Aralık ayında yeterli yağışların gelmemesi, kış mevsiminin kendini tam olarak göstermemesi, sıcaklık ortalamasının yükselmesi kuraklık riskini yeniden Türkiye gündemine taşıdı.

Meteoroloji verilerine göre Türkiye, son 52 yılın en sıcak Aralık ayını yaşadı. Ocak ayının da Türkiye'de beklenen kar yağışı geçen yıllara oranla büyük ölçüde gerçekleşmedi. 

Konuyla ilgili İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı ve Bursa Uludağ Üniversitesi Tarımsal Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Fevzi Çakmak, minimum suyla maksimum tasarruf elde edecek şekilde bir üretim modelini oluşturmamız gerektiğini belirtti.

"Kuraklıkla beraber kışlık ürünlerinin ekiminde ciddi sıkıntılar yaşanıyor"

Tarımdaki etkileri nasıl ortaya çıkacağı hakkında konuşan Çakmak, "Özellikle kuraklıkla beraber kışlık ürünlerinin ekiminde ciddi sıkıntılar yaşandı. Ekinlerde çıkış sorunları yaşandı.  Sulama imkânları olanlar sulamaya başladılar. Sulama yaparak bu ürünleri çıkarttılar. Bu sulama, maliyet artışlarına neden oldu.  Girdi maliyetlerinin yüksekliği ile bir kıskaçta olan çiftçi daha çok maliyet artışına maruz kaldı. Bundan sonraki süreçte de özellikle buğday ve arpa gibi kışlık ekilen ürünlerde bu şekilde havanın bu şekilde gitmesiyle ciddi anlamda verim düşüklüklerini etkileyecek ve üretimde ciddi azalmalar söz konusu olacaktır. Kuraklık sadece kışlık ürünleri değil barajların da dolmamasına sebep oluyor. Yer altı kaynaklarının aşağıya doğru çekilmesine neden oluyor." dedi.

"Barajlar dolmadığı için sulama imkânı kısıtlanacak"

Mart ayından itibaren başlayacak olan yazlık ekimlerde de eğer bu şekilde devam ederse ciddi sıkıntılar yaşanacağını belirten Çakmak, "Baraj doluluk oranları düşük kalırsa tarımsal sulamada toplam kullanılan suyun % 75'inin kullanıldığını düşünürsek ciddi anlamda yazlık ürünlerde de sulamada sıkıntıları yaşayacağımız anlamına gelir. Barajlar dolmadığı için sulama imkânı kısıtlanacak. Özellikle havaların sıcak gitmesiyle meyve ağaçlarının uyanmaya çiçeklenmeye başladığını gözlemliyoruz. Böyle olması da bir felaket anlamına geliyor. Oluşacak olan bir soğuk hava dalgası uyanan ağaçlara zarar verecektir. Yazın meyve ağaçları da büyük oranda zarar gördüğü için üretim kayıpları olacaktır. Tüketicilerin sofralarına ürünlerin çok daha pahalı bir şekilde gelmesine neden olacak." ifadelerini kullandı.

"AR-GE çalışmalarına önem vermek gerekir"

AR-GE çalışmalarına önem vermemiz gerektiğini söyleyen Çakmak, "AR-GE çalışmalarına önem vererek değişik iklim koşullarına adapte olacak yeni çeşitlerin ıslah edilmesi için kaynak aktarılması gerekiyor. Ekimden hasada kadar geçecek sürede bakım işlemlerinin yeniden gözden geçirilip değişen iklim koşullarına göre yeniden ele alınması gerekiyor. En büyük tasarrufu da sulamada kayıp-kaçak oranını minimize ederek barajlardan tarlaya geçen kanal şeklindeki sulamalar yerine kapalı sistem kayıp-kaçak oranlarını azaltacak sistemleri gündemimize almamız gerekiyor." diye belirtti.

"Tarla içinde de çiftçi eğitim birimleri kurulmalı"

Çakmak, "Tarla içinde de mutlaka çiftçinin eğitilerek çiftçi birimleriyle buluşturarak çiftçinin ektiği ürüne göre uygulanacak bir sulama programı çerçevesinde minimum suyla maksimum tasarrufla elde edecek şekilde bir üretim modelini oluşturmamız gerekiyor. Yapmadığımız takdirde barajlarda yeterli su olmadığı için belki de çiftçi birçok ürününü ektikten sonra su bulamadığı için ürünler kuruma noktasına gelebilecektir. Bu tip şeyleri görmemek ve yaşamamak için şimdiden konunun tarafları bir araya gelip farklı senaryolar üzerinden çalışıp yeni sulama ekim –dikim desenlerini şimdiden çiftçilerimize öğretmesi ve yönlendirilmesi gerekiyor." diye konuştu. (İLKHA)