Teklifin tümü üzerinde söz alan CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, başörtüsü meselesinin özünde kılık kıyafet ve hak meselesinin bulunduğunu, Anayasa'nın evrensel hakları düzenleyen hükümlerinde bunun zaten yer aldığını söyledi.

Bu konuda Anayasa değişikliğine gerek olmadığını dile getiren Tezcan, "Hemen itiraz edeceksiniz, 'CHP olarak 2008'de Anayasa Mahkemesine gittiniz ve Anayasa Mahkemesi iptal etti.' diye. Keşke gitmeseydik, gitmenin ötesinde işte bu tutumlar ne yazık ki size hak etmediğiniz 12 yıllık ilave iktidar verdi. Rahatsızlık ne? Biz artık bu malzemeyi vermiyoruz, bu yüzden huzursuzsunuz." diye konuştu.

Anayasa uygulayıcılarla ilgili problem olduğunu belirten Tezcan, şöyle devam etti:

"Anayasa'da 'Basın özgür.' diyoruz ama buna rağmen basın özgürlüğünü sınırlayan birçok uygulama var. Anayasa'da 'Yargıya müdahale edilemez.' diyor. Ekrem İmamoğlu kararı, yargıyla ilgili kararlar, hakimlerin üzerindeki baskı meydanda. Bu, uygulamayla ilgili bir sorun, Anayasa'nın varlığıyla ilgili sorun değil. Uygulama, siyaset atmosferiyle ilgili. Türkiye'de yapmamız gereken şey Anayasa'yı değiştirmek değil, siyaset atmosferini değiştirmek ve biz tam da bunu yapıyorduk. Bu meselelerin, siyasetin malzemesi yapılmaması için bir siyaset ortamı yaratıyoruz. Kanun teklifi bunun tam da göbeğindeki, ortasındaki, merkezindeki bir adım."

"Anayasa değişikliği zaruret haline geldi"

AK Parti Grup Başkanvekili Yılmaz Tunç, mevzuatta başörtüsü serbestliğinin 2013'ten itibaren sağlandığını söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, sosyal medyadan yayınladığı mesajla başörtüsü konusunda kanun teklifi vereceklerini kamuoyuyla paylaştığını, teklifin birkaç gün sonra Meclis Başkanlığına sunulduğunu hatırlatan Tunç, "Yalnızca kamuda çalışanlara yönelik özgürlük getiren kanun teklifi; bir taraftan özgürlük getiriyormuş gibiyken diğer taraftan belli kesimler için yasaklama getiriyor." dedi.

"Kanun teklifi verdik, bunu kabul edin. Anayasa değişikliğine ne ihtiyaç var?" denildiğini aktaran Tunç, "CHP'nin teklifi, '2011'den bu yana fiili bir durum var, aslında bir yasak var. Biz bu yasağı kanun teklifiyle çözmek istiyoruz.' düşüncesini de beraberinde getiriyor. Kanun teklifine 'evet' denildiği takdirde; kanunun değişmesi basit çoğunluğa tabi, dolayısıyla basit çoğunlukla değiştiğinde yine o kanun ortadan kalktığında yasaklama dönemine tekrar geriye dönüş söz konusu. Bu nedenle Anayasa değişikliği zaruret haline geldi, burada Anayasa değişikliğine başvurmaktan başka çare yok." ifadelerini kullandı.

 "Aile ne kadar güçlü olursa toplum da millet de o kadar güçlü olur"

Anayasa değişikliği teklifiyle kadının onurunu ve hakkını koruyan bir durumun anayasal güvenceye kavuşacağını belirten Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Devletin varlık nedeni temel hak ve hürriyetlerin kaldırılması veya sınırlandırılmasına kapı aralamak değil, aksine bu hakların güven içinde ve özgür bir iklimde kullanılmasını teminat altına almak ve bunun önündeki engelleri kaldırmak. İnsan haklarına dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletinde, insan temel hak ve hürriyetleri Anayasa ve kanunların teminatı altında. Hiçbir insan dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefe, inanç, din, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılığa tabi tutulamaz. Herkes kanun önünde eşit. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorunda. Böyle bir devlet, kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmasının önündeki engelleri kaldırmakla da yükümlü. Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti, kadınların bu noktadaki tercihlerini korumakla mükellef. Dini inancı dolayısıyla başını örten ve kıyafet tercihinde bulunan kadınların, yasal ve idari düzenlemeler veya fiili uygulamalarla insan onuruyla bağdaşmayan, Anayasa'ya aykırı, ayrımcı ve çağdışı uygulamalara bir daha maruz bırakılmamaları için anayasal güvence getirme gereği var. Bunun için bu Anayasa değişikliği teklifi verildi. Düzenlemeye milletvekillerimizin gerek Anayasa Komisyonunda gerekse Genel Kurulda nitelikli çoğunlukla 'evet' diyeceklerine inanıyoruz. Aksi görüşü düşünmek bile istemiyoruz."

Anayasa değişikliği teklifiyle evlilik birliğinin de tanımlanacağını anlatan Tunç, "Aile, Türk toplumunun temeli; aile ne kadar güçlü olursa toplum da millet de o kadar güçlü olur. Evlilik birliğinin yalnızca kadın ile erkek arasında kurulabileceği yönündeki düzenlemenin çok önemli olduğunu düşünüyoruz." dedi.

Aileyi tehdit eden birtakım propagandalara bütün dünyada şahit olduklarını dile getiren Tunç, "Bunun ülkemizde birtakım örneklerini hep birlikte görüyoruz. Birtakım sapkın akımların ülkemizde de yaygınlaşmasının önüne geçecek çok önemli bir düzenleme ve toplum da buna 'evet' dememizi bekliyor." değerlendirmesinde bulundu.

 

AA