DİYARBAKIR - Türkiye'nin Böbrek Taşı Hastalığı için endemik bölge olduğunu belirten Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç N.Kemal Hatipoğlu, özellikle de Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde taş hastalığının daha fazla görüldüğünü söyledi.
Yrd. Doç. Namık Kemal Hatipoğlu, Amerika ve benzeri gelişmiş ülkelerde taş görülme sıklığının %5-8 oranında görülürken, Türkiye' de bu oranın yüzde 17 olarak bildirildiğini, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde ise bu oranın yüzde 24-30 arasında bildiren çalışmaların mevcut olduğunu söyledi.

Hatipoğlu konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Yaşadığımız coğrafya için bu derece ciddi bir sağlık problem olan bu hastalığı ve Ramazan ayı münasebetiyle Oruç tutmanın böbrek taşı hastalığı üzerine etkilerini değerlendirmek faydalı olur."dedi.

Böbrek taşını oluşturan faktörler
Böbrek taş hastalığının oluşmasını etkileyen bazı faktörlerin olduğunu da ifade eden Dr. N.Kemal Hatipoğlu, Bunları;
Cinsiyet: Erkekler taş hastalığı açısından kadınlardan 2-3 kat daha fazla etkilenmektedir. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalarda bu farkın azaldığı bulunmuştur.

Genetik faktörler : Ailesinde taş hastalığı görülen bireyler normal bireylere göre 2,5 kat daha fazla risk altındadır. Ayrıca anne-babada taş hastalığı varsa çocuklarına geçme riski yüzde 25 oranında görülmektedir.
Bazı Sistemik Hastalıklar: Renal tübüler asidoz, primer hiperparatiroidizm, crohn hastalığı hiperparatiroidizm, gut hastalığı ve şeker hastalığı taş görülme riskini artırırlar.

-Yaş: Yapılan çalışmalarda taş hastalığı insidansının 40-60 yaşlarında arttığı gösterilmiştir.

-Coğrafi bölge ve iklim: Taş hastalığının görülme sıklığı coğrafi bölge ve çevresel risk faktörle¬rinden etkilenmektedir. Taş hastalığının yaz aylarında daha sık görülmesin¬de sıcak havaya bağlı vücuttan terleme yoluyla fazla sıvı kaybı ve güneş ışıklarının indüklediği vitamin D üretim artışı sorumlu tutulmuştur.

-Meslek: Özellikle iş nedeniyle sıcak etkisi altında kalan ve sıvı kaybı gelişen kişilerde taş hastalığı daha fazla gö¬rülmektedir. Üst düzey yöneticilerde özellikle hareket eksikliğine bağlı riskin arttığı öngörülmektedir.
Vücut ağırlığı ve vücut kitle indeksi: Üriner sistem taş hastalığı ile vücut ağırlığı-vücut kitle indeksi arasında doğrusal bir ilişki bulunmuştur." Şeklinde açıkladı.

Taş hastalığından korunma yolları
Dr.Hatipoğlu, Böbrek Taşı Hastalığından korunma yollarını da şöyle ifade etti;
Sıvı alımı: Günümüzde taş hastalığından korunmada fikir birliği olan konulardan biri sıvı alımının arttırılmasıdır. Günlük sıvı alımı 2,5-3 litreden az olmamalıdır. Sıvı alımının 24 saate yayılmalı ve günlük 2-2,5 litre idrar atılımı sağlanmalıdır.

Diyet ile ilgili öneriler: Dengeli beslenmeye dikkat ederek, her besin grubundan yeterince almak önemlidir. Herhangi bir besin grubunda aşırıya kaçılmamalıdır. Günlük alınan yiyecek sebze ve posalı gıdalar açısından zengin olmalıdır. Kalsiyum içeriği normal olmalıdır. Az tuzlu diyet olmalıdır ve hayvansal protein alımı azaltılmalıdır. Oksalat içeriği yüksek gıdaların daha az tüketilmesi önerilmelidir. Oksalat içeriği yüksek gıdalar: incir, mısır, badem, kırmızı erik, taze fasulye, yer fıstığı, böğürtlen, pancar, çikolata, kuş üzümü, bamya, kakao, ahududu, domates, çay, çilek, ıspanak, kahve, pazı, bira, pırasa, turşu, maydanoz, tere, roka, patlıcan, dereotu.
Yaşam tarzı ile ilgili öneriler: Erişkinlerde vücut-kitle endeksi normal olmalıdır. Stresten uzak yaşam önerilmelidir. Yeterli fiziksel aktivite yapılmalıdır. Aşırı sıvı kaybı durumlarında bu eksik kapatılmalı ve arteriyel tansiyon normal sınırlarda olmalıdır.

Oruç ve Böbrek Taşı Hastalığı
Ramazan ayının başlangıcında bize gelip "Doktor bey ben böbrek hastasıyım oruç tutayım mı?" diyen çok hastalar olduğunu da vurgulayan Hatipoğlu; "Burada bir ayrım yapmak zorunludur. Basit bir böbrek iltihabı, küçük bir taş rahatsızlığı, prostat veya idrar boşaltım yolu gibi basit hastalıklarında oruç tutmaya engel bir durum yoktur. Bütün böbrek hasatlıklarını aynı kategoriye koyarak orucun sakıncalı olduğunu söylemek doğru değildir. Önemli olan böbrek fonksiyonunu bozan böbrekte kalıcı hasar meydana getiren hastalıklardır. Böbrek yetersizliğinde böbreğin çalışma ve fonksiyonu çok önemlidir. Diyalize giren hastalara zaten orucu bozacak işlemler yapıldığı için konumuz dışıdır. Böbrek yetersizliğinde su içmek kesin tedavi olduğu için ve buna uymadığı zaman hastalıkları ilerleyecek olursa tutmaları sakıncalı olabilir. Çünkü bunlar çok defa iftarla sahur arasında su açıklarını kapatamazlar. Fakat iftarla sahur arasında 2.5-3 litre su içenler için bu mahsur olmayabilir. Böbrek hastalarının alacağı sıvı miktarı günlük çıkarılan idrar oranına bağlıdır. " dedi.

"Hasta hakkında bilgi sahibi olmak lazım"
Doktorun,bir böbrek hastasının oruç tutmaması gerektiğini söyleyebilmek için hasta hakkında tam bilgi sahibi olması gerektiğini söyleyen Yrd. Doç.Dr. N.Kemal Hatipoğlu; " Hastanın takibini bizzat kendisi yapması gerekmektedir. Hastayı ilk defa görüp, tetkik ve tahlillerini bile yaptırmadan, eski tahlillerini değerlendirmeden "Senin oruç tutman sakıncalı" demek doğru değildir.

Gelip "Oruç tutayım mı" diye soran hastalarımıza tavsiyemiz, şayet daha önce hiç görmediğimiz bir hastaysa "Geçen sene ne yaptın? Oruç tutuğun halde rahatsızlandıysan tutma. Veya 1-2 gün orucunuzu tutun kendinizde oruç tutma kuvveti buluyorsanız tutmaya devam edin. Ama bir rahatsızlık olursa tutmayabilirsiniz. Takip ettiğimiz hastaysa zaten hastanın durumuna göre yapacağı işlemi söylüyoruz ve hastayı gönül rahatlığı ile gönderiyoruz, böylece hastanın oruç gibi önemli bir ibadetine engel olmuyoruz." Ifadesini kullandı. (Ayetullah Turgut - İLKHA)