VAN - Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Van Şubesi tarafından "Milli Devletten Medeni Devlete Türkiye" başlıklı bir konferans düzenlendi. Van Ticaret ve Sanayi Odası (VATSO) Tuşba Toplantı Salonu'nda düzenlenen konferansa İstanbul Şehir Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi İşletme Bölümü Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Özel konuşmacı olarak katıldı.

 

Konuşmasında cumhuriyetin ilk yıllarına değinen Özel, 1920'de kurulan ilk mecliste Kürdistan ve Lazistan mebuslarının da olduğunu hatırlatarak, bunun mecliste herhangi bir soruna neden olmadığını söyledi.

 

1924 anayasasında bu mebusların hiçbir tartışmaya girmeden ittifak ederek, "Bu devletin dini İslam'dır" ve "Türkiye Cumhuriyetinin resmi dili Türkçedir" maddelerinde anlaştıklarını ifade eden Özel, "Hiçbir milletvekili resmi dil maddesine itiraz etmemiş. Bu topraklarda Osmanlının devamı olarak Türkler biraz daha öndedir. Dolayısıyla Türkçenin resmi dil olmasında bir sakınca yok. Resmi Dil Türkçedir demek, birçok dil vardır; ama resmi dil Türkçedir demektir" ifadelerini kullandı.

 

"Dilleri toplumlar yapmaz"
1924 Anayasasındaki "Türkiye Cumhuriyetinin resmi dili Türkçedir" maddesindeki "resmi" kelimesinin daha sonra sinsi bir değişiklikle kaldırıldığına dikkat çeken Özel, "3. Madde şöyle: 'Türkiye Cumhuriyetinin dili Türkçedir.' O zaman herhangi başka bir dili bile konuşmanız anayasa suçu işlemeniz demektir. Çünkü dili Türkçedir. Resmi demiyorsunuz. Bu kadar mantıksız bu kadar saçma bir şey olabilir mi? Bir kere ilmi bir temeli yoktur; dinen zaten büyük bir problemdir. İlmi bir temeli yoktur; çünkü bütün dil bilimciler hem fikirdir ki dilleri toplumlar yapmaz. Dil cenabı hakkın bir lûtfudur. Dil çok kompleks bir olgudur. Dil Cenab-ı Hakk'ın bir ayetidir. Bir dilin inkârı Kur'an-ı Kerim'deki bir ayetin inkarından daha ağırdır. Osmanlı 600 yıl Kürtlerle yaşayabildi. Bu gibi mantıksız tasarruflardan dolayı cumhuriyet 60 yıl bile yaşayamadı. Bunun neticesinde de 30-40 yıldır kanlı bir iç mücadele, çok mantıksız bir savaş, insanları hüzne boğan bir ilişki tarzında sürüp gitti " diye konuştu.

 

Her topluluğun gücü yettiği takdirde devlet kurabileceğini söyleyen Özel, ancak asıl meselenin devletlerin kendilerini yaşatabilme olduğunu kaydetti.

 

"Bu coğrafyada 2,5 devlet vardır"
Türkiye'nin de içinde bulunduğu yaklaşık 40 ülkeden oluşan bu coğrafyada 37,5 tane ülkenin devlet olarak nitelendirilemeyeceğini söyleyen Dr. İsmail Özel, "Devlet demek kendi ayakları üzerinde durabilen siyasi, iktisadi askeri organizasyon demektir. Bizim bu coğrafyada tarif ettiğim 2,5 devlet vardır. 3 değil. İran, Türkiye buçuğu da Mısır'dır. Bana 3. bir devlet söyleyemezsiniz. Yoktur. İsrail'i bile tam bir devlet sayma imkanı yoktur. Çünkü uluslar arası sistemin omuz vermesiyle ayakta duruyor. Suudi Arabistan da bir gün ayakta duramaz" dedi.

 

"Din, medeniyetin en önemli belirleyici unsurudur"
Dünyanın her yerinde dinin medeniyetin en önemli belirleyici unsuru olduğunu vurgulayan Özel, "Bunu ilmi bir gerçeklik olarak söylüyorum. Dünyanın neresine giderseniz gidin bütün medeni oluşumların arkasında bir dini izah tarzı vardır, meçhule dair. 'Başımıza gelen nedir?' 'Ne olup bitiyor?' 'Biz, bu dünyadan gittikten sonra ne olacak?' Medeniyet bu bilgi ve bilinçle oluşturulur. Bu bilinç olmadığı zaman medeniyet bir yaşama sanatı olmaktan çıkar bir yıkım sanatı, bir öldürme sanatı olur. Dolayısıyla bizim herhangi bir dönemdeki bir siyasi elitin tahayyülü olan ve bizim büyük devletin de parçalanmasında en büyük faktör olan ulus devlet anlayışı ile yetinmemiz mümkün değildir. Bizim, bir medeniyet ideali ortaya koymamız ve o medeniyetin devletini oluşturma yönünde çaba göstermemiz lazım" şeklinde konuştu. (Fırat Arslan - İLKHA)