Son yıllarda başta çocuklar ve gençler olmak üzere, toplumun büyük bir kesiminin içine saplandığı uyuşturucu madde bağımlılığı yaşı her geçen gün düşüyor.
Uyuşturucu kullanım yaşının ortaokula kadar düştüğüne dikkat çeken UMDER (Uyuşturucu ile Mücadele ve Eğitim Derneği) Kurucu Başkanı Leyla Yağanoğlu, uyuşturucuya bulaşma nedenleri, önlenmesi, ebeveynlerin dikkat edeceği konular ve tedavi yöntemi hakkında İLKHA muhabirlerine konuştu.
Derneğin amaç ve misyonu hakkında bilgilendirmede bulunan Yağanoğlu, "Uyuşturucuyla Mücadele Derneği 2013 yılından beri hizmet veriyor. Benim yakınımın madde bağımlılığına bulaşması ile birlikte biz bu sürece girmeye başladık. Akabinde neler yapılır diye düşündük. Şu an ülkemiz çok iyi bir noktaya geldi mücadeleyle ilgili. Fakat ben 2008'lerden bahsediyorum. 2008'lerde ciddi anlamda mücadele noktasında problem yaşıyorduk. Çünkü ne olduğunu bilmiyorduk. Neyle savaşmamız gerektiğini bilmiyorduk." dedi.
"Uyuşturucu madde kullanım yaş ortalaması gün geçtikçe düşüyor"
Uyuşturucunun ciddi anlamda bir dert olduğunu, uyuşturucuya yönelik operasyonlara destek verdiklerini belirten Yağanoğlu, "Yaş ortalaması gün geçtikçe düşüyor. Kullanıcılar çoğalıyor. Bununla birlikte biz ve devlet büyüklerimiz mücadeleye devam ediyoruz. Arzın önünün kesilmesi bir yandan sağlık boyutu, diğer yandan rehabilitasyon süreci, çalışmalarımız hızla devam etmekte. Bu ebeveynlerin dikkat etmesi gereken konular. Başlıca annelerin, babaların çocuklarını çok iyi gözlemlemesi gerektiğini buradan vurguluyorum. Çocuklarını ve gençlerimizi çok iyi tanımaları gerektiği kanaatindeyim." dedi.
"Başlamadan yakalayabilmek en güzel zaman dilimidir"
Yağanoğlu, "Akşamları özellikle bir masada yemek masasında ailelerin toplanıp birlikte yemek yemeleri gerektiğini düşünüyorum. O yemekte çocuklarının gözlerinin içine bakarak onları okuldan geldiklerinde, işteyken geldiklerinde böyle bir kucaklayarak çaktırmadan koklayabilirler. Göz bebeklerinde büyüme, küçülme, göz altlarında morarma, zayıflama, aşırı kilo alma, aşırı yemek yememe, odasında yalnız kalma, onunla birlikte tek başına zaman geçirme, yemek alışkanlıkları değişme gibi birçok dikkat etmemiz gereken hususlarımız var. Rehabilitasyon olmadan tedavi olmaz. Rehabilitasyon süreci mutlak surette şarttır. Önlemek aslında en güzeli. Bağımlılığa giden yolları kapatmak aslında en güzeli. Dezavantajlı gruplara çok dikkat etmek lazım. Madde kullanımı başladıktan sonra çocukları maddeden ayırabilmek hem uzunca bir süreç hem pahalı bir tedavi yöntemi var hem de tekrarlama zararları var. Bu sebepten dolayı başlamadan yakalayabilmek en güzel zaman dilimidir diyorum." ifadelerini kullandı.
"Ergenlik ile madde bağımlılığı birbirine çok benzer reaksiyonlar gösterir, bunları karıştırmamak gerekiyor"
Tedavi yöntemleri hakkında da bilgilendirmede bulunan Yağanoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Çalışmalarımız devam etmekte. AMATEM'den çıkan çocuklar mahallelerine geri döndükleri zaman ne yazık ki maddeye tekrar yöneliyorlar. Biz tam burada devreye giriyoruz. Geçiş evleri dediğimiz Umum Uyuşturucuyla Mücadele Rehabilitasyon Sosyal Uyum Merkezi gibi birkaç dernek, Temelli'de ve Kırıkkale'de rehabilitasyon merkezleri mevcut. Bu rehabilitasyon merkezlerinde çocuklara, gençlere mutlak surette en kısa, minimum 3 aylık periyotlarla sosyal hayata entegrasyonunu tamamlamaları gerekiyor. Bir kere öncelikle mevcut sorunu çok iyi analiz etmemiz gerekiyor. Ergenlik ile madde bağımlılığı birbirine çok benzer reaksiyonlar gösterir. Bunları karıştırmamak gerekiyor. Agresiflik, kapı çarpmalar, isyanlar, asilik, öfke nöbetleri ve öfke kontrolsüzlük gibi gördüğümüz zaman çocuklarda 'Bu madde kullanıyor.' denilebiliyor. Hayır öyle bir şey yok. Bunu çok iyi analiz etmemiz gerekiyor."
"Sevgi dili olmadığı sürece sorunu çözümlemek imkansızdır"
Yağanoğlu son olarak "Çocuğumuzun dediğim gibi kilo kontrolleri, göz bakışları, yeme alışkanlıkları, kıyafeti, para harcaması, odasında yalnız vakit geçirmeleri artarsa şayet alarm sinyalleri çalıyor demektir. Felaket geliyorum diyordur. Bundan net hem fikiriz. Peki bu durumda ne yapmak lazım? Çocuğumuzu önce anladığımızı lisan-ı münasip ile konuşmamız gerekiyor. Sevgi dili olmadığı sürece sorunu çözümlemek imkansızdır. Ne demişler atalarımız 'Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.' Her şeyi sevgi halleder. Biz büyükler ve yetişkinler bile birisi bize ters davransa inadına onun dediğinin tersini yaparız. Ama ılımlı ve olumlu yaklaşımlarda eminim ki herkes daha mütevazi, daha yatkın, daha anlayışlı olur. İki taraf da birbirine karşılıklı bir tedavi sürecinin mutlak surette başlatılması gerekir. Uzmandan yardım alınması gerekir. Bilahare takip edilmesi gerekir. Hatta uzunca yıllar öyle odaya kitleme ile. Öyle olsa cezaevinden çıkan çocuklar tekrar tekrar maddeye dönüş yapmazlardı." şeklinde konuştu. (İLKHA)