Psikolog Dr. Gizem Sürenkök, çalışanların ruhsal iyiliği için yapılması gerekenleri anlattı.
Yaşanan büyük deprem felaketi ile sarsılan ülkede yaraların sarılması için çalışmalar devam ediyor. Depremin psikolojik etkileri başta deprem bölgesinde yaşayanlar olmak üzere, televizyonlar ve sosyal medya vasıtasıyla tüm ülkede şiddetli bir travmaya sebep oldu.
Toplumsal çaresizlik, öfke ve suçluluk duygusu gibi karmaşık hisler deprem bölgesinde olmayan bireylerin de günlük yaşama ve iş dünyasına adapte olmasını zorlaştırıyor. Yaşanan artçı depremlerle birlikte, bölgeden gelen birçok olumsuz haber bu depresif ve kaygılı ruh halinin uzun süre etkili olacağına işaret ediyor.
İş dünyası yaşanan bu kötü günlerde, çalışanlarının psikolojisini iyileştirmek için profesyonel desteğe başvuruyor. Afet sonrası kurumsal psikolojik destek eğitimleri ve kurumsal wellness çalışmaları ile çalışanların esenliği uzmanlar vasıtasıyla sağlanmaya çalışılıyor. Bu noktada, kurumların çalışanlarının iyilik hallerine verdiği önem çalışanlarda çok olumlu bir karşılık buluyor çünkü bu durum, kurumun bünyesindeki bireylere verdiği değeri ve özeni gösteriyor.
İyileşme zaman alacak olsa da birlik olarak, dayanışma içerisinde bu zor dönemlerin daha kolay atlatılabileceğinin altını çizen ve uzun yıllardır firmalar için kurumsal psikolojik destek çalışmaları yapan Psikolog Dr. Gizem Sürenkök, konuyla ilgili olarak yapılması gerekenleri 4 başlıkta sıraladı:
Uzaktan etkilenme ile baş etme
Deprem bölgesinde olmayan bireyler de ikincil travma olarak geçen, gerek ruh hallerinin gerek günlük hayatlarının olumsuz etkilendiği bir sürece giriyorlar. Yoğun kaygı, öfke, çaresizlik, amaçsızlık, panik, odaklanmakta zorlanmak, uyku bozuklukları yaşamak gibi duygular ve durumlar ikincil travma ile ilgili oluyor. Bu noktada deprem kaygısını sağlıklı bir şekilde yönetmeyi öğrenmek, öfkeyi sağlıklı bir şekilde dönüştürebilmek ve kişinin öz bakımını aksatmadan sürdürebilmesi öğrenilmesi gereken ilk adımlar olarak öne çıkıyor.
Deprem kaygısını yönetebilmek
Kaygı, henüz olmamış ama gelecekte olabileceğini düşündüğümüz durumlara verdiğimiz, aslında bizi o durumlara hazırlıklı hale getiren işlevsel bir duygu olsa da çok yoğun yaşandığında günlük hayatımızı olumsuz etkileyebiliyor. Kaygı ile baş etmenin genel yöntemleri arasında kontrol duygumuzu tekrar kazanabilmek, güvenlik algımızı sağlamlaştırmak ve kaygılı olduğumuz konuya dair hazırlıklar yapmak yer alıyor.
Psikolojik ilk yardım alma
Travmatik durumlar sonrasında herkesin verdiği tepkiler birbirinden farklı olsa da gerek hemen travma sonrasında gerek ilerleyen dönemde neler yapabileceğimizi bilmek bu tip durumlarla karşılaşıldığında bize ve yakınlarımıza yardımcı oluyor. Psikolojik yardımın temel adımları karşımızdaki kişiyi dikkatle gözlemlemek, onu empatik bir şekilde dinlemek ve onunla bağ kurmaktan oluşuyor. Bu adımların detaylarını anlamak ve uygulamak psikolojik ilk yardımın etkisini artırıyor.
Depremden etkilenenlerle temas
Yaşanan afetin büyüklüğü sonucunda birçok tanıdığımız durumdan etkilendi. Onlar hayatlarına yeniden adapte olmaya çalışırken onlarla kuracağımız temas büyük bir önem taşıyor. Onlarla doğru şekilde konuşabilmek, ihtiyaçlarına doğru şekilde yanıt verebilmek, kendilerini güvende hissettirebilmek ve duygularına alan açmak bu anlamda atmamız gereken ilk adımları oluşturuyor. (İLKHA)