Birçoğu gibi ilk kez kongreye katılma heyecanıyla 13 saatlik yolculuk sonrası Ankara’ya yetiştik… Herkes yol yorgunluğunu bir kenara atmış; kongre de neler anlatılacağını, neler söyleneceğini merakla bekliyordu… Türkiye siyasetinin pek alışık olmadığı şekilde yani Kur’an tilaveti ile açılışın yapılması umutlarımızın boşa gitmeyeceği yönündeki ilk işaretti…
İçerisi tıklım tıklımdı… İstanbul’dan katılan abimle görüşmek için dışarı çıktığımda dışarısının da aynı şekil kalabalık olduğunu gördüm. Öyle ki dışarıda ki kalabalığın içeriden yoğun olduğunu dahi düşündüm…
Abimi beklerken birkaç kişiyle de tanışma, konuşma fırsatım oldu… Kimi Mardin’den, kimi Diyarbekir’den, kimi Malatya’dan gelmişti. Hepsinin gözlerinde ki umut; parti mensuplarının omuzlarındaki sorumluluğu daha iyi, gayretle yerine getirmelerini gerektiriyordu…
Özellikle tanıştığım biri vardı ki beni etkileyen düşündüren… 38-40 yaşlarında tesettürlü bir abla, çekingen bir o kadar da güler yüzlü tavırlarıyla dikkatimi çekti… Selam verdikten sonra muhabbet ettik biraz…
Almanya’dan kongre için geldiğini söyleyince şaşırdım… “Almanya’dan sırf kongre için mi geldiniz?” diye sordum. “Evet, Müslümanların attığı her olumlu adımı desteklemek gerek, değil mi?” dedi. “Haklısınız. Peki nerelisiniz?” dedim…
Alman olduğunu söyledi. Şaşkınlığım arttı. “Nasıl yani?” diye merakla sordum. Yüzünden tebessümü eksik etmeyen abla şöyle dedi “Ben Alman’ım. Eşim Elazığ’lı. 20 yaşlarındayken Müslüman oldum.” “Maşallah, Alman’sınız, Müslüman oldunuz, Hüdapar için buraya geldiniz, öyle mi?” dedim… “Evet, Müslüman olmama şaşırdıysan; Almanya’da benim gibi bir sürü kişi İslam’ı seçiyor. Kongreye gelmeme şaşırdıysan; Hüdapar sadece sizin için değerli değil...” şeklinde espri yaparak devam etti... “Dünya genelinde Müslümanların temsiliyet sorunu vardır. Yönetilen Müslüman ama yöneten; kendi menfaatlerini, İslam’ın maslahatına tercih edince maalesef ilahi sistem tesis edilmiyor, düzen bozuluyor. Hüdapar’ın kaynağı sağlam, çünkü referansı İslam. Bu tabi ki bizi de umutlandırıyor, bizi de sevindiriyor. Bu yüzden Almanya’dan kalkıp buraya geldik…”
Bir süre bu minvalde konuşmamız devam etti. Daha sonra, ismini Hatice olarak değiştiren bu Alman ama Müslüman abla ile tekrar görüşme dileğiyle vedalaştık…
Sadece Türkiye’de ki değil, dünya Müslümanlarının; İslam’ın adaletine, Hakka riayet edilmesine muhtaç olduğunu anladım. Bu bağlamda Hüdapar’ın sorumluluğu ağır. Çünkü sadece bölge Müslümanlarının değil, Türkiye dışındaki Müslümanlarında umudu, geleceğe yönelik beklentileri adeta Hüdapar’ın siyasetteki dik duruşuyla orantılı…
Rabbim, zemini kaygan olan siyasi arena da Hür Dava Partisi’ne; eğilmeden, bükülmeden, dimdik bir şekilde Hak ve Adaleti tesis etmeyi nasip etsin…
Fatma Zehra Koca / Siverek / Yaş:21