Doğruhaber Analiz / Hüseyin Sağlam
Uzun tutukluluk süresi, Türkiye’de hala en çok tartışılan konulardan biri olmayı sürdürüyor. AB müktesebatı çerçevesinde uzun tutukluluğa sınır tayin edilmesine dönük çabalar, en son 10 yıllık süreyle sınırlanırken, iki sene önce 10 yıllık tutukluluk süresi sonunda Hizbullah Ana Davası sanıklarının tahliye edilmesiyle farklı bir mecraya girmişti.
Geçtiğimiz günlerde konuyu görüşen Anayasa Mahkemesi, 10 yıllık süreyi öngören düzenlemeyi iptal ederken, yeni bir düzenleme için bir yıllık geçiş süreci öngörmesi, yeni tartışmaları beraberinde getirdi.
Karardan sonra açıklama yapan AYM başkanı Haşim KILIÇ, bu kararın otomatik tahliyelerekapı araladığını belirtirken, beş yıllık tutukluluk suresini tamamlayanların tahliye edilebileceğini söyledi.
Başta CHP olmak üzere Ergenekon ve Balyoz sanıklarının bir an önce serbest kalmasına dönük manevralar sergileyen birçok çevre, tutukluluk süresinin uzun tutulmasının insan haklarına aykırı olduğuna yönelik bariz bir kampanya yürüttükleri gözlerden kaçmamaktadır. Bunların gönlünde yatan süre, en fazla beş yıllık bir peryottan ibarettir. Kampanyaya katılan bu çevrelerin tümünün ortak özelliği de “Devrimci, demokrat, sosyalist, ulusalcı, laik, yurtsever vs” olmasıdır.
Yine beş yıllık sınırlamada ısrarcı olan, bunu insan haklarının olmazsa olmazı olarak değerlendiren bu kesimin bir başka özelliği ise, daha iki yıl öncesine kadar 10 yıllık sınırı bile az görerek Hizbullah tahliyeleri nedeniyle ortalığı bulandırmaya çalışmalarıydı.
Tahliye olan binlerce bombacıyı kutsama merasimleri düzenlenirken iki elin parmağını geçmeyecek sayıda Hizbullah davası sanıklarının tahliye edilmesi, bu kesimin kimyasını bozmuş, toplumun vicdanını da ikiyüzlü kampanyalarına alet etmekten çekinmemişlerdi.
Bu tip kişilik bozukluklarını sergileyenlerin manevralarını yine kısmen anlamıştık da, sözüm ona sıkı İslamcı geçinenlerin bile ağızlarını her açtıklarında “Toplumsal vicdan” ve adalete güven duygularının zedelendiğine dönük açıklamalarda diğer kesimle yarışa girmelerini anlamakta hayli zorlanmıştık.
Kanunu bizzat çıkardığı halde tahliyelerden hemen sonra adeta Öcalan’ın “kuşatın” direktifini emir telakki edercesine operasyon düğmesine basan iktidar erkinin yürüttüğü uygulamalar ise fanatik kesimin çıkışlarını bile gölgede bırakmaya yetmişti.
Şafak vaktinde basılan evler, apar topar gözaltına götürülen dindar insanlar, bizzat kendi çıkardıkları kanunun faturası olarak Müslüman halka yansıtılmıştı. Onlarca şehir ve ilçeye sarkan operasyonlar sonucunda 10 yılın intikamına dönüştürülen tutuklama ve hukuksuz yargılamalar yapılmakla kalmamış, sivil toplum kuruluşlarında faaliyet yürüten onlarca kişiye örgüt yöneticisi ya da üyesi suçlamasıyla ağır cezalar verilmiştir.
Bugün için Hüda Par’da başkan yardımcılığı sıfatıyla siyaset yapanlardan M.Bahattin Temel, Said Şahin ve gazeteci kimliğiyle tanınan Fikret Gültekin örgüt yöneticiliğinden mahkum edilerek 15’er yıldan fazla cezalara çarptırılmaları, Hizbullah tahliyeleriyle oluşturulan suni gündemin birer yansıması olarak insafsızca cezalandırılmışlardır.
10 yıllık süre sınırlamasına rağmen operasyon ve ceza olarak farklı insanlara en ilkel yöntemlerle ağır cezalar kesilirken, bugün için beş yıl sınırının makul olarak değerlendirilmesi, herhalde politik ikiyüzlülüğün en bariz yansıması olmuştur.
Tutukluluk süresi 10 yıldan 5 yıla indirilirken hafızalarda hala diri kalan o sözler herhalde demokrat kişiliklerin ikiyüzlülüğünün birer hatırası olarak kalacaktır.
“Toplumun vicdanı kanadı!”
“Toplumun adalete olan güven duygusu büyük bir darbe aldı!”
“Bizim de vicdanımız kanıyor!”
“Vicdanımız kanadı!”
“Yargı isterse hemen toplanıp tutuklanmaları yönünde karar çıkarabilir!”
“Bu tahliyeler AKP’nin komplosudur!”
“Bu tahliyeler yargının hükümete komplosudur!”
Madem beş yıllık süre yeterli olacaktır, o zaman dışarıya çıkacak bilumum bombacı, darbeci, balyozcu kardeşlerinizle vicdanınız rahatlayacak, vicdan kanamanız duracak, toplumun yargıya karşı zedelenen güveni en sağlam şekilde onarılmış olacaktır!
Hoş geldin BEŞ yıl; Elveda ON yıl!
Hoş geldin ikiyüzlülük; elveda insanlık!
Müslümanlar için hoş geldin zindan; Darbeci, bombacı için elveda zindan!
Daha da önemlisi,
“Hoş Geldin Türk DemokraSİSİ!”