Şehid Rehber, bütün işlerinde çok tedbirli, dikkatli ve hassastı. Rahat olmakla beraber daima bir teyakkuz halindeydi. Tedbir, dikkat ve hassasiyet onda bir meleke halini almıştı.
Bir yere gidip gelse, bulunduğu yere bir arkadaşı çağırsa, yanındaki bir arkadaşı başka yere gönderse, teferruatına varıncaya kadar tedbir konusunu işler, arkadaşları uyarır, uyulması gereken prensipleri hatırlatır ve hem kendisi titizlikle uygular, hem de arkadaşlara uygulatırdı.
B. V. adlı Cemaat mensubu şunları anlatmaktadır: “Şehid Rehber, mağara gibi bir yerden bir yıl çıkmayabilirdi. Uzun zaman ailesini görmeyebilirdi. Olağanüstü zorluklara rağmen, uzun zaman işler üzerinde durup hedefe varıncaya kadar bıkmadan işine devam ederdi. Piyasada olup alan çalışmalarında bulunan sorumlu bir arkadaşı, takip edilmeksizin güvenli bir şekilde görebilmek için aktarmalı bir şekilde oradan oraya aldırtır ve en son bir yerde günlerce bekletebilirdi. Durumundan emin olduktan sonra ise bulunduğu yere getirtir ve görüşürdü. Bu konuda çok hassastı. O kadar hassas davranıyordu ki olağanüstü tedbirler alıyordu.
Hayırlı bir iş için hiçbir vakit tedbiri elden vererek işin kolayına kaçmayın. Arabayla gidip işinizi bir saatte yapıp geleceksiniz, ama daha emin bir şekilde olması için yaya gitmeniz gerekiyorsa, isterse üç gün sürsün, zahmetine katlanın diyordu. Olumsuzluklar gözünden kaçmazdı. “Zararı önleyin, gerisi kârdır” der ve bunu İslam’ın “def–i mefasid, celb–i menafi’den evladır” yani “zararlı şeylerin önlenmesi, fayda verici şeylerin kazanımından evladır” kuralı ile izah ederdi.”
M. E. adlı Cemaat mensubu şunları söylemektedir: “Ş. Rehber beni çağırdı, Diyarbakır’a gittim, bir arkadaşın evinde idi, yanına gittik. Bana dedi ki: “Bak M. ! bundan sonra kesinlikle geceleyin biri kapıya gelip babam ölmüş, annem sekeratta, M. acele gelsin veya başka bir nedenle çağırırsa gitmeyeceksin. Diyarbakır’a veya başka bir yere gittiğin zaman toplu taşıma arabalarına binmeyeceksin. Acil bir işin çıkarsa, sen şehrin çıkışına git, bir genç terminale gitsin, biletini alıp arabaya binsin, bulunduğun yere gelince o insin sen bin ve gel. O zaman bizim arkadaşlarımızın arabaları ya hiç yoktu, ya da nadir bulunuyordu. Ortam da gergindi, bölgede her gün çeşitli olaylar yaşanıyordu. Hulasa zaman geldi, evden çıktık, ilk çıkışımda bir hafta dışarda kaldım, dönünce sanki üç ay evden ayrılmışım gibi geldi bana. Çünkü gittiğim yerde de dışarıya çıkmam yasaktı. Ondan sonra Şehid Rehber tanınan bütün arkadaşlarını yer altına çekti. Tabi bu onların güvenini sağlamak içindi. Allah rahmet etsin ne dirayetli bir insandı.”
İSTİHBARATA ÇOK ÖNEM VERİRDİ
Şehid Rehber’in, Cemaat çalışmalarında en çok önem verdiği ve üzerinde durduğu işlerden biri, hiç kuşkusuz istihbarat faaliyetiydi. Cemaat için istihbaratın, bir bedendeki göz ve kulak derecesinde olduğuna inanmaktaydı. Önünü görebilme, düşmanını tanıyıp şerrinden emin olabilme ve mücadelede başarılı olabilmek için istihbaratın şart olduğuna kaniydi. “Düşmana karşı istihbarat konusunda sürekli bir adım önde olmak gerekir ki başarılı olunabilsin” derdi.
Bu bakımdan, Cemaat bünyesinde çok geniş tabanlı bir istihbarat işleyişi oturtmuştu. Öyle ki, Cemaatin bir ferdinin bile bulunduğu yerlerden çok detaylı ve geniş yelpazede bilgi akışı oluşmuştu. Bu sayede Cemaat her taraftan bilgi alabiliyor, doğrudan veya dolaylı Cemaati ilgilendiren her olay ve şahıstan haberdar olabiliyordu.
1999 yılıydı. Rejim güçleri Cemaat üzerine çok yoğun bir şekilde geliyorlardı. Sürekli operasyonlar vardı ve her gün Cemaat mensupları yakalanıyordu. Ancak bundan çok daha çetini, Cemaate karşı yer altından sürdürülen faaliyetlerdi. Tespit edilen sorumlular, akrabalarına varıncaya kadar tüm yakınlarıyla birlikte takip altına alınır ve izi bulununca gizli bir şekilde kaçırılır, meçhul yerlerde ağır işkenceler altında sorgulanır ve ardından ya yeni gözaltına alınmış gibi işlem yaparak yakalanışı resmileştirilirdi. Ya da infaz edilirdi. Şehid Rehber, bunları yapan odakları ve bunlarla işbirliği yapanları tespit etmek, bir yandan şerlerinin önüne geçmek, diğer yandan etkisiz hale getirebilmek için onlara yönelik yoğun bir istihbarat çalışmasına girdi ve tespit ettiklerine ulaşarak etkisiz hale getirdi.
M. Ö. adlı Cemaat mensubu şunu anlatmaktadır: Bir dönem tabandan doküman akışı çok yoğunlaşmıştı. Öyle ki bazı arkadaşlar, elektrik ve su faturalarını dahi içinde şahıs bilgisi ve adres var diye gönderiyorlardı. Bir sorumlu, bu faturaları, onları getiren bir arkadaşın yanında yırtarak Cemaati böyle şeylerle meşgul etmenin gereksiz olduğunu, bunların Cemaate bir faydasının olmadığını söylemişti. Durum Şehid Rehber’e yansıdığında; “Doğru bir işi yanlış şekilde yapıyorlar. Bu faturaların bir işimize yaramadığı doğrudur ama haber kanalı kılcal damarlar gibidir. İnce, hassas ve yaygındır. Arkadaşlara bunu böyle söyleyip şevklerini kırarsanız, yarın önemli bilgileri de göndermekten kaçınırlar, onlara önemsiz gibi gelir. Bunun yapmamanız gerekir” dedi.