Türkiye'de son haftalarda yaşanan ve büyük acılara neden olan depremlerin insanlarda travmalara neden olabileceğine dikkat çeken Dr. Masum Öztürk, depremin oluşturduğu psikolojik etkilerin üstesinden nasıl gelinebileceğini anlattı.
Çocukların ve yetişkinlerin depreme farklı tepkiler vereceğini ifade eden Öztürk, çocukların hayatını artık olağan akışına bırakılması gerektiğini söyledi.
"Travma, çocukların ve yetişkinlerin güven duygusunun zedelenmesidir"
Yaşanan bu afetin çocukların ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkisi olduğunu ifade eden Öztürk, "Öncelikle hepimize geçmiş olsun tüm ülkenin başı sağ olsun. Umarım bu süreci hem fiziksel hem ruhsal olarak en az hasarla atlatabiliriz. Özellikle yaşanan bu afetin çocukların ruh sağlığı üzerindeki etkisinden biraz bahsedeceğim. Depremle birlikte deprem bölgesinde yaşayan birçok insanın hayatı maalesef alt üst olmuş durumda ve bu yaşanan felaket birçok değişikliğe ve çeşitli sorunlara yol açmaya başladı. Bu belirsizlik ve değişikliklerin özellikle çocukların ruh sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkileri olabilir. Deprem aslında bir travmadır, travma nedir? çocukların ve yetişkinlerin güven duygusunun zedelenmesidir. İnsanların kendilerini en korunaklı hissettikleri yerlerin, evlerinin yıkılması bu güven duygusunu zedeleyebilmektedir." diye konuştu.
Çocukların yaş guruplarına göre depreme farklı tepkiler verebileceğini söyleyen Öztürk, "0-6 yaş çocukların tepkisi biraz daha farklı olurken, okul çağındaki ve ergenlik çağındaki çocukların tepkileri biraz daha değişkenlik gösterebilir. Erişkinler de bu durumdan etkilendiği için bazen erişkinlerin de ruhsal durumu çocukların ruhsal durumunu etkileyebilir. Bu dönemlerde ebeveyn ve yakın akraba kayıpları depremin oluşturduğu travmanın yanında güçlük oluşturuyor." dedi.
"Çocuklar bu süreçte ebeveynlere daha çok bağlanır"
Depremin özellikle çocuklarda farklı kaygılar ve korkular oluşmasına yol açabileceğine değinen Öztürk, "Çocuklar bu tür felaketlerden sonra ilk bir iki gün şok dönemi geçirirler, daha sonra tepki vermeye başlarlar. Bu durum kişiden kişiye değişir. Özellikle deprem çocuklarda farklı kaygılar ve korkular oluşmasına yol açabilir. Özellikle yaşı küçük olan çocuklar bu süreçte ebeveynlere daha çok bağlanır, yanlarından ayrılmak istemez, terk edileceğini düşünebilir, gece yalnız uyumak istemez, uykuya dalma sorunu yaşayabilir ve gece uykuda kâbus görebilirler. 0-6 yaş arası çocuklarda kazanılan becerilerde kayıplar olabilir, daha agresif davranışlar, gece altını ıslatma, gündüz altını ıslatma, daha çocuksu davranma ve kapalı alana girmekten korkabilir." şeklinde konuştu.
Travmanın bir diğer etkisinin ise yaşanan travmayı hatırlatıcı etkenler olduğunu dile getiren Öztürk, "Çocuklar travmayı hatırlatıcı etkenlerden kaçabilir. Oturduğu koltuğun sallanması veya avizelerin sallanması çocukta oluşan travmayı tetikleyebilir. Çocuklardan bazıları yaşanan korku ve travmayı sözlü olarak ifade ederken bazı çocuklar ise içine kapanabilir. Özellikle küçük çocuklar duygularını anlatamıyorsa onlara resim, oyun, müzik ve çeşitli hikayeler ile yapılan etkinliklerle çocukların duygularını ifade etmelerini kesinlikle sağlamak gerekir. Burada ebeveynlere de büyük bir rol düşüyor. Yaşanan bu felakette oluşan travmayı toplumsal bir sosyal etkileşim ile atlatmak daha kolay olur." diye ifade etti.
"Çocuklara depremden sonra güvende olduklarını hissettirmek gerekiyor"
Çocukların depremle ilgili yanlış inançları olabileceğine değinen Öztürk, "Aile içerisinde çocukların ne yaşadığı, neler hissettiği ve depremle ilgili ne düşündüğü çocuğa sorulmalı ve çocuğun bildikleri ile hissettikleri muhakkak öğrenilmelidir. Çocukların depremlerle ilgili yanlış inançları olabilir, bu konuda çocuklara bilgi vermek gerekir. Çocukların deprem sonrası güvene olduklarını hissettirmek gerekiyor. Beslenme, eğitim, yeme düzeni ve uyku düzeni gibi sorunlar çok önemli. Bu sorunların bir an önce eski rutinine dönmesi gerekiyor." dedi.
Çocukların artık eğitime ve hayatın olağan akışına devam etmeleri gerektiğini söyleyen Öztürk. "Okul çocuklar için sadece bir eğitim yeri değil yaşıtları ile beraber vakit geçirdikleri bir sosyal ortam. Benzer duyguları yaşayan yaşıtlarıyla karşılaşmak genellikle çocuklara çok iyi geliyor. Yaşanan endişenin, korkunun ve travmanın sadece kendisinde değil diğer insanlarda da olabileceğini ve yaşıtlarının bu travmayla nasıl baş ettiğini öğrenebilir. Bunun için ebeveynlerin bir an önce kendilerini ve çocuklarını rutin hayatlarına dönmelerini sağlamak gerekir." diye ekledi. (İLKHA)