Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamada, "Aslında bütün bunların sorumlusu siyaset kurumu. İmar affını çıkaran siz misiniz? Hayır, oy için yaptılar ama on binlerce insanın hayatı gitti" dedi. 

Düzce depremini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Ama hiçbir depremden siyaset kurumu gerekli dersi çıkaramadı. Hala İstanbul'da aradan o kadar uzun yıllar geçmesine karşın sağlıklı ve tutarlı bir çalışma hiç yapılmadı. Bağcılar'a gidin, eski Bağcılar. Sultanbeyli'ye gidin eski Sultanbeyli. Nereye giderseniz" ifadesini kullandı.

Deprem bölgesini gördüğünü belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Tam bir dram, insanlık dramı. Siyasetin, yaşadığı acılardan ders çıkarmadığını gördük. Bürokrasi aslında kendi görevini yapmış vaziyette. Yani AFAD'ın çalışkan, nitelikli bürokratları var, çalışıyorlar bunlar. Deprem haritalarını çıkarmışlar. Her şey kağıt üzerinde görünüyor zaten. Risklerin tamamı görünüyor ama kimse o raporları dikkate almamış. Dikkate almayan yine siyaset kurumu. 20 yıldır ülkeyi yönetecekler. 20 yıldır önlerinde bütün deprem haritaları duruyor. 20 yıldır önlerinde raporlar var ama hiçbir şey yok ortada. Hiçbir şey yok. Büyük bir acı. Umarım bundan ders çıkarırlar."

Türkiye'nin deprem kuşağında olduğunu herkesin bildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Kahramanmaraş'ta depremin olacağı, Adıyaman'da depremin olacağı, Malatya'da depremin olacağı ve Hatay zaten bir deprem kuşağında yer alıyor. Herkes biliyor bunu. Televizyonlarda aylardır bunlar anlatılıyor, 'yapmayın, etmeyin, önlem alın' diye. Büyük İstanbul depremi, herkes bekliyor ne zaman olacak diye. Deprem vergilerinin adı üstünde deprem vergisi. İsmi öyle koymuşlar. Depreme dayanaklı konutlar yapmak, iş yerleri yapmak, insanların daha güvenli bir ortamda çalışmaları, hayatlarını sürdürmeleri için bir ortam yaratmak, deprem vergilerinin temel amacı da buydu zaten. Ama bunların hemen hemen hiçbirisi yapılmadı. İmar afları dediğim gibi 'siyaset kurumu daha fazla nasıl oy alabilirim' diye imar aflarını çıkardılar parlamentodan. Acı ama gerçek."

Bu tür büyük olaylarda dünyanın hangi ülkesi olursa olsun, ister Amerika, ister Japonya, ister Güney Kore'de ilk müdahalenin ordu tarafından yapıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, ordunun eğitilmiş ekipleri ve bu konuda kurulan bir taburu bulunduğunu söyledi.

Bunların raporlarda yazdığını belirten Kılıçdaroğlu, "Sahra hastaneleri süratle kurulurdu. Hiçbirisi yok. İnsanların yemek yiyeceği sahra mutfakları kurulurdu. Kışın ortasında o soğukta, o ayazda kutup çadırları var. Çadırlar süratle kurulabilirdi. Ordu süratle müdahale edebilirdi, gelebilirdi. Bu harekete geçirilmedi" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, gittiği her yerde koordinasyonsuzluğu gördüğünü ve muhatap bulunamadığını ifade ederek, "Askerleri görüyorsunuz emir bekliyorlar. Herkes görevli olduğu yerde emir bekliyor ama emir verecek kişi yok" dedi.

Belediye başkanlarının ellerinden gelen bütün çabayı gösterdiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Koşarak gittiler. Bütün olumsuz koşullara rağmen çalıştılar bir şeyler yapmaya çaba harcadılar. Ellerinden gelen çabayı gösterdiler. Büyük bir acı. İnşallah böyle acılar olmaz. Ama bu işin özü, aklı kullanmaktan geçiyor. Binaların sağlıklı, sağlam olması gerekiyor. Binaların depreme dayanıklı olup olmadığının yine iyi insanlar tarafından denetlenmesi gerekiyor. Pek çok açmaz var ama düzelteceğiz. Başka seçeneğimiz yok zaten" değerlendirmesini yaptı.