Mısır’da Arap Baharı ile başlayan aslına dönme süreci ABD, İsrail ve derin Avrupanın ayak oyunları ve ülke içindeki askeri vesayet özlemi taşıyanların tahrik ve tahkirleri ile şimdilik duvara toslamış gibi görünüyor.
Muhammed Mursi askeri bir darbe ile yerinden edildi. Akıbeti meçhul…
Mısır`daki gelişmeler demokrasi adındaki helvadan puta iman eden kimi liberal, sosyalist, ulusalcı ve laikçi zevatın aslında birer demokrasi münafığı(kendi dinlerinin münafığı) olduklarını ortaya koymuştur.
Mursi ve İxwan hareketinin bir ılıman İslam projesi olduğunu iddia eden ahlaksız zihniyet Türkiye’de gerçekleşemeyen hayallerinin Mısır’da gerçekleştiğini görerek sevinçten göbek atmakta.
Mısır`da alçakların koalisyonu ile darbeye zemin hazırlanmıştır.
Mısır olayı bir turnusol kâğıdı olmuş ve hem Mısır’daki hem de bu ülkedeki liberal, solcu, Kemalist laik çevrelerin darbeci yüzünü faş etmiştir. Sosyal medyada darbeye devrim diyerek düştükleri acziyeti sergileyen gezi parkının cunta artıkları Mısır darbecilerini ululaştırarak Mekke müşriklerinin Rumlara karşı ateşperest Sasani’nin yanında durmasına benzer bir yaklaşımla islama ve İslami olana olan yaklaşımlarını net bir şekilde ortaya koymuşlardır.
Evet, Mısır`daki faşist/siyonist darbe net bir ayırt edicidir. Bu ülkedeki ve Mısır’daki kimi liberalin, kimi solcunun, kimi laikin aslında hücrelerindeki darbe severliği ortaya koymuştur.
“Darbe kötüdür ama Mursi’de çok hata yaptı” eyyamcılığı ile kimileri darbeci yüzlerini maskelerken, kimileri net bir şekilde darbeye ve darbecilere selama durmuştur.
Bu darbe, müminlerin dostlarının yine müminler olabileceğini netleştirmiş ve liberal sığınakların aslında zifiri mağaralara dönüştüğünü ortaya koymuştur.
Bu darbe, demokrasi ile İslam çakışmaz tumturaklı yalanının su yüzüne çıkmasını sağlamıştır. Utanmaz ve arlanmaz bir şekilde demokrasi havariliğine soyunup darbelere selam çakan izansız zihniyetin putlarını nasıl da yutabileceğini bize göstermiştir.
Yeryüzündeki bütün darbecilerin ulusalcı/laikçi/seküler olduğunu görmezden gelen ve demokratik söylemlerle İslamcıları iğdiş eden ABD sarayının soytarılarının gemiyi terk etmeye hazırlandıklarının ve AKP karşıtı kampa yaklaştıklarının bir ispatıdır.
Stratejik ve tarihsel rolü olan bir noktada yapılan bir darbenin ABD izni olmadan gerçekleşemeyeceği gerçeği üzerinden hareketle diyebilir ki: bu darbe ile Türk solunun ve ulusalcılarının ABD karşıtlığı basit ve adi bir yalandır. Mısır`daki cunta tanklarına selam çakan bir insanın antiemperyalist ve antikapitalist söylemleri ancak Ebu Leheb’in Müslüman olduğu iddiası kadar ciddiye alınabilir.
Evet, emperyalizm tek rakibi olan islami dünya sistemine karşı ciddi bir hamlede bulunmuştur. Belki kimilerine göre (esad) siyasal İslam kaybetmiştir. Fakat bundan yüzyıl önce yenildi bitti denilen siyasal islamın 21.yüzyılda yeniden silkinmesi ve dünya ölçeğinde ABD ve kapitalist sermayenin karşısında dikilen tek örgütlü muhalefet olması “bu şarkının burada bitmeyeceği” sonucuna ulaştırıyor bizi.
Sonsöz olarak: hükümet darbeci yönetimle hiçbir işbirliğinde bulunmamalı, ilişkileri minimum düzeye getirmeli-şartlar elveriyorsa kesmeli-ve en üst perdeden Mısır’ın darbecileri kınanmalıdır.
Allah Mısır’ın kahraman evlatlarına yine ve yeniden bir silkiniş nasip etsin.
Mustafa Karakaş