlarda yapmayı düşünüyoruz. İlk etapta kendi alanımızda, TÜBİTAK ile kendi kenevir tohumumuzu geliştiriyoruz." dedi.
-"Çiftçiyi teşvik etmemiz lazım"
MHP İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu, Türkiye'de su kaynaklarının azaldığını, tarımsal faaliyet alanı vasfını kaybedip çölleşebilecek alanların bulunduğunu söyledi.
Sulu tarıma devam edilmesi halinde Konya Ovası'nın kaybedilebileceğini belirten Kalyoncu, tarımsal üretimde kararın üreticiye bırakılmaması, Tarım ve Orman Bakanlığının devreye girmesi gerektiğini ifade etti. Kalyoncu, "İklim değişikliğiyle beraber tarıma ilişkin eski bilgilerden birçoğunu değiştirmek zorunda kalacağız. Vatandaş iklim değişikliğiyle tek başına mücadele edemez. İklim değişikliği ve su durumuna göre bir an önce tarımsal üretim planlaması yapılmalı." diye konuştu.
İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş, tarımda üretim planlaması yapılması gerektiğini ifade ederek, "Su kaynaklarımızı doğru kullanacak, yeraltından su çekmeyecek alternatif tarım ürünlerini ortaya koymamız lazım. Çiftçiyi teşvik etmemiz, pozitif ayrımcılık yapmamız, tarımda insanları tutmamız lazım." sözlerini sarf etti.
Yokuş, düzenlemeyle çiftçinin cezalandırılmasına yönelik mekanizma kurulduğunu savunarak, "Türk köylüsünü sopalayamazsınız. Bu cezalar tekliften çıkarılsın." dedi.
-"Teklifle bir cezalandırma söz konusu değil"
Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider, kanun teklifiyle kurulacak sistemde, çiftçinin zarar etme ihtimalinin kalmayacağını belirtti. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de su kaynaklarının azaldığına işaret eden Gizligider, bu konuda önlem alınmasının önemli olduğunu söyledi.
Gizligider, "Teklifle kurulacak sistemde, çiftçiye, hangi koşullarda Hazine desteklerinin verileceği ortaya konuluyor. Bir cezalandırma söz konusu değil. Bu konunun bizler için milli görev olduğunu düşünüyorum. Bunu yapmak zorundayız." diye konuştu.
Tarımsal üretimde sürdürülebilirlik tehlikesinin varlığına dikkati çeken Gizligider, "Ürünlerin, sağlıklı bir şekilde gelecek nesillere aktarılamaması riski söz konusu. Üreticinin, değil kar etmesi, hangi yıl hangi zararları edebileceğini hesapladığı bir döneme geldik. Bizim bulabildiğimiz en iyi çözüm bu." değerlendirmesinde bulundu.