Prof. Dr. Ekuklu, kuduzun insan ve hayvan sağlığını tehdit eden bir hastalık olduğunu ifade etti.

Kuduzun öldürücülüğü çok yüksek bir hastalık olduğunu vurgulayan Ekuklu, "Kuduz Türkiye'de çok nadir görülen bir hastalık. Yılda birkaç vaka görüyoruz. Öldürücülüğü yüzde 100 olduğu için çok önemsediğimiz ancak çok karşılaşmadığımız bir hastalık. Yakın zamanda Doğu Anadolu'da bir ilimizin köyünde karantina oldu." dedi.

Başıboş sokakta yaşayan bir hayvan tarafından ısırılan ya da tırmalanan kişinin kuduz şüpheli temaslı olarak değerlendirildiğini anlatan Ekuklu, kesin tanının konması için hayvanın 10 gün içinde ölmesi ve kişide kuduz bulgularının başlaması gerektiğini dile getirdi.

Prof. Dr. Ekuklu, kuduz hastalığında erken tanı ve aşılama sürecinin hayati önem taşıdığını vurgulayarak, "Başıboş sokak hayvanları tarafından ısırılan ya da tırmalanan kişiler zaman kaybetmeden mevcut bölgeyi sabunlu suyla yıkamalı. Eğer baş-boyun bölgesine yakın derin bir ısırık ve tırmalama varsa kesinlikle bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir. Böyle bir durumda hemen kuduz aşılarına başlanıyor. Gerekirse tetanoz antiserumu uygulanıyor." diye konuştu.

Ekuklu, kuduz olan hayvanların saldırganlaştığını, salyalarının aktığını ve diğer hayvanlardan ayırt edilebileceğini belirtti.

Bu gibi durumlarda yetkililere haber verilmesi, ısırılma halinde ise en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması gerektiğine işaret eden Ekuklu şunları kaydetti:

"Her gün mahallemizde, sokağımızda gördüğümüz kedi ya da köpek durup dururken saldırganlaşmışsa, davranış bozukluğu geliştirip etrafındaki her canlıya saldırıyorsa, salyaları akıyorsa o zaman durum çok ciddi demektir.  Durup dururken saldıran, kulağında küpesi olmayan bir başıboş sokak hayvanı riskli olabilir."