Yaptıkları çalışmalarla ilgili İLKHA muhabirine konuşan (İHH) Adana Şube Başkanı Mahmut Eraslan, kurtarma ekipleriyle, yardım faaliyetleriyle depremzedelerin acılarını hafifletmeye ve sıkıntılarını azalmaya çalıştıklarını kaydetti.
İnsani Yardım Vakfı (İHH) Adana Şube Başkanı Mahmut Eraslan, "İnsanların evi yıkıldı, birçok ziynet eşyası enkazda kaldı, işinden olanlar, hayatını kaybedenler, dul, yetim ve öksüz kalanlar var. Bunların hepsine baktığımızda maddi ve manevi toparlanma belki çok uzun yıllar alacak." dedi.
Eraslan, "Saat 05.30'da enkaz üzerindeydik. Enkaz başındayken öğle saatlerine kadar depremin sadece Adana'da olduğunu biliyordum. Depremin başka illerde olduğundan haberimiz yoktu çünkü sürekli can kurtarma derdindeydik. Daha sonra öğrendik ki ardı ardına İskenderun, Hatay ve 11 ilimiz sallanmış. Gerçekten büyük bir deprem olmuş ve baktığımızda depremi en hafif atlatan il Adana olmuş diyebiliriz." diye konuştu.
İhtiyaçların depremin yaşandığı illerde farklılık gösterdiğine vurgu yapan Eraslan, "Adıyaman'da yakacak lazımsa Kahramanmaraş'ta soba lazımdı. İskenderun'da su lazımsa öbür tarafta yemek lazımdı. Elhamdülillah biz o gün bugündür Adana İHH olarak yaklaşık 8 milyonluk bir sirkülasyon gerçekleştirdik. Depremi yaşayan bir il olarak bu ciddi bir katkı. Allah razı olsun bağışçılarımız bu noktada devreye girdi ve koordinasyonumuz şu an bölgede devam ediyor. Bize gelen ayni bağışları hangi bölgede ne lazımsa ona göre yönlendirme yapıyoruz." dedi.
"Sivil Toplum Kuruluşlarının en az 1 yıl sahadan çekilmemesi gerekiyor"
Depremin etkilerinin uzun süre devam edeceğine ve yapılacak yardımların devam etmesi gerektiğine vurgu yapan Eraslan, şunları kaydetti:
"Deprem bölgesinin ihtiyaçları en az 1 yıl sürecek. Neden? Çünkü evler yıkılmış, insanlar sokakta çadırda kalıyor ve çadırlardan konteynere geçecek. Fakat şöyle bir problem var; 'İnsanların evi yıkıldı, birçok ziynet eşyası enkazda kaldı, işinden olanlar, hayatını kaybedenler, dul, yetim ve öksüz kalanlar var. Bunların hepsine baktığımızda maddi ve manevi toparlanma belki çok uzun yıllar alacak. Sivil Toplum Kuruluşları ve yardım organizasyonlarının en az 1 yıl sahadan çekilmemesi gerekiyor."
"Bebeklerin süte, mamaya ve beze ihtiyacı var"
Deprem bölgesinde bir çorabın dahi ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Eraslan, "Dolayısıyla, kısa vadede söylüyorum, kaban, mont, battaniye, yatak, bunların hepsi tamamen çözülmüş değil. Kısmen yakacak, ısınma, beslenme, hijyen malzemesi ihtiyaç dahilindedir çünkü insanlar şu an çadırda kalıyorlar ve temizlenmeleri gerekiyor. İnsanların banyo ihtiyaçları var. Sonuçta yiyip içiyorlar, bebekler var ve süte, mamaya ve beze ihtiyacı var. Kadınların özel ihtiyaçları vesaire bunların hepsini ele aldığımızda, insani yardım anlamında aklımıza gelebilecek her şey, ihtiyaç noktasında devam ediyor. Bugün sürekli İhtiyaç olan şey nedir? Beslenmedir çünkü insanlar üç öğün besleniyor. Oraya çok daha fazla duyarlı olmamız gerekiyor diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.
"Yardımların devam etmesi lazım"
Yaşanan deprem sonrası, dayanışma noktasında, iyi bir sınav verildiğini kaydeden Eraslan, "Yapılan yardımların devam etmesi lazım. Verip vermeme noktasında bırakın bir tereddüttü, bizim dinimiz şunu emrediyor: 'İyisinden ve sevdiklerinizden İnfak edin.' Dolayısıyla vermemeyi düşünemiyorum. Tabi bu bireysel bir tercih ve ibadettir. Ancak zenginler için zekâttır, durumu orta halli olanlar için infaktır, biraz daha geriye gittiğimizde en az fitre verilebilir. Dolayısıyla çağrımız şu olabilir: 'İnfaklarımızın ve hayrımızın büyük bir bölümünü, depremin yaşandığını bölgelere kaydırmamız lazım.' ifadelerini kullandı.
"Ramazan ayında asla bir etkinlik, bir eğlence yapılmamalıdır"
Kamu kurumlarının ve kişilerin israftan kaçınarak deprem bölgelerine yardımlar yapması gerektiğini vurgulayan Eraslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Çok fazla lüks tüketimimiz var. Bunu israf derecesinde özellikle belediyeler çok yapıyor. Hâlbuki , 'Ramazan, nefis terbiyesidir.' ve aç kalmak, kendini terbiye etmek, dayanışmak, İnfak, zekât gibi bir mesaj verirken; hele de böyle bir afetin yaşanmasının ertesindeki geri sayım başladı. Ramazan ayında asla bir etkinlik bir eğlence yapılmamalıdır, yakışmaz. Bu gerçekten hem bölgedeki yaşayan insanlarımızı hem de bizi üzer. Dolayısıyla bugün belediyeler, dernekler, vakıflar, cemaatler, Sivil Toplum Kuruluşları ve aklımıza kim geliyorsa, bütün Ramazan etkinliği ve organizasyonlarını, bütçelerini şimdiden deprem bölgesine ayırmalıdır. İyi bir koordinasyonla il, ilçe, köy, kasaba, gibi deprem bölgelerinde iftar programları yapılmalı ve burada ihtiyaç sahibi olan kardeşlerimizle omuz omuza, yürek yüreğe iftarlar yapmamız lazım. Zekâtlarımızı fitrelerimizi buralarla paylaşmamız lazım ki Ramazan orada buruk geçmesin. O insanları maddi ve manevi yalnız bırakmamamız lazım çünkü biz Türkiye olarak hayırsever bir milletiz. Kendi vatandaşlarımız, yanı başımızdaki akrabalarımız, kardeşlerimiz ve vatandaşlarımız var. Biz buraya duyarsız kalamayız. Bu nedenle bize verilecek olan bir köy ve kasaba için elimizden geleni yapacağız. Ramazanda iftar ve sahurları inşallah burada oluşan hayır ve hasenatları oraya ulaştıracağız. Ramazan boyunca da bölgede olacağız inşallah, oradan çekilmeyeceğiz, kardeşlerimizin yanında olacağız. Bütün kurumlar oralarda olmalı diye düşünüyorum.
Sahada depremzedelere hizmet eden Sivil Toplum Kuruluşları'nın, yaptıkları hizmet dolayısıyla herhangi bir teşekkür beklemediğini belirten Eraslan, medyayı da en az yardım ulaştırma kadar önemli gördüğünü söyledi. (İLKHA)