6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş depremlerinden dolayı  10 ilde büyük yıkımlar yaşandı.

Asrın Felaketi diye adlandırılan depremlerden Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Adıyaman, Malatya ve Hatay ciddi anlamda etkilendi. 

Hukukçu Muhammed Said Güneş, meydana gelen depremlerden etkilenen depremzedelerin hukuki haklarıyla ilgili İLKHA'ya açıklamalarda bulundu.

Yıkılan binaların inşasında müteahhit, belediye ve ilgili bakanlıkların izinlerinin söz konusu olduğunu hatırlatan Güneş, bu kurumlara idari yargıda dava açılabileceğine işaret etti.

Hatası ve ihmali bulunan müteahhitlere tekrardan suç duyurusunda bulunmaya gerek olmadığını söyleyen Güneş, bu konuyla ilgili deprem bölgelerine savcılar gönderildiğini aktardı.

Depremzedelerin ilden ayrılma ve başka yerde konaklama gibi durumlarda muhakkak AFAD'ı bilgilendirmesi gerektiğini vurgulayan Güneş, AFAD'a bilgi verilmediği durumda depremzedelerin mağdur olabileceğini ifade etti.

"Cezai alanda birçok hakları var"

Hukukçu Muhammed Said Güneş

Depremzede ev sahibinin özel hukuk yönünden müteahhide karşı dava açabileceğini belirten Güneş, "Depremzedelerin hukuki hakları çeşitlidir. Cezai alanda birçok hakları var. Özellikle oturdukları evleri yıkılanlar, bu konu hakkında müteahhide başvurabilirler. Başlarına ölüm veya yaralanma gelmişse bununla ilgili müteahhide başvurabilirler. Özel hukuk yönünden mülk sahibi müteahhide karşı dava açabilir. Yine bununla birlikte idarenin de sorumluluğu var. Binaların yapımına gerek belediyeler gerekse ilgili bakanlıkların izin vermeleri mevcuttur. Bu izin vermelerine karşı da idari yargıda dava açılabilir." dedi.

"Müteahhitlere tekrardan suç duyurusunda bulunmaya gerek yok"

Yıkılan binalar ile ilgili deprem bölgesine savcı gönderildiğini ifade eden Güneş, "Özellikle yıkılan veya ağır hasarlı olup evlerine giremeyen ya da orta hasarlı olup güçlendirme desteği almak isteyen depremzedelerdir. Bunlar için de en önemli unsur hak sahibi olmalarıdır. Hak sahibi olmak için de Dask Poliçesini yapmış olmak gerekiyor. Hatası ve ihmali bulunan müteahhitlere tekrardan suç duyurusunda bulunmaya gerek yok. Zaten her ilin barosu bu konuyla ilgili şikâyette bulunuyor. Cumhurbaşkanlığının açıkladığı karara göre 134 savcı daha gönderildi. Savcılar, yıkılan binaların müteahhitlerini, denetçilerini ye da bu konuda ilgili kimse başvuruyorlar. Bu konuda gerekli çalışmaları zaten yürütüyorlar. Ev sahibinin şikâyet dilekçesinde bulunmasına gerek yok." şeklinde konuştu.

"Her ne olursa olsun durumunuzdan AFAD'ın haberdar olması gerekiyor"

Depremzedelerin durumlarıyla ilgili AFAD'ı bilgilendirmesi gerektiğini dile getiren Güneş, Depremzede ilinden çıkarken AFAD'a bu konu hakkında bilgi vermek zorundadır. Nitekim AFAD'a verilmeyen bilgiler hakkında AFAD yardımcı olamıyor. Şehri terk etmek, başka bir evde konaklama, AFAD'ın bilgi ve gözetimi dışında başka bir STK'nın çadırında kalma gibi her ne olursa olsun durumunuzdan AFAD'ın haberdar olması gerekiyor. İhtiyaçlarınız, eksikleriniz nelerse bu konuda AFAD'ın bilgilendirilmesi gerekiyor." diye konuştu.

"Depremzede hem evinin ücretini alabilir hem de arsa ücretini alabilir"

Yıkılan evlerin yeniden inşası ile ilgili konuşan veren Güneş, "Böyle bir garanti aslında kanunda söz konusu değil. Kanunda 'yapılabilir' deniliyor. Bu konuda devletin yardım yapabileceğini söylüyor. Devletin yardımı  'Evin yıkıldı, sana ücretsiz ev verelim.' şeklinde değil. Evin yıkıldıysa oradaysa arsa bedelini devlet kamulaştırma suretiyle kendine alır ve bir bedel belirler. Bu bedele binaen de yapmış olduğu evi sana verir. Eksik ya da fazla ücretler neyse bunlar birbirlerinden mahsul edilir. Burada esas yapılması gereken özellikle ağır hasarlı olmayan az hasarlı ya da hasarsız bina sadece deprem bölgesinde kaldığı gerekçesiyle bölgesel kamulaştırma yapıldığı takdirde; depremzede hem evinin ücretini alabilir hem de arsa ücretini alabilir. Daha sonra bu parayla ya devletten ev alabilir ya da ayrı bir eve çıkabilir." diye konuştu.

"Herhangi bir şekilde hakları zarara uğrayanlar tazminat davası açabilir"

Depremzelerin tazminat hakları ile ilgili bilgi veren Güneş,"Deprem bölgesinde tazminat haklarının sebebi oldukça önemlidir. Ölüm veya yaralanma gerçekleşmişse her kim olursa olsun bu konuda ilgilisine başvurarak tazminat davası açabilir. Müteahhide ya da devlete karşı tazminat davaları açılabilir. Depremde yaralanan, yakını ölen ya da herhangi bir şekilde hakları zarara uğrayanlar tazminat davası açabilir. Kişilerin Dask Poliçesi varsa evlerinde var olan hasarlar için de sigortaya başvurup bunları da tazmin ettirebilirler." ifadelerini kullandı.

"Asker ve polis ziynet eşyalarını korumak için başında duruyor"

Enkaz altında kalan altın veya ziynet eşyalarının gözetim altında olduğunu belirten Güneş, "Depremin gerçekleştiği günden itibaren özellikle asker ve polis yıkılan enkazların başından ayrılmıyor. Arama kurtarma çalışmaları bitse bile asker ve polis ziynet eşyalarını korumak için başında duruyor. Herhangi bir aktarım ya da bir kamera söz konusu değil. Zaten kameraların büyük çoğunluğu çalışmıyor. Özellikle enkaz çalışması sırasında ve daha sonra polisin enkazın başında beklediği müddetçe depremzede evinin başına gidip altının bulunduğu yeri gösterip altınını alabilir. Çalışmanın bitmesini bekleyerek o süreçte altınını görüp alabilir. Bu konuda herhangi bir hak kaybına uğramazlar." dedi. (İLKHA)