Son 52 yılın en sıcak Aralık ayının yaşandığı 2022 yılı kış mevsimi aynı zamanda kurak geçmesi nedeni ile özellikle çiftçiler endişelendiriyor.

Geçen yılın yağış verilerine bakıldığında kasım, aralık ayında metrekareye 82 kilogram yağış düşmüş olmasına rağmen bu yıl kasım, aralık ayında düşen yağış miktarı 11 kilogram. Uzmanlar yağışın az olması Murat Nehri, Balık Gölü, Yazıcı Barajı gibi yerlerde ciddi anlamda su seviyesini azalttığını, ekinler için ise şuanda endişe verici bir tablonun olmadığını belirtti.

20 Ocak 1972 tarihinde Ağrı'da ölçülen sıfırın altında 45.6 derece hava sıcaklığı ile Türkiye ve Ortadoğu'nun en soğuk ili olan Ağrı, 1985 yılında ise 225 santimetreye ulaşan bir kar yağışı görmesine rağmen son dönemlerde bu değerler giderek azaldığı gibi bu yıl ise neredeyse yağışsız bir kış mevsimi geçiriyor.

Uzmanlar yağışın az olması ilerleyen zamanlar için ciddi anlamda kuraklık tehdidi olduğunu, su tasarrufunun ise büyük önem arz ettiğini belirtti.

"Küresel ısınma artık gündemimizde ciddi yer tutmaya başladı"

Havadaki sıcaklığın artması ile iklim değişikliğinin değişmesi ve ardından gelen kuraklığın tarım ülkesi olan Türkiye için olumsuz sonuçlara yol açabileceğini hatırlatan Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi (AİÇÜ) Rektör Yardımcısı ve aynı zamanda Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Kaya, "Malumunuz küresel ısınma artık gündemimizde ciddi yer tutmaya başladı. İnsan faaliyetleri sonucunda atmosfere bırakılan gazların sera etkisi oluşturması atmosferdeki ısı miktarını artırmakta ve bu durumda havadaki sıcaklığın armasına yol açmaktadır. Bu durumda iklim değişikliklerinin yerel ve bölgesel anlamda yol açabilmektedir. Bu sıcaklık artışı dünya genelinde hissedilmektedir. Türkiye Akdeniz İklim Kuşağı içinde yer alan ve buna bağlı olarak topoğrafik şartları nedeni ile farklı iklimlerin bir arada yaşandığı bir ülkedir ve aynı zamanda bir tarım ülkesidir. Bu açıdan da baktığımızda kuraklık gerçekten Türkiye açısından son derece önemlidir ve olumsuz sonuçlara yol açabilecek bir durumdur. Yani küresel ısınmadan en çok etkilenecek ülkelerden biride Türkiye'dir diyebiliriz bulunduğu konum itibari ile." ifadelerini kullandı.

Ağrı'da en az yağışın olduğu yıl 2022 yılı oldu

Ağrı'ya düşen yağışın yüzde 48'inin kar olduğunu belirten Kaya, kış mevsiminde yağışın bu denli az olmasının endişe verici olduğunu söyledi.

Kaya, "2022 yılı verilerine baktığımız zaman Aralık ayı son 52 yılın en sıcak ayı olarak kayıtlara geçti. Bu bağlamda da en az yağışın olduğu yıl olarak da kayıtlara geçti. Yağışlar ülkemizde farklı iklimler görülmekle beraber özellikle karasal iklimin etkili olduğu Doğu Anadolu Bölgesi başta olmak üzere diğer yerlerde kışın genellikle kar şeklinde yağışlar görülür. Mesela Ağrı ilimiz karasal iklimin en yoğun yaşandığı yerlerden biridir ve bu ilimizde de yıllık yağışların yaklaşık olarak yüzde 48'i kar şeklinde düşmektedir. Doğu Anadolu Bölgesi genelinde ve Ağrı ilinin özelinde ekim, kasım, aralık, ocak oldukça yoğun. Şubat ve mart ayına baktığımızda kar yağışları görülmektedir. Türkiye geneli baktığımızda Aralık ayında sıcaklıkların arttığı ve ters orantılı olarak yağışların ise büyük oranda düştüğünü görüyoruz. Gelecek açısından bu tedirgin edici bir durum, çünkü ülkemiz tarım ülkesidir, tarımın büyük çoğunluğu yağışlara bağımlı olarak yapılmaktadır." dedi.

"Şuan görünen kuraklığın ciddi bir tehdit olarak durduğu"

Yağışların azalması ile Balık Gölü, Fırat Nehri'nin en büyük kollarından olan Murat Nehri ile Yazıcı Barajı'nda su seviyesinde önemli azalma olduğunu dile getiren Kaya, Devlet başta olmak üzere her kesimin tedbir alması gerektiğini belirtti.

"Bütün akarsuların kaynağı yağışlardır, Türkiye'nin akarsularının önemli bir kuşamı genellikle dağlık alanlarda kaynağını almakta ve gerek yer altı suları ve gerekse yerüstü suları tamamen yağışlarla beslenmektedir." diyen Kaya sözlerini şöyle sürdürdü:

" Doğu Anadolu Bölgesi bu anlamda en önde gelen bölgelerden biridir ve yine Ağrı ilimize baktığımız zaman Murat Nehri Fırat Nehri'nin en büyük koludur, Ağrı'nın Diyadin ilçesinde kaynağını almakta. Gerek Murat Nehri ve kollarına ve gerekse Balık Gölü'ne baktığımız zaman su seviyesinin büyük ölçüde düştüğünü görüyoruz. Şuan görünen kuraklığın ciddi bir tehdit olarak durduğu. Bu açıdan tabi ki Devlet olarak, toplum ve bireyler olarak çok ciddi tedbirler almamız gerekiyor. İşte içme suyumuzdan, kullanma suyumuzdan, tarım suyumuzdan tedbir almamız lazım. Çünkü suyun çıkışı kadar girişi yoktur. Yani bu bir dengedir."

"… toplum olarak vurdumduymaz şekilde devam edersek …"

Alınacak tedbirler ile kuraklığın etkisinin biraz daha az hissedilebileceğini belirten Kaya, "İklim değişikliği aslında doğal bir olaydır yani günümüzden Türkiye'deki iklim şartları veya dünyadaki iklim değerleri günümüzden yaklaşık 8 bin yıl önce şekillenmiş. O günden bu güne nispi bir sıcaklık artışı olmuştur. Gerek Kur'an-ı Kerim ve gerekse Peygamber efendimizin Hadislerinde sularla ilgili, israf ile ilgili "Yiyiniz içiniz ama israf etmeyiniz." Bu gerçekten çok ciddi bir sorun. Eğer biz bu tedbirleri alırsak belki uzun vadede kuraklığın etkilerini ciddi vadede yaşamayız. Ama eğer toplum olarak vurdumduymaz şekilde devam edersek bunun sonuçlarını hep beraber yaşarız." şeklinde konuştu.

Geçmiş yıllar ile ilgili çeşitli yağış bilgilerini paylaşan Kaya, "Ağrı son dönemlerin en sıcak kışlarını yaşıyor. Ağrı 20 Ocak 1972 tarihinde Türkiye ve Ortadoğu'nun en düşük sıcaklığı kaydedilmiş eksi 45.6 derece ile. Bu neye bağlıdır kar yağışının çok olması. Mesela 1985 Şubat ayında Ağrı'daki kar kalınlığı 225 santimetre civarında. Geçmişte kar yağışlarının çok fazla olduğunu ve buna bağlı olarak sıcaklıkların ciddi manada düştüğünü ama 2022 yılında gerek ocak ve gerekse aralık ayının çok mutedil geçtiğini, düşük sıcaklıkların yaşanmadığını görüyoruz. Ümit ediyoruz ve dua ediyoruz geriye kalan şubat, mart aylarında hem kar yağışları hem de ilkbahardaki yağışların yeterli olması ve bu durumda bir kuraklık yaşanmaz ama bu şekilde devam etmesi kuraklık oluşturur buda hem tarımsal yönden hem ekonomik yönden hem sosyal yönden hepimizi ciddi anlamda etkiler." diye konuştu.

Yağışın ekinler üzerinde saha araştırmaları neticesinde ciddi bir sorun oluşturmadığını kaydeden Ağrı İl Tarım ve Orman Müdürü Kenan Engin, toprağın ilkbahar ve yaz yağışları ile ihtiyaç duyduğu suya ulaştığını belirtti.

Yağışların bu seyirde devam etmesinin ise şimdi olmasa da ilerleyen zamanalar için büyük risk oluşturduğunu hatırlatan Engin, geçen yılın aynı aylarına göre metrekareye 8 kat daha az yağış düştüğünü söyledi.

"Ağrı ilimiz hem tarım ve hem de hayvancılık açısından Türkiye'nin önemli illerinden biri." diyen Engin şunları söyledi:

"Toplam 3 buçuk dekar tarım arazimiz var. Yaklaşık 2 milyon civarında hayvan varlığımız var. Dolayısıyla hem ülkemizin ve hem de bölgemizin tarım potansiyeli açısından önemli illerinden biri. Bu 3 buçuk milyon dekar tarım arazisinin 3 milyona yakını tarla arazisidir. Yani ekilen ve hasat edilen alandır. Bizde özellikle güzlük ekimler bölgemizde buğday ve macar fiği olarak ekilmekte çiftçilerimiz tarafından. Yağış anlamında özelde Ağrı genelde bölgemiz ve ülkemizde geçmiş yıllara oranla bir düşüş var."

Don olayının ekinler için ciddi risk oluşturduğunun altını çizen Engin, "Ağrı ile ilgili de yağışlar noktasında kısaca bir bilgi vereceksek özellikle geçmiş yıllarda kasım ve aralık aylarında uzun yıllar ortalaması metrekareye 82 kilogram olmasına rağmen şuan kasım, aralık ayında düşen yağış miktarı 11 kilogram. Yani 8 kat daha az yağış yağdı. Fakat bu bizim, çiftçilerimiz için hala riskli bir problem değil. Güzlük ekimlerde özellikle yağan karın mevcut ekili alanların üstünü kaplayıp bir klima özelliği noktasında bir kar yağışını önemsiyoruz. Yağış yerde kalması lazım. Ama ekinimiz için ihtiyaç duyulan yağışlar ilkbahar ve yaz yağışlarıdır. Ziraat mühendisi arkadaşlarımızın sahada, tarlalarda yaptığı ürün denetimlerinde de hem tohumlamada hem çimlenmede ciddi bir risk görülmüyor. Ama şöyle bir riskimiz var eğer yağış olmazsa ve devamında çimlenmeden sonra don vurursa bu ciddi manada zarara dönüşebilir." dedi. (İLKHA)