Meydana gelen deprem sonrası Kahramanmaraş'a giden Kızıltepeli gönüllü AFAD görevlisi Ahmet Can Muhlisoğlu arama-kurtarma ekipleriyle birlikte katıldığı kurtarma çalışmalarında 7 depremzedeyi enkaz altından sağ olarak çıkarmanın büyük sevincini yaşadığını söyledi.

Dükkanını kapatıp deprem bölgesine giden Muhlisoğlu, enkaz altından çıkardığı insanları ve ailelerin sevinçlerini aktarırken duygu dolu anlar yaşadı.

Muhlisoğlu, daha öncede Van depremi ve Manavgat orman yangınında da gönüllü olarak AFAD bünyesinde görev aldığını ifade etti.

Ahmet Can Muhlisoğlu 'nun ikamet ettiği Cumhuriyet Mahallesinin Muhtarı Sabri Öner, Ahmet Can gibileri olduğu sürece umutların daha çok olacağını belirtti.

Muhtar Öner, "6 Şubat'ta hepimizi derinden üzen bir depremle karşılaştık. Depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar, ailelere de sabr-ı cemil diliyoruz. Bütün vatandaşlarımız olağanüstü bir yardımlaşma çabasına girdi. Ahmet Can kardeşimiz ve diğer kardeşlerimiz koşa koşa deprem bölgesine gittiler. Ellerinden geleni yaptılar. Allah hepsinden razı olsun.

"Depremin 3. gününde ilk olarak 3 kişiyi sağ bir şekilde enkazdan çıkarttık"

Uzun yılardır AFAD gönüllüsü olduğunu belirten Muhlisoğlu, "2008'den bu yana kadar Mardin AFAD gönüllülüğü yapmaktayım. Daha önceden de Van depremi ve Manavgat orman yangınına da gönüllü olarak katılmıştım. Ben daha önce böyle bir felakete rastlamadım. Depremin meydana geldiği ilk günde Mardin AFAD Müdürlüğüne müracaat ettim. Tabi ki zor bir süreç, zor bir durum ile karşı karşıyaydık. Orada kaybolan umutlar, kaybolan aileler vardı. İlk önce Diyarbakır, Gaziantep'ten sonra da Kahramanmaraş deprem bölgesine gittim. Oraya gittiğimizde oradaki AFAD görevlilerinden bilgi alarak hareket ettik. Kahramanmaraş'a kuş bakışı baktığımız zaman hemen hemen her yer enkaz halini almıştı. Depremin 3. gününde ilk müdahalemde 3 kişiyi sağ bir şekilde enkazdan çıkarttık. Benim oradaki görevim kolonları kırmak, demirleri kesmekti. Oradaki arkadaşlarla elimizden geleni yaptık. Ara ara çok hüzün dolu anlarla karşılaştık. 7 kişilik bir aileyi enkazın çıkardık, hepsi ezilmiş haldeydi. 'Bizi kurtarın, bizi kurtarın' çığlıkları kulağımızda, uykumuzda bile kulağımızda çınlıyor. Biz orada kendimizden çok bir can kurtarma derdindeydik. Önemli olan sadece kan kurtarmaktı." ifadelerini kullandı.

Muhlisoğlu, enkaz çalışmaları hakkında yaşadığı olayları aktararak, "Bir tane çökmüş bir binanın enkaz kaldırma işleminde binanın içine girdik. Işığı ses gelen tarafa yönelttim 17 yaşındaki bacımız sağ olarak duruyordu. O esnada depremin 150'nci saatindeydik. Onunla diyalog kurmaya çalıştım. Çok susuz kaldığından fazla konuşamadı. Yanında kimsenin olup olmadığını sorduğumda sadece göz işareti verdi. Önümüzde yatan 2-3 kolon vardı. 2-3 kolonu kırmak bizim 1 günümüzü alıyordu, biz de yukardan girmeye çalıştık. Açtığımız yoldan bacımıza ulaştık ve o bacımızı oradan kurtardık. Birçok enkaz çalışmalarında bulunduğum için birçok ailelerden 'Mardinliyi çağırın, Mardinliyi çağırın' seslenişlerinde bulunuyorlardı. Orada zaman çok önemli olduğundan saniyelerle mücadele içerisindeydik. Bir başka enkaz yığınına girdiğimizde 8-9 yaşında bir çocukla karşılaştım. Onu da sağ salim çıkartarak ailesine teslim ettim. Bazı ailelerin de cesetlerine şahit olduk. Çok zor bir durumdu, Allah ailelerine sabır versin." ifadelerine yer verdi.

"Kulağım hala Gaziantep, Urfa, Maraş, Hatay ve diğer deprem bölgelerindedir"

Deprem bölgesin 8 kişiyi canlı bir şekilde çıkarttığını ve daha çok can kurtarmak için temennilerde bulunan Muhlisoğlu, "Ben 8 kişiyi çıkardım ama bir kişi kan kaybından hayatını kaybetti. Yine de ben kendimle gurur duymuyorum bu konuda. Temennim oydu ki 70 kişi sağ çıkarmaktı. Ancak bizim elimizden geleni yaptık. Gece saatlerinde çadırlarda depremzede ailelere sarılarak güçlü durmalarını istiyorduk. Sabah enkaz çalışmalara başladığımda ise dimdik ve inançlı bir duruş sergilememiz gerekiyordu ki oradaki umutla bekleyen aileler vardı. Bizim orada tempo konusunda düşmüş olsaydık o aileler de düşerdi. Çoğu aileler umutla bizleri bekliyorlardı. Deprem bölgesinde kendi kendime keşke Güneydoğu bölgesinden her bir evden bir gönüllü gitseydi diyordum. Ben daha önce bu tür durumla karşılaşmamıştım. Ailelerin feryatları hala kulağımdadır. Şu anda bile her şeyim hazır halde bekliyorum. Kulağım hala Gaziantep, Urfa, Maraş, Hatay ve diğer deprem bölgelerindedir." dedi. (İLKHA)