Babacan, Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet Liderlik Okulu ve Türkiyem Vakfı tarafından Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Ana Yerleşkesinde düzenlenen `2023 Türkiye`nin 100. Yıl Vizyonu-G10 Hedefi` konferansının açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye`ye ilişkin değerlendirmelerin, 2008-2009 krizi öncesi ve sonrasında farklılık gösterdiğini belirtti.

`Bu kriz 2023 hedeflerimize ulaşmamızı biraz kolaylaştırmış durumda` diyen Babacan, krizin maliyetinin 2. Dünya Savaşı`nın dünyaya maliyetinden fazla olduğunu ve gelişmiş ülkelerin yüklendiği kamu borcu ve ülkelerin bütçe açıklarının da ancak bir dünya savaşındaki durumla kıyaslanabilir seviyede bulunduğunu anlattı.

Birçok Avrupa ülkesinin hem krizin etkisi hem de bozulan demografik yapı ve sosyal güvenlikle ilgili maliyetler nedeniyle uzun süreli düşük hızlı büyüme dönemine girdiğine dikkati çeken Babacan, pek çok uluslararası kuruluşun, Türkiye`nin ilk 10 ekonomi arasında girme hedefinin artık Türkiye için rahatlıkla ulaşılabilir bir hedef olduğu görüşünü paylaştığını söyledi.

BM`nin insani gelişmişlik endeksinde Türkiye`nin 83. sırada yer almasında en önemli faktörün eğitimin yetersizliği olduğunu kaydeden Babacan, `Ortalamada sadece 6,5 yılını okulda geçirmiş 25 yaş üzeri nüfusumuzun oluşturduğu katma değerin maalesef bir sınırı var. Fert fert iyi eğitilmiş bir toplum olmadıktan sonra bizim arzu ettiğimiz dünyaya ulaşmamız çok zor` diye konuştu.

Son YÖK Başkanı göreve başlayana kadar YÖK`le yaşadıkları diyalogsuzluktan yakınan Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

`YÖK`ün çok ciddi şekilde reforme edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Hatta kalsın mı kalmasın mı, bu bile tartışılabilir. Çok aşırı merkezden planlanan, kontrol edilen bir eğitim sistemi çok zor. Merkezden mikro yönetilen yüksek öğretim sisteminin Türkiye`de gelebildiği nokta belli. Niye ilk 500 üniversite içinde hemen hemen hiç yokuz. Bunun sorumlusu kim? Diyeceksiniz ki, hükümet. Evet ama YÖK bağımsız. Biz sadece belli bir alanda birşeyler yapabiliyoruz.`

`TÜRKİYE BUGÜN GERÇEK ANLAMDA HUKUK DEVLETİ DEĞİL`
Ali Babacan, yargı sistemine de değindiği konuşmasında, `Türkiye bugün gerçek anlamda bir hukuk devleti değil` diyerek, bunun için açık ve şeffaf kurallar, basit ve anlaşılır kanunlar ve güvenilen bir yargı sistemi gerektiğini söyledi.

Uygulamayla yazılanan farklı olduğu, keyfiliğin bulunduğu bir yargı sistemiyle Türkiye ekonomisini belli bir noktadan ileriye götürmenin mümkün olmadığını kaydeden Babacan, `Ayağımıza pranga olacak. Çünkü Türkiye`ye ciddi yatırım yapacak herkes bunu sorguluyor. Bugüne kadar doğrudan yatırım cezbettik, kendi insanımız Türkiye`ye yatırım yapıyor. Güzel ama hep `nasılsa ileride düzelir` umuduyla bu iş oluyor. Hızlı çalışan, güvenilir, tutarlı kararlar alan bir yargı sistemi Türkiye için olmazsa olmaz. 2023 Türkiyesinde bunu önemli ölçüde gerçekleştirmeyi ümit ediyoruz` diye konuştu.

İŞGÜCÜ PİYASASI
İşgücü piyasasına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Babacan, mevcut işgücü piyasası mevzuatıyla işsizliğin yüzde 10`un altına çekilmesinin mümkün olmadığını belirtti.

Türkiye`de ortalama çalışma süresinin, haftada 49 saat ile OECD ülkeleri arasında en yüksek seviyede bulunduğunu, bunun da yeni çalışan almanın fazla külfetli olması nedeniyle işverenlerin mevcut elemanlarını daha uzun süre çalıştırmayı tercih etmesinden kaynaklandığını anlatan Babacan, çalışanların önemli kısmının da fazla mesai ücretini alamadığına dikkati çekti. Babacan, 49 saatin 45 saate indirilip, onun yerine yeni eleman alınmasıyla bile işsizliğin önemli oranda azalacağını söyledi.

`GELİR VERGİSİNDE DAHA FAZLA İNDİRİM İÇİN MARJ VAR`
Kayıtdışılık sorununun da şirketlerin verimini çok düşüren ve sürekliliği engelleyen bir unsur olduğunu ifade eden Babacan, vergi oranlarında ciddi indirimler yaptıklarını belirtti. Babacan, `Gelir vergisinin üst dilimini yüzde 45`ten yüzde 35`e indirdik. Orada biraz daha marj var, daha da inebilir` dedi.

Giyimde, tekstilde KDV`yi yüzde 18`den yüzde 8`e indirdiklerini ancak bunun kayıtdışılığa hiçbir etki etmediğini kaydeden Babacan, bundan sonraki dönemde yaptırımın artması gerektiğini dile getirdi.

`YÜZDE 20`LİK VERGİYİ KAÇIRMAKLA UĞRAŞACAĞINA, 80`LİK KISMI ARTIRMAYA ÇALIŞ`
Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

`Büyüme özel sektörden geliyor. Kayıtdışılık, özel sektörün verimini çok düşüren bir konu. Ben kaç patron biliyorum ki, 3 bin tane, 5 bin tane eleman çalıştırır fakat kendi odasında koca bir kasa vardır, çekleri kasasında tutar, muhasebeciye de güvenemiyor, `hesapsız para bu, kayıtdışı, ya çalarsa` diyor, kendi tutuyor hesabını. 3 bin-5 bin kişi çalıştıranın vizyon sahibi olması, geleceği düşünmesi lazım, `dünyada ben işimi daha iyi nasıl yaparım`, bunlara kafa yorması lazım. O yüzde 20`lik kurumlar vergisini kaçırmakla uğraşacağına, yüzde 80`lik kendine kalan kısmı büyütmeye çalış.`

DIŞ POLİTİKA

Türkiye`nin dış politika hedeflerine de değinen Babacan, Türkiye`nin son 8,5 yıl içerisinde dünyada kendinden çok sık bahsettiren bir ülke haline geldiğini söyledi.

Babacan, Türkiye`nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilme sürecine ilişkin bilgi vererek, şunları kaydetti:

`2010 sonunda süremiz tamamlandı. Tekrar bir 2 yıllık dönem için başvuruyoruz. Bu daimi üye, geçici üye meselesinin değişmesi gerektiğini de ayrıca söylüyoruz. 2. Dünya Savaşının galibi olan ülkelere o koltuklar tahsisli. Aynı monarşi sistemi. Demokrasinin iyi çalışmadığı ülkelerde nasıl birileri sürekli kalıyor, öyle bir durum.

Dünya ile ilgili önemli kararların alındığı bir yapı. Herkesin seçimle orada oturması gerekiyor. Aksi halde alınan kararların meşruiyeti sorgulanıyor. Ne oldu Libya kararında? Eğer o gün biz o masa etrafında otursaydık, böyle bir karar, içinde hata unsurları, boşluklar içeren karar çıkmazdı.

Kararın ertesi günü Fransa `meşruiyet zemini` dedi, tek başına bombalamaya başladı. Güvenlik Konseyinden öyle yoruma açık karar çıkart, zemin hazırla, sonra gitsin tek başına Libya`nın tepesine bomba yağdırsın, böyle birşey kabul edilebilir değil.`

Ajanslar