ÖMER KARADUMAN / DOĞRUHABER

İŞGALCİLER KARŞILAMA TÖRENİNE FIRSAT VERMEDİLER

Yaklaşık 40 yıl önce alıkonularak çeşitli zindanlarda tutulan Kerim Yunus’un işgal zindanlarından çıkışının bir kutlamaya dönüşmemesi için siyonist rejim tarafından sessiz sedasız bir şekilde zindandan çıkarılarak tenha bir caddeye bırakıldı.

Filistin medyasına göre işgalci siyonistler onun için aile efradı ve yakınları tarafından bir karşılama töreni düzenlenmesine fırsat vermemek için, kendisini zindandan çıkardıktan sonra Filistin'in 1948'de işgal edilmiş bölgesinde yer alan Ra'nana şehrinde bir caddeye bırakıldı. 

Özgürlüğüne kavuşan Kerim Yunus'un buradan kardeşleriyle irtibata geçmesi üzerine kardeşleri kendisine ulaşarak onu ailenin 1948'de işgal edilmiş bölgenin kuzey kesimindeki Are'de bulunan bir evine götürüldü. 

Filistin Esirler Heyeti, Yunus'un sabahın erken saatlerinde zindandan çıkarıldığını ve kendisi için karşılama töreni düzenlenmesine fırsat verilmemesi amacıyla ulaşılması zor bir yere bırakıldığını dile getirerek işgalci Yahudi zihniyetin şeytani entrikalarına vurgu yaptı. 

Bununla birlikte özgürlüğüne kavuştuğu haberinin alınmasıyla birlikte Filistinlilerin onu karşılamak amacıyla ailesinin evinde toplanarak bu olayı kutlamaya çevirdiler.

Filistin'in 1948'de işgal edilmiş bölgesindeki Are şehrinde 1958 yılında dünyaya gelen Kerim Yunus Filistin direnişinin önde gelen şahsiyetlerinden biri olarak biliniyor. 

İşgal rejimi tarafından esir edilmesinden sonra önce hakkında idam cezası verildi. Sonra bu ceza müebbet hapse dönüştürüldü ve daha sonra müebbet hapis kırk yıl olarak sınırlandırılmıştı.

FİLİSTİN ESİR HAREKETİ: KANIMIZIN SON DAMLASINA KADAR DİRENECEĞİZ!

Filistin Ulusal Esir Hareketi, siyonist işgal rejiminin esirlere ve onların haklarına herhangi bir saldırıda bulunması durumunda geniş çaplı bir başkaldırı başlatabileceği uyarısında bulundu.

"İşgalcinin tüm tehditlerine rağmen kanımızın son damlasına kadar direneceğiz" diyen Esir Hareketi kapsamlı bir başkaldırı başlatabileceği uyarısında bulundu.

Esir Hareketi yaptığı uyarıda savaşın savaşla karşılanacağını belirterek kanlarının son damlasına kadar direneceklerini söyledi.

Bu arada Filistin'deki direniş hareketlerinin Ortak Operasyon Odası'ndan da esirlerin işgale karşı direnişlerine arka çıkmak ve destek vermek için kılıçlarını çekerek her an savaşa hazır halde bulunmasını istedi. Esirler, kendilerinin özgürlüklerine kavuşturulmaları sözünün yerine getirilmesi için ortaya çıkan fırsatların değerlendirilmesi talebinde bulundu.

Esir Hareketi en son 4 Ocak Çarşamba günü işgal rejiminin son dönemde esirleri sıkıştırma amaçlı uygulamalarına karşı sergileyeceği tavır ve işgal rejiminden talepleri hakkında ayrıntılı bilgiler içeren bir bildiri yayınladı.

“ESİR TAKASI İÇİN MEŞRU TÜM YOLLARI KULLANIYORUZ”

İslami Direniş Hareketi (HAMAS) Siyasi Büro üyelerinden ve Esirler Dosyası sorumlusu Zahir Cebbarin, siyonistlere ait bazı basın yayın organlarında yayınlanan işgal rejimiyle esir takasının ayrıntılarına dair haberlerin doğru olmadığını açıkladı. 

Cebbarin yaptığı basın açıklamasında, siyonistlere ait bazı basın yayın organlarında esir takası konusunda yapılan görüşmelerde ilerleme kaydedildiğine dair bazı ayrıntıların doğru bilgileri yansıtmadığını ifade etti. 

Cebbarin, direnişin, işgal zindanlarındaki Filistinli esirleri özgürlüklerine kavuşturmak için mümkün olan bütün yollardan ve araçlardan yararlanacağını ifade etti. 

Direnişin elinde hâlen işgalci askerlerden 4 esir bulunuyor. Bunlardan 2'si işgal rejiminin 2014 yazında gerçekleştirdiği saldırıda ele geçirilmişti. 2'sinin ne gibi şartlarda ele geçirildiği hakkında ise net bir bilgi verilmiş değil. Filistin direnişi bu esirlerin durumları ve nerede tutuldukları hakkında herhangi bir bilgi vermiyor.

Şimdiye kadar esir takası konusunda bazı dolaylı görüşmeler yapıldı ancak bir sonuç elde edilemedi. Bu yüzden Hamas'ın Gazze'deki sorumlusu Yahya Sinvar işgal rejiminin bu konuyu uzatmaya devam etmesi durumunda Filistin direnişinin elindeki esirlerin dosyasını kapatabileceğini dile getirmişti.

İŞGAL ZİNDANLARINDA KAÇ ESİR VAR?

Siyonist işgal rejimi 1948’den bugüne kadar kadın-çocuk ayırt etmeden bir milyondan fazla Filistinliyi tutukladı.

Resmi istatistiklere göre, halihazırda 102’si 20 yıldan, 20’si 30 yıldan uzun süredir esaret altında olan 4 bin 700 Filistinli mahkum bulunuyor. Örneğin, Kerim Yunus 1983’ten beri esir (tutuluyordu), Nail el-Barguti 40 yılı aşkın süredir esir. Ayrıca Şoruk Diyat gibi 16 yıl hapis cezası alan 35 kadın mahkum var. Cezaevi yönetimlerinin esirlerin odalarını sürekli bastığı, bilhassa kadınların tüm mahremiyetlerini çiğnedikleri de artık kamuoyunca bilinen bir gerçek.

Filistinli esirler arasında çok sayıda çocuk da bulunuyor. 18 yaşından küçük 180 çocuğun bulunduğu Filistin’de, İşgalciler bugüne kadar 50 binden fazla çocuğu tutukladı. Çocuk haklarını ihlal eden siyonistler burada da ırkçı politikalar yürütüyor. Siyonist işgal rejimi yasalarında 18 yaş altı herkes “çocuk” olarak kabul edilirken Filistinliler söz konusu olduğunda bu yaş sınırı 16’ya iniyor. Türlü işkencelere maruz kalan bu çocuklar gerekli sağlık hizmetlerinden de yoksun bırakılıyor.

Filistin Esir Hareketinin yaptığı açıklamaya göre işgal zindanlarında şehit sayısı 1967'den bu yana 227’ye ulaştı. 73 Filistinli esir işkence sonucu, 72'si kasıtlı tıbbi ihmal sonucu ve 75'i de tutuklamanın hemen ardından kasten şehid edildi. 7 mahkum ise işgal zindanlarında bilinçli bir şekilde vurularak şehit edildi.

İSLAM DÜNYASI FİLİSTİN DAVASINA VE ESİRLERİNE SAHİP ÇIKMALIDIR

Siyonist azgınlığın günden güne artmasının en önemli sebebi Dünya Müslümanlarının başta olmak üzere ‘İnsanlığın Filistin’de her gün yaşanan bu trajediye sessiz kalması veya güçlü bir tepki ortaya koymamasıdır.

Başta Ortadoğu’daki bir kısım sözde İslam Ülkesi olmak üzere, Siyonist işgal rejimi ile geliştirilen ikili anlaşmalar ve ticari-ekonomik çıkar odaklı ilişkiler siyonist işgal rejiminin varlığını onaylamak anlamına geldiği gibi, mevcut işgal pozisyonuna da güç katmaktadır.

Bundan dolayı siyonist işgal rejimi ile tüm bağlar kesilmeli ve mazlum Filistinlilere karşı işlenen zulümlere bu anlaşmalar yoluyla ortak olunmamalıdır.