Bakara suresinin 155, 156 ve 157'nci ayetleri olan "Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele! Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde, 'doğrusu biz Allah'a aidiz ve kuşkusuz O'na döneceğiz' derler. İşte rablerinin lütufları ve rahmeti bunlar içindir ve işte doğru yola ulaşmış olanlar da bunlardır." Şeklindeki kutsal kelamla başlayan derginin başyazısında, dünyanın imtihan yurdu olduğu vurgulandı.
Başyazıda, "Dünya için dâr-ı imtihan, dar-ı mihnet veya meydân-ı ibtilâ denmiştir. Aslında her üç teriminde tanımı birdir. Dünya bir imtihan yurdudur. Şükür gerektiren nimetlerle dolu olduğu gibi kavî bir sabır gerektirecek bela, musibet ve imtihanlarla da doludur. Kendisini yoktan var edeni tanıyan ve bu dünyaya niçin gönderildiğini bilen için dünyanın bela, musibet ve imtihan yurdu olduğu çok açıktır. Dünya hayatı inişli çıkışlı bir serüvendir. Hastalık-sağlık, hüzün-sevinç, fakirlik-zenginlik, hürriyet-esaret gibi her an her şeyin değişebildiği, elde olanın her an kaybedilebildiği ve gidenin bir daha geri gelmediği keşmekeş bir yer. Dünya hayatı serüvenimizde karşımıza çıkan türlü olaylara karşı tavrımızı belirleyen ana unsur iman veya inkâr meselesidir. Allah’a ve kadere inanan, dünyaya imtihan için gönderildiğini bilen insanla, her şeyin kör bir tesadüf olduğuna, ilahi bir planın olmadığına, iyi veya kötü hareketlerin mükâfat veya ceza şeklinde bir karşılıklarının bulunmadığına inanan kimsenin tavrı aynı değildir. Tavır farklı olduğu için de mükâfatta aynı değildir." denildi.
Müminlerin Allah'tan gelen her şeye karşı sabır göstermesi gerektiği hatırlatılan yazıda, "Madem bu dünya imtihan yeridir, dert, tasa ve musibet yeridir o halde buna karşı tavrımız Hazreti Peygamber'in tavrı gibi olmalıdır. Kişi Allah’tan geldiğini ve tekrar O'na döneceğini unuttuğu an imtihan ve musibetler ona çok ağır gelecektir. Ancak Allah’a döneceği hakikati çerçevesinde bu dünya imtihanını geçirse, musibet ve sıkıntılara karşı sabır gösterse işte o zaman rahatlayacaktır. Resulullah (Sallalahu Aleyhi Vesellem), müminin musibetler karşısındaki hâlini şöyle tarif eder; Müminin hâli ne hoştur! Her hâli kendisi için hayırlıdır ve bu durum yalnız mümine mahsustur. Başına güzel bir iş geldiğinde şükreder. Bu onun için hayır olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde ise sabreder; bu da onun için hayır olur." ifadelerine yer verildi.
Yaşanan deprem musibetinin de dünya hayatı içerisinden karşılaşılabilecek musibetlerden biri olduğu vurgulanan yazının devamında, son olarak şu ifadelere yer verildi:
"Etki olarak çok fazla kişiyi etkileyen bu musibet büyük ve ağır bir musibettir. Yıkılan şehirleri ve gönülleri tekrar inşa edebilmek için; gün birbirimize yardım etme günüdür, ellerimizi birbirimize uzatma günüdür, hayırlı işlerde yarışma günüdür, iyi ve faydalı işler yapma günüdür, kardeşlik günüdür. Kavli ve fiili dua yapma günüdür. Rabbimizin yer ve gök genişliğindeki cennetlerine mazhar olma günüdür. Aşımızı ve evlerimizin odalarını birbirimizle paylaşma günüdür." (İLKHA)