ŞANLIURFA - 28 Şubat sürecinde cami imamı iken hukuksuzca tutuklanarak hiçbir suç işlemediği halde bir yıl boyunca cezaevinde tutulan Camii İmamı Ömer Soyaslan, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hala potansiyel suçlu muamelesi görüyor.
Üzerine atılı suçlardan dolayı her hangi bir ceza almadığını, hüküm giymediği halde Diyanet İşleri Başkanlığı`nın kendisini görevden uzaklaştırıp maaşını kestiğini ve ailesini çok zor durumda bıraktığını belirten Soyaslan, "2000`lerde Müslümanlara yapılan haksız tutuklamalarda beni de tutukladılar. Yakalandığımızda başka kurumlarda çalışan arkadaşlarımız da vardı. Yakalandığım gibi Diyanet maaşımı kesmiş, bizde bir anlam veremedik. Diğer kurumlarda çalışan arkadaşlarımız maaşını alırken suçlu olup olmadığımız daha belli olmamışken Diyanet maaşımı kesmişti. Tabi bizim bunu araştıracak kimsemiz olmadığı için anlayamadık" diye konuştu.
Sonradan yakalanan tüm imam arkadaşlarının maaşlarının kesildiğini ifade eden Soyaslan, "Sonradan öğrendik ki bizim hakkımızda disiplin soruşturması açılmış, müfettiş kararı açıklanmış… Kararda, bizim itikadımızın bozuk olduğu, itikadımızın değiştiği raporu yayınlamış, kendileri bunu kabul edip bizi görevden uzaklaştırmışlar. Şimdi soruyorum acaba Diyanetin itikadı bozuk kabul etmesinin ölçüsü nedir? Bunu açıklasalar iyi olur. Bunu yaparken bizden herhangi bir savunma, bize bir şey soran olmadı. Biz cezaevinden çıktıktan sonra bunu öğrendik. Ben üzerime atılı suçlardan dolayı bir ceza almış değilim, hüküm giymiş değilim. Sadece bir iddia var, Diyanet İşleri Başkanlığı bu iddiaya dayanarak bizi görevden uzaklaştırdı" dedi.
Kazandığım halde atamam yapılmadı
Soyaslan, Diyanet`in 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu`nun 92`nci maddesi çerçevesinde çalışmakta iken çeşitli nedenlerle görevinden ayrılanlardan açıktan (sabık) atama suretiyle eleman alacağını açıklaması üzerine gerekli mercilere başvurup sınava girdiğini ve sınavı kazanmasına rağmen atamasının yapılmadığını söyledi.
Soyaslan sözlerini şöyle sürdürdü, "Biz sonradan ne yapabiliriz diye düşündük, daha önce herhangi bir sebepten dolayı görevden uzaklaştırılmış sabıkalı imamlar dediğimiz kişilerin alınma durumu vardı onun için başvurduk. Ankara`ya gittik sınav oldu netice de ben kazandım ismim internette kazandı diye açıklandı. Sınavı kazanan diğer adayların ataması yapıldığı halde benim atamam yapılmadı. Tabi `Niye atama olmadı` diye sorduk, bize `eski dosyanızdan dolayı sizi atamadık` dediler."
Danıştay ve idari mahkeme aleyhime karar verdi
Hakkını aramak için Şanlıurfa İdari Mahkemesine Ankara`da görülmek üzere bir dosya açtırdığını belirten Soyaslan, "İdari Mahkeme bizim aleyhimize Diyanet`in lehine karar verdi. Sonra Danıştay`a başvurdum, o da Diyanetin lehine karar verdi. En son Yaz ayı münasebetiyle Kur`an Öğreticiliğine başvurdum. Çünkü imamlar yetiştiremediği için yardımcılar alınıyordu. Başvuruda bir sürü belge istediler, hepsini verdim. İki haftaya yakın ders de verdim sonra İl Müftülüğünden aradılar. Müftülüğe gittiğim de bana sisteme girip kayıt yapmak istediklerini ama sistemin bir türlü ismimi kabul etmediğini söylediler. Sonradan benim dosyama bakan memur `itikadı bozuk`ibaresinden dolayı olabilir` dedi.
Bir insanın suçu sabit olmayıncaya kadar o insan masumdur ilkesinin hiçe sayıldığını, hiçbir suçu yokken iftiralara maruz kaldığını belirten Soyaslan, "Allah (c.c) adalet sahibidir. O`nun huzurunda herkes hakkını alacaktır. Ben o günü bekliyorum" ifadelerini kullandı.
İtikadınız, inancınız ulusalcıların, faşistlerin politikalarıyla uyumlu değilse bozuktur
28 Şubat süreci toplumun tüm kesimini özellikle de dindar kesimi mağdur ettiğini vurgulayan Avukat Emin Güneş, "Bu insanlara uygulanan disiplin cezalarında görevden ihraç edilebilmeleri için disiplin yönetmeliğindeki itikatları bozuk, akideleri bozuk gerekçesiyle görevden alınmışlardı. Bu gerekçeye herhangi ciddi bir fiil ve delil koymamışlardır. Bu şunu göstermektedir; 28 Şubat`ın akidesine, inancına uymayanın akidesi ve inancı bozuk kabul edilmiştir. Nitekim o dönemin Diyanet İşleri Başkanı M. Nuri Yılmaz şu anda halk TV`de, Ulusal Kanalda ve Başkent TV`de programlar yapıyor. Bu da Diyanet`in insanların itikatlarına dikkat ederken nelerin referans alındığını gösteriyor. Bu özetle şu anlama geliyor eğer sizin itikadınız, sizin inancınız ulusalcıların, faşistlerin politikalarıyla uyumlu değilse itikadınız bozuktur" diye konuştu.
Son günlerde çıkmış ya da çıkması muhtemel bir kanundan bahseden Güneş, "Bu kanunda 28 Şubat 1997`den itibaren disiplin suçu nedeniyle göreve son verilenlerin yeniden müracaatları halinde herhangi bir kadro kısılmasına gidilmeden göreve başlayacakları belirtilmektedir. Bu kanun 28 Şubat`ın meydana getirdiği mağduriyeti nispeten hafifletici uygulama olacağını umuyoruz" ifadesini kullandı. (Osman Gülebak/M. Emin Polat-İLKHA)
Üzerine atılı suçlardan dolayı her hangi bir ceza almadığını, hüküm giymediği halde Diyanet İşleri Başkanlığı`nın kendisini görevden uzaklaştırıp maaşını kestiğini ve ailesini çok zor durumda bıraktığını belirten Soyaslan, "2000`lerde Müslümanlara yapılan haksız tutuklamalarda beni de tutukladılar. Yakalandığımızda başka kurumlarda çalışan arkadaşlarımız da vardı. Yakalandığım gibi Diyanet maaşımı kesmiş, bizde bir anlam veremedik. Diğer kurumlarda çalışan arkadaşlarımız maaşını alırken suçlu olup olmadığımız daha belli olmamışken Diyanet maaşımı kesmişti. Tabi bizim bunu araştıracak kimsemiz olmadığı için anlayamadık" diye konuştu.
Sonradan yakalanan tüm imam arkadaşlarının maaşlarının kesildiğini ifade eden Soyaslan, "Sonradan öğrendik ki bizim hakkımızda disiplin soruşturması açılmış, müfettiş kararı açıklanmış… Kararda, bizim itikadımızın bozuk olduğu, itikadımızın değiştiği raporu yayınlamış, kendileri bunu kabul edip bizi görevden uzaklaştırmışlar. Şimdi soruyorum acaba Diyanetin itikadı bozuk kabul etmesinin ölçüsü nedir? Bunu açıklasalar iyi olur. Bunu yaparken bizden herhangi bir savunma, bize bir şey soran olmadı. Biz cezaevinden çıktıktan sonra bunu öğrendik. Ben üzerime atılı suçlardan dolayı bir ceza almış değilim, hüküm giymiş değilim. Sadece bir iddia var, Diyanet İşleri Başkanlığı bu iddiaya dayanarak bizi görevden uzaklaştırdı" dedi.
Kazandığım halde atamam yapılmadı
Soyaslan, Diyanet`in 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu`nun 92`nci maddesi çerçevesinde çalışmakta iken çeşitli nedenlerle görevinden ayrılanlardan açıktan (sabık) atama suretiyle eleman alacağını açıklaması üzerine gerekli mercilere başvurup sınava girdiğini ve sınavı kazanmasına rağmen atamasının yapılmadığını söyledi.
Soyaslan sözlerini şöyle sürdürdü, "Biz sonradan ne yapabiliriz diye düşündük, daha önce herhangi bir sebepten dolayı görevden uzaklaştırılmış sabıkalı imamlar dediğimiz kişilerin alınma durumu vardı onun için başvurduk. Ankara`ya gittik sınav oldu netice de ben kazandım ismim internette kazandı diye açıklandı. Sınavı kazanan diğer adayların ataması yapıldığı halde benim atamam yapılmadı. Tabi `Niye atama olmadı` diye sorduk, bize `eski dosyanızdan dolayı sizi atamadık` dediler."
Danıştay ve idari mahkeme aleyhime karar verdi
Hakkını aramak için Şanlıurfa İdari Mahkemesine Ankara`da görülmek üzere bir dosya açtırdığını belirten Soyaslan, "İdari Mahkeme bizim aleyhimize Diyanet`in lehine karar verdi. Sonra Danıştay`a başvurdum, o da Diyanetin lehine karar verdi. En son Yaz ayı münasebetiyle Kur`an Öğreticiliğine başvurdum. Çünkü imamlar yetiştiremediği için yardımcılar alınıyordu. Başvuruda bir sürü belge istediler, hepsini verdim. İki haftaya yakın ders de verdim sonra İl Müftülüğünden aradılar. Müftülüğe gittiğim de bana sisteme girip kayıt yapmak istediklerini ama sistemin bir türlü ismimi kabul etmediğini söylediler. Sonradan benim dosyama bakan memur `itikadı bozuk`ibaresinden dolayı olabilir` dedi.
Bir insanın suçu sabit olmayıncaya kadar o insan masumdur ilkesinin hiçe sayıldığını, hiçbir suçu yokken iftiralara maruz kaldığını belirten Soyaslan, "Allah (c.c) adalet sahibidir. O`nun huzurunda herkes hakkını alacaktır. Ben o günü bekliyorum" ifadelerini kullandı.
İtikadınız, inancınız ulusalcıların, faşistlerin politikalarıyla uyumlu değilse bozuktur
28 Şubat süreci toplumun tüm kesimini özellikle de dindar kesimi mağdur ettiğini vurgulayan Avukat Emin Güneş, "Bu insanlara uygulanan disiplin cezalarında görevden ihraç edilebilmeleri için disiplin yönetmeliğindeki itikatları bozuk, akideleri bozuk gerekçesiyle görevden alınmışlardı. Bu gerekçeye herhangi ciddi bir fiil ve delil koymamışlardır. Bu şunu göstermektedir; 28 Şubat`ın akidesine, inancına uymayanın akidesi ve inancı bozuk kabul edilmiştir. Nitekim o dönemin Diyanet İşleri Başkanı M. Nuri Yılmaz şu anda halk TV`de, Ulusal Kanalda ve Başkent TV`de programlar yapıyor. Bu da Diyanet`in insanların itikatlarına dikkat ederken nelerin referans alındığını gösteriyor. Bu özetle şu anlama geliyor eğer sizin itikadınız, sizin inancınız ulusalcıların, faşistlerin politikalarıyla uyumlu değilse itikadınız bozuktur" diye konuştu.
Son günlerde çıkmış ya da çıkması muhtemel bir kanundan bahseden Güneş, "Bu kanunda 28 Şubat 1997`den itibaren disiplin suçu nedeniyle göreve son verilenlerin yeniden müracaatları halinde herhangi bir kadro kısılmasına gidilmeden göreve başlayacakları belirtilmektedir. Bu kanun 28 Şubat`ın meydana getirdiği mağduriyeti nispeten hafifletici uygulama olacağını umuyoruz" ifadesini kullandı. (Osman Gülebak/M. Emin Polat-İLKHA)