Mehmet Tahir Özsoy/Doğruhaber

2023-2024 Eğitim Öğretim Yılı için Seçmeli Ders Belirleme Zamanı 02 Ocak’ta başlayıp 20 Ocak’ta sona erecek. Buna göre ders seçme sürecinde son haftaya girildi. Ortaokul ve liseli gençlerin velileri vasıtasıyla seçmeli derslerini 20 Ocak tarihine kadar okul idarelerine başvurarak seçmelerini gerekiyor. Kur’an-ı Kerim, Peygamberimizin Hayatı (Siyer), Temel Dini Bilgiler ve Kürtçe, Zazaca, Lazca, Gürcüce gibi dillerin dersleri seçilebiliyor. Ancak kimi yerde seçmeli derse öğretmen atanmıyor, kimi yerde süreç dolmadan seçmeli ders kayıt süresi sona eriyor. Her yıl benzer sorunlar nedeniyle öğrenciler manevi ve kültürel katkıları çok önemli olan bu derslerden mahrum kalıyor. Kamuoyu bu derslerin zorunlu hale getirilmesini istiyor. Konuyla ilgili gazetemize konuşan uzmanlar bu derslerin zorunlu hale getirilmesinin önemine değinerek yetkililere çağrıda bulundular.

“MANEVİYATTAN MAHRUM KALAN ÖĞRENCİLERİMİZDE DOĞAN BOŞLUK ZARARLI ŞEYLERLE DOLUYOR”

Konuyla ilgili gazetemize konuşan Kur’an Nesli Platformu Sözcüsü Mehmet Emin Sütçü, sınav endeksli eğitim sisteminin zararlarına da değinerek önemli açıklamalarda bulundu. “Malum Z kuşağı diye anılan gençliğin içinde bulunduğu durumdan herkes muzdarip” diyen Sütçü şöyle devam etti: “Herkes bir şekilde dert yakınıyor. Ve hakikaten gençlik sadece önüne endişe ve gelecek diye bir sınav konulmuş. İlkokuldan itibaren bu çocuklar sınava endeksli yetişiyorlar. Öğrencilerimizde başka bir amaç başka bir gaye olmuyor maalesef. Daha sonra da tabi maneviyattan geri kalan, güzel ahlakla yetiştirilmekten uzak kalan, her şeyi dersten ibaret gören öğrencilerimizde haliyle o maneviyattan doğan boşluk bir şekilde başka yerlerden doldurulacak. Yani internetten, televizyondan, izledikleri dizilerden veya dışarıda çevresinden bir şekilde o boşluğu dolduracaklar. Haliyle bu boşluk maneviyatla doldurulmadığı zaman ister istemez yıkıcı, gençliği bozacak alışkanlıklarla veya farklı ideolojilerle, farklı fikirlerle doluyor. Bu da toplumsal olarak gerçekten güzel ahlakın yitirildiği, artık gençlerin kültürlerinden değerlerinden uzaklaştığı bir neslin ortaya çıkmasına sebep olur.”

“BU DERSLER ZORUNLU HALE GETİRİLMELİ”

Dini ve kültürel hassasiyeti olan velilerin bile birçok nedenden dolayı bu dersleri seçmekte geri kaldığını kaydeden Sütçü, şunlar söyledi: “Nasıl Türkçe nasıl birleştirici bir dil olarak görüldüğü için haftada 4-5 saat zorunlu hale getirilmişse, toplumları birleştirici özelliğinin çok daha fazla olduğuna inandığımız dini değerlerin ve bu değerleri içeren derslerinde öyle haftada bir saatle değil en az 3-4 saatle zorunlu hale getirilmesi lazım. Yani şuanda belki seçmeli olarak sunuluyor ama hassasiyeti olan velilerin dahi bu konuda gevşek davrandığını görüyoruz. Çünkü önlerine sınav diye bir gerçek dayatılıyor. Dolayısıyla tamamen sınava endeksli yetişen bir gençlik var. Bu tarafta veliler de, ‘ya bu dersleri seçtiğim veya bu derslerin verildiği meslek imam hatiplere gönderdiğim zaman, bu yarışta benim öğrencim geri kalacak’ diye düşünüyor. Bu kaygıyla dini hassasiyeti olan velilerde de gevşekliğe sebep oluyor. Bu anlamda hem bu derslerin zorunlu hale getirilmesi, bununla da yetinmeyip sınavda en azından bu derslerle ilgili soruların da mutlaka sorulması gerekiyor ki; bu dersler biraz daha önemsensin, biraz daha ciddiye alınsın.” 

“SEÇMELİ DERSLERİN SEÇİLMEMESİ İÇİN ÇABA GÖSTERENLER VAR”

Bingöl Üniversitesi Zaza Dili Ve Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanı Doktor Öğretim Üyesi İbrahim Dağılma da, gazetemize konuştu. Bu seçmeli derslerin zorunlu derse geçmesinin önemine vurgu yapan Dağılma, “Ancak dayatmalı zorunlu ders olmamalı. Birileri bu dersi almak istemeyebilir. Bu farklı sonuçlara sebebiyet verebilir. Öte yandan okul idarecileri Kur’an-ı Kerim olsun, Siyer olsun Temel Dini Bilgiler olsun dil bağlamındaki dersler olsun çoğunlukla Türkiye’nin siyasi şartlarına bağlı olarak endişe ve ideoloji içerikli seçilmemesi için bir çaba gösterenler var. Ve okulda genellikle matematik, Türkçe ve bildiğimiz temel derslerdeki öğretmenlere ek ders çıkıp, ders yükünde dağılma, parçalanma olmasın diye ‘aman ben kalkıp, Siyer’le, Kur’an-ı Kerim’le, Zaza ve Kürtçeyle mi uğraşacağım’ gibi bu şekilde dersi seçtirmeme noktası var. Diğer çok önemli bir nokta da maalesef okul idarecilerinin çoğu velilere seçmeli ders dilekçesi göndermiyorlar. Kendileri okullarında o anda nasıl bir konsensüs oluşmuşsa o konsensüse bağlı olarak dersleri seçip içeri veriyorlar. Hatta bir ara hukukumuz olan bir okul idarecisinden derslerin seçilmesi konusunda ricacı olmuştum. Güldü. Dedim; ‘Neden gülüyorsunuz hocam?’ dedi; ‘hocam biz dersleri bir hafta önceden sisteme yükledik.’ Bu benim şahit olduğum bir olay. Buna bağlı olarak da en az tarihin bitiminden önce iş yükünü azaltmak için bir evraktan ya da bürokrasi bazı işlerden kurtulmak için dersi en az 3-4 gün önceden seçtirip sisteme yükleme durumları da var.” şeklinde konuştu.

“DAYATMA DEĞİL DE GÖNÜLLÜ ZORUNLU DERS OLMALI”

Siyasilerin bu konuda gereken adımları atması gerektiğinin altını çizen Dağılma, şunları kaydetti: “Dersin Kur’an-ı Kerim, Siyer, Temel Dini Bilgiler, Zazaca, Kürtçe ve diğer dil bağlamlarının zorunlu ders haline getirilmesi lazım. Ama bu zorunlu derste de bir inceliğin ihmal edilmemesi gerekiyor. Dayatma değil de; gönüllü zorunlu ders şeklinde olsa ben kabul göreceğini düşünüyorum. Bir de burada siyasi irade burada çok önemlidir. Dostalar alışverişte görsün diye değil bir hak olduğu için, bir ihtiyaç olduğu için bu adımın atılması lazım.”

HÜDA PAR: SEÇMELİ DEĞİL ZORUNLU OLMALI

HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı da, partisinin iç ve dış gündeme ilişkin yaptığı son değerlendirmede, bu konuya değinmişti. 2 Ocak itibarıyla başlayan orta öğretimde seçmeli ders takviminin, 20 Ocak’ta sona ereceğini belirten Ramanlı, öğrenciler ve velilerin bu tarihler arasında seçmeli ders tercihi yapabileceğini aktarmıştı. Ancak şimdiye kadarki pratiğe bakıldığında, çoğunlukla bu tercihin öğrencilere ve velilere bırakılmadığının görüldüğünü kaydeden Ramanlı, "Okul idarecileri seçilen birçok ders için öğretmenin olmadığını belirterek öğrenciyi ve veliyi seçtiği derslerden vazgeçirmektedir. Öğrencilerimiz ve velilerimiz bu konuda hassas olmalı, tercihi okul idarecilerine bırakmamalıdırlar. Okul idaresi, öğrencinin tercihine göre öğretmen bulmak zorundadır." diye belirtti. Ramanlı, "Öğrenciler özellikle 'Yaşayan Diller ve Lehçeler' dersinde kendi ana dillerini tercih etmelidirler. Okul idareleri bu konuda hassas olmalı, öğrenci ve velilerin tercihlerine göre öğretmen ayarlamalıdır. Hükümet tercih edilen seçmeli dersler için yeteri kadar öğretmen ataması yapmalı, öğrencileri istemedikleri tercihlere mecbur bırakmamalıdır. Sorunun nihai çözümü için ana dilde eğitimin önündeki her türlü engel kaldırılmalı ve daha fazla geciktirilmeden bu haklı talep karşılanmalıdır. Müslüman bir ülkede dini değerleri anlatan derslerin, müzik ve resim dersleri kadar önemli görülmeyip seçmeli olması kadar abes bir durum olamaz. Kur’an-ı Kerim, Peygamberimizin Hayatı ve Temel Dini Bilgiler dersleri zorunlu olmalıdır. Velisinin bu dersleri almasını istemediği öğrenci ise muaf tutulmalıdır" değerlendirmesinde bulunmuştu.