Bakan Özer, Din Öğretimi Genel Müdürlüğünce düzenlenen "Vefatının 61. Yılı Hatırasına Ahmet Tevfik İleri Anma Programı"na katıldı.

Özer,  Tevfik İleri Anadolu İmam Hatip Lisesi Konferans Salonu'nda düzenlenen programdaki konuşmasına Tevfik İleri ve dava arkadaşları Adnan Menderes başta olmak üzere imam hatip okullarının açılmasında emeği geçen Celalettin Ökten'e Allah'tan rahmet dileyerek başladı.

"Aslında Tevfik İleri bir hikâyenin kahramanı..." diyen Bakan Özer, "Bu toprağın insanlarının değerleriyle bütünleşik şekilde yaşama, hikâyesini hayata geçirmekle ilgili taleplerini somut bir şekilde devletin eliyle, devletle milleti karşı karşıya getirmeden bütünleştirerek mesafe alınabileceğini göstermesi anlamda çok sembolik bir anlamı var." diye konuştu.

İmam hatip liselerin tarihine bakıldığında bu okulların açılması ve her türlü ihtiyacın karşılanması için halkın büyük bir fedakârlık gösterdiğini vurgulayarak "Bunun karşılığında ülkemizin o fedakâr insanları tek bir şey istemişlerdi: 'Çocuklarımız yetişirken dinini öğrensin. Dininin hayata tekabül eden tüm kurallarını öğrensin de inançlı bir nesil olarak bu topraklarda geçmişten tevarüs etmiş olduğu müktesebatını geleceğe taşısın. Tek istedikleri şey buydu." dedi.

Özer, Türkiye'de çeşitli eğitim politikalarıyla toplumsal mühendisliklerin gerçekleştiğine işaret ederek şunları söyledi: "1951-52 yıllarında imam hatip talebi; Tevfik İleri'nin, Celalettin Ökten'in ve Başbakan Adnan Menderes'in büyük ve cesur adımlarıyla hayata geçtikten sonra Türkiye'nin her noktasında imam hatipler, halkın katkılarıyla hayata geçirildi ve eğitim sistemimizin ayrılmaz parçası olarak farklı bir eğitim modeli şeklinde ortaya çıktı."

İmam hatip okullarına yönelik engellemelerin daha sonra yine devam ettiğini hatırlatan Özer, "1999 yılında katsayı uygulaması diye yeni bir eğitim politikasıyla tekrar bir meydan okumayla karşı karşıya kalındı imam hatip liselerinde. Katsayı uygulaması çok basit bir uygulamaydı aslında. Meslek lisesi ve imam hatip lisesi mezunlarının yükseköğretime erişimini engelleyen, görünüşte çok sade, pratik bir uygulamaydı. Herkes kendi alanına, meslek alanına geçsin diye güya mesleki eğitimi güçlendirmeyle ilgili atılmış bir adımdı ama katsayı uygulaması, bu toprakların hikâyesine ihanet eden bir uygulama olarak tarihte yerini aldı. İstenilen şey şuydu: 'Akademik olarak başarılı insanlar meslek liselerine ve imam hatip liselerine gitmesinler. Dinini bilen, sadece bu dünya için değil; bu dünyada yaptıklarını ahiret için yapan insanlar vali olmasınlar, siyasetçi olmasınlar, bürokrat olmasınlar.' istedikleri buydu. 'Hiçbir yere yerleşemeyen insanların yerleşmiş olduğu bir okul türüne dönüşerek kendi kendini imha etsin.' İmam hatip ve meslek liselerinde istedikleri şey buydu. Yani şöyle geçmişe baktığımız zaman eğitim politikalarındaki anti demokratik uygulamalardan en fazla çeken okul türünün imam hatip liseleri olduğunu görüyoruz. İşte Tevfik İleri gibi kahramanların yakmış olduğu, Celalettin Ökten hocalarımız gibi kahramanların yakmış olduğu meşale, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan gibi liderlerin elinde tekrar o problemleri tek tek çözerek geleceğe emin adımlarla yürüyor." ifadelerini kullandı.

Son yirmi yılda eğitimde hiçbir ayrım yapılmadan eğitimin önündeki antidemokratik uygulamaların tamamının ortadan kaldırıldığını belirten Özer, "Düşünün, bu ülkede başörtüsü yasağı vardı. Buradaki öğrencilerimizin çoğu başörtülü... Başörtülü gençlerimiz, kadınlarımız yükseköğretime erişemiyor, üniversite kapılarının önünde, ikna odalarında eziyet çekiyorlardı." diye konuştu. (İLKHA)